İnsan, düşünce hürriyetine sahip olduğu gibi düşünce ve kanaatlerini serbestçe anlatma hakkına da sahiptir. Yani, zihninde oluşturduğu düşünce ve kanaatlerini söz, yazı ve başka vasıtalarla ifade edebilir, başkalarına aktarabilir. Böylece insanlar birbirleri ile bilgi alış-verişinde bulunmuş, birbirlerinin fikirlerinden faydalanmış olurlar. Aksi halde, kafalarda hapsedilen ve açığa çıkma imkanı bulamayan düşüncelerin, tıpkı toprağa derinliklerinde kalan ve çıkarılıp insanların istifadesine sunulmayan madenden ne farkı kalır?
İnsanları iyiye ve güzele yönelterek toplumun ilerlemesine ve yükselmesine katkıda bulunan fikirlerin serbestçe ifade edilmesini sınırlandırmak elbette ki düşünülemez. Kafa yorarak yararlı fikirler üreten ve toplumu aydınlatan insanları engellemek değil; onları teşvik etmek ve çalışmalannı takdirle karşılamak lazımdır. Çünkü yararlı fikirleri ile halkımıza ışık tutan, yol gösteren aydınlara her zaman ihtiyacımız vardır. Medeniyetin bugünkü seviyeye gelmesinde, insanlığın ufkunda birer yıldız gibi parlayan ilim ve fikir adamlarının çok önemli payı olduğu bilinen bir gerçektir.
Düşünme yeteneğine sahip olmayan diğer canlılarda hiçbir ilerleme ve değişiklik görülmezken insan, her gün yeni yeni şeyler keşfetmiş, havada kuşları, denizde balıkları geçmiş, gezegenlere ulaşmayı düşünmüş ve aya ayak basmayı bile başarmıştır.
Ancak, düşünce ve kanaatlerimizi açıklarken dikkat edeceğimiz en önemli husus, fertlerin hakkına saygılı olmak, toplumun huzurunu bozacak söz ve davranışlardan sakınmaktır.
İfade özgürlüğü demek; her düşünceyi, aklına gelen her şeyi, hiçbir ölçü tanımadan, başkalarına zararı dokunup dokunmadığını hesap etmeden söylemek ve yazmak değildir.
Bir düşünce, zihin planında kaldığı ve herhangi bir şekilde dışarıya çıkmadığı sürece sahibini ilgilendirir. Böyle başkalarını etkilemeyen bir düşünceye kimsenin bir diyeceği yoktur. Ancak bir düşünce, söz, yazı veya başka bir yolla ifade edilir ve bundan diğer insanlar etkilenirse o zaman durum değişir. Düşünce, olumlu veya olumsuz etkisine göre değerlendirilir.
İfade hürriyeti başkalarının hakkına tecavüz niteliğinde olmamalıdır. Yani, fiil ve davranışlarımızda olduğu gibi söz ve yazılarımızın da bir ölçüsü ve sınırı vardır.