iyi bir yüzücü, her şeyden önce iyi bir atlayıcı olmalıdır. Yüzme sporunun her kategorisinde millî ve milletlerarası şampiyonları belirlemek için düzenlenen müsabakalara katılan her yüzücü yarışmaya bir çıkış atlaması ile başlar. Suya atlama yarışları ikiye ayrılır: Tramplen atlama ve ondan daha ilginç olan, kule atlama.
Tramplen atlama, yüzme havuzunun seviyesinden 1 ilâ 3 metre yüksekteki bir esnek tahtanın üzerinden; kule atlama ise, atlama tahtası su seviyesinden 5 ile 10 metre yukarıda bulunan bir kuleden yapılır.
İyi bir atlama yapabilmek için, atlamadan önce, insanın korkusunu yenmesi ve soluğunu tutması yetmez. Aynı zamanda, hareketlerine hâkim olmayı başarması ve suya mümkün olduğu kadar düşey dalması da gerekir. Yarışma hakemleri, yarışçıları değerlendirirken, hız alma, çıkış, hareket ve suya dalış gibi öğeleri göz önünde tutarlar. Atlama sırasında insan hele bir dengesini kaybetmeye görsün! 10 metre yükseklikten suya düşen kimsenin vücudu, 5 metre yükseklikten yere düşenin vücuduyla aynı şiddette suyun yüzüne çarpar. Yarışmalar sırasında, atlayıcılar. önce mecburî figürleri, sonra da serbest figürleri yaparlar. Suya atlamanın ileriye ya da geriye doğru olmak üzere yüzden fazla çeşidi vardır: Kırlangıç stili atlama (suyun üstünde kırlangıç gibi süzülerek atlama) düz perende (sırt kamburlaşmış, kollar dizlere yapışmış, bacaklar bitişik durumda takla attıktan sonra, vücut upuzun gerilmiş olarak suya dalma), ters perende (bacaklar havaya yükselmiş olarak, geriye doğru atılan- perende), tek, çift ya da üç dönüşlü atlamalar, burgu stili atlama (vücudun kendi ekseni çevresinde burgu gibi dönerek dalış yapması) bunlar arasındadır. Bu atlamalar sırasında, insanoğlu, kısa bir süre için de olsa, kuşlarla yarışır gibidir.