Genel olarak ibadetlerde erkek ile kadın arasında bir fark yoktur. Ancak kadınların fiziki yapısından kaynaklanan özel halleri sebebiyle ibadetlerin yerine getirilmesinde bazı değişiklikler söz konusudur.
Kur’an-ı Kerim’de, âdet hâlinin (hayız) bir çeşit rahatsızlık durumu olduğuu ifade edilmiştir. Bu sebeple âdet ve lohusalık hallerinde, fizyolojik, hatta psikolojik yönden etkilenen kadının iyiliği için bazı konularda farklı hükümler getirilmiştir.
Bunları bahane ederek kadınların dışlandığı, ikinci sınıf insan muamelesi gördüğü şeklindeki söylentiler ise hiçbir delile dayanmayan cahilane iddialar olduğu gibi, cenneti annelerin ayağı altına sererek kadına büyük değer veren yüce dinimize bir iftira, İslam’ın şerefli mensupları olan Müslüman kadınlara saygısızlıktan başka bir şey değildir.
Mealini sunacağımız aşağıdaki ayet-i kerime, bu hususu yeterince aydınlatmakta ve bütün şüpheleri ortadan kaldırmaktadır. Şöyle ki;
Peygamberin hanımları bu konuda aydınlanmak üzere Peyamberimize dediler ki:
“Ey Allah’ın Resulü! Kur’an’da daha çok erkekler hayır ile anılmaktadır. Yoksa biz kadınların yaptıkları hayır ve ibadetler kabul edilmeyecek mi?”
Bunun üzerine şu ayet-i kerime nazil oldu.
“Şüphesiz Müslüman erkeklerle Müslüman kadınlar, mü’min erkeklerle mü’min kadınlar, itaatkâr erkeklerle itaatkâr kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah’a derinden saygı duyan erkekler, Allah’a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah’ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük mükâfat hazırlamıştır.” (Ahzab 35)
Bu ayetle, tereddütler ortadan kalkmış, erkeklerle kadınlar arasında hiçbir ayırımın söz konusu olmadığı gayet açık bir şekilde ifade edilmiştir.