Türkiye yer şekillerinin genel özellikleri

Türkiye, yer şekillerinin çeşitliliği bakımından zengin bir ülkedir. İç ve dış kuvvetlerin etkisiyle birçok farklı yer şeklini Türkiye’de görebilmek mümkündür. Bu yer şekilleri volkanik, kırık ve kıvrım dağlar, çeşitli yüksekliklerdeki platolar ve ovalar olarak görülebildiği gibi akarsular, rüzgârlar, buzullar, dalgalar ve akıntıların oluşturduğu çeşitli yer şekilleri olarak da görülebilmektedir. Bu bakımdan dünyanın birçok yerinde görülen yer şekillerinin benzerlerine Türkiye’de de rastlanmaktadır.

Şimdi Türkiye’deki yer şekillerinin başlıcalarını görelim.

1. Türkiye’nin Dağları
Türkiye yüz ölçümünün yaklaşık yarısını dağlar oluşturur. Dağların büyük bir kısmı sıradağlar şeklindedir ve çoğunluğu doğu-batı doğrultusunda uzanır. Türkiye’deki dağlar kıvrım, kırık ve volkanik dağlardan oluşmaktadır. Kuzeyde Karadeniz kıyılarına paralel uzanan Kuzey Anadolu Dağları, batıda birbirine paralel (iç sıra, orta Karadeniz’de tek sıra, doğuda iki sıra hâlinde uzanır. Kuzey Anadolu Dağları’nın en yüksek yerleri doğuda Kaçkar Dağaları üzerinde yer almaktadır (3971 m).

Türkiye’nin güneyinde kıyıya paralel olarak uzanan Toroslar, ülkemizin güneydoğusunu kuşatarak Güneydoğu Toroslar adını almaktadır. Torosların en yüksek zirvesi Aladağlar’dır (3756 m). Güneydoğu Torosların en yüksek zirvesi olan Buzul Dağı (4135 m), aynı zamanda kıvrım dağlarının en yüksek noktasıdır.

Ege’deki dağlar, kıyıya dik ve birbirine paralel seriler hâlinde uzanmaktadır. Bu dağların yüksekliği azdır. Kazdağları, Madra, Yunt, Bozdağlar, Aydın Dağları ve Menteşeler bunların başlıcalarıdır.

Doğu Anadaolu’daki dağlar ise Doğu Toroslar adını almaktadır. Tahtalı, Munzur, Karasu-Aras dağları Doğu Toroslar’ın başlıca kollarıdır.

Bu dağların yanı sıra Doğu Anadolu’da Ağrı, Süphan, Tendürek ve Nemrut ile İç Anadolu’da yer alan Erciyes, Hasandağı, Melendiz, Karacadağ ve Karadağ adlarıyla bilinen volkanik dağlar bulunmaktadır.

2.Türkiye’nin Platoları
Türkiye’de yer şekillerinin önemli bir kısmını platolar oluşturur. Çatalca ve Kocaeli platolarının yüksekliği 200-300 metredir. Teke va Taşeli Platoları, ülkemizin güneyindeki başlıca plato alanlarıdır. Güneydoğu’da yer alan Şanlıurfa ve Gaziantep platolarının yüksekliği 600 ile 800 metre arasında değişir.

Platolarımızın yüksekliği genel olarak batıdan doğuya gidildikçe artmaktadır. İç Batı Anadolu’da yer alan Bayat (Yazılıkaya) Platosu’nun yüksekliği 800-1000 metre civarındadır. İç Anadolu’da yer alan Obruk, Cihanbeyli, Haymana ve Bozok platolarının yüksekliği 1000-1200 metredir. Ülkemizin en yüksek platoları Erzurum-Kars platolarıdır. Bu platoların yüksekliği yer yer 2000 metreyi bulmaktadır.

Platoların bir kısmı, lav düzlüklerinin akarsular tarafında aşınmasıyla oluşmuştur. Doğu Anadolu’daki platolar, bu türdendir. Akdeniz’deki platolar, karstik düzlüklerin aşınmasıyla oluşmuştur. İç Anadolu’daki platolar ise aşınarak deniz seviyesine yaklaşmış düzlüklerin yükselmesi ve bu yüksek düzlüklerin akarsular tarafından yarılmasıyla meydana gelmişir.

3. Türkiye’nin Ovaları
Türkiye, ovalar bakımından da zengin bir ülkedir. Yer kabuğu hareketlerinin aktif olduğu ülkemizde en yaygın ovalar tektonik çanaklarda yer alanlardır. Yer kabuğu hareketleriyle çöken alanlara akarsuların yerleşmesi veya yüksek yerlerden taşınan materyallerin birikmesiyle oluşan bu ovalar, önemli tarım alanlarıdır. Ege kıyılarındaki graben alanlarında oluşan ovaların başlıcaları Bakırçay, Gediz, Büyük Menderes ve Küçük Menderes’tir. Balıkesir, Adapazarı, Düzce, Bolu, Niksar, Erbaa, Erzincan, Erzurum, Pasinler, Iğdır, Malatya, Bingöl, Muş ve Amik ülkemizdeki tektonik ovaların başlıcalarıdır.

Ülkemizdeki ovalardan bazıları da suda kolay çözünen kayaçların meydana getirdiği çanaklarda oluşmuştur. Polye olarak da adlandırılan bu ovaların başlıcaları Muğla, Kestel, Korkuteli, Burdur, Tefenni, Elmalı ve Acıpayam’dır.

Türkiye’deki ovaların bir kısmı da akarsuların taşıdığı alüvyonları denizde biriktirmesiyle oluşan delta ovalarıdır. Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin taşıdığı alüvyonları Akdeniz’de biriktirmesiyle oluşan Çukurova, delta ovalarının en büyüğüdür. Göksu Nehri’nin oluşturduğu Silifke, Kızılırmak’ın oluşturduğu Bafra, Yeşilırmak’ın oluşturduğu Çarşamba, Büyük Menderes’in oluşturduğu Balat, Gediz’in oluşturduğu Menemen, Meriç’in oluşturduğu Meriç diğer delta ovalarıdır.

Türkiye’deki ovalardan bazıları da Senozoik’in Tersiyer dönemindeki göl tabanlarında oluşmuştur. Bu alanlardaki göllerin kurumasıyla meydana gelen ovaların başlıcaları Konya, Ereğli, Aksaray ve Akşehir’dir.

Antalya Ovası, diğer ovalara göre farklı bir özelliğe sahiptir. Ovanın kuzeyindeki karstik alanlardan denize doğru akan suların taşıdığı kireçlerin üst üste çökeltmesiyle bölgede çok geniş travertenler oluşmuştur. Bu alanın zamanla alüvyonlarla kaplanması sonucu Antalya Ovası meydana gelmiştir. Ovanın basamaklı bir yapıda olmasının nedeni traverten özelliğidir.

Ülkemizdeki ovalardan bazıları da volkanik olaylar sonucu çevreye yayılan lavların oluşturduğu düzlüklerin alüvyonlarla kaplanması sonucu oluşmuştur. Malazgirt ve Çaldıran ovaları bu şekilde meydana gelmiştir.

Türkiye’deki ovalar, kıyı ve iç kesimlerdeki ovalar olarak da sınıflandırılmaktadır. Kıyı ovalarının yüksekliği 500 metrenin altındadır. İç kesimlerdeki ovalar, Harran, Altınbaşak ve Ceylanpınar dışındakilerin yükseklikleri 500 metreden fazladır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz