Hurafeler dinimize nerden girmiştir

Hurafeler dinimize, İslamiyet’ten önceki Arap toplumu ile farklı inanç ve kültürlere sahip diğer milletlerden geçmiştir.

Şöyle ki:

Yıldızların durum ve hareketlerinden birtakım hükümler çıkarmak Keldanilerden, türbelere kandil yakma âdeti Fenikelilerden kalmıştır.

Kabirlere, türbelere ve ziyaret yerlerine aşırı tutkunluk eski Hıristiyanlıktan geçmiştir. Cahil insanlar buraları ziyaret etmek ve kutsal sayılan yerlere adak vermekle affolunacaklanna inanıyorlardı.

Sihir, remil, bakla dökmek ve fala bakma gibi inançlar, Mısırlılar ile Asurlulardan geçmiştir.

Önüne gelen her şeyden mana çıkarmak, bazılarını uğurlu görüp, bazılarını uğursuz sayma inancı, Romalılar ile İslam öncesi putlara tapan Araplardan miras kalmıştır.

Romalılar, kuşun uçuşundan ve ötüşünden bazı manalar çıkarırlardı. Bu inanç aynen cahiliye dönemindeki Araplarda da vardı. Günümüzde uğursuz olduğuna inanılan baykuş, Romalılar devrinde de uğursuz sayılıyordu. Romalılar, baykuşun ötmesini bir felaketin başlangıcı olarak anlıyorlardı.

Bazı pınarların, dağ ve ağaçların kutlu sayılması, Türklerin Müslüman olmadan önceki âdetleri idi.

Yaygın hurafelerden biri olan; türbelere, kutlu sayılan ağaç ve çalılara bez bağlamak âdeti Şamanizm’in unsurlarından biridir.

Hıristiyanlıktan önceki Helenler ve Romalılar, mezarlarda ve mezar taşları üzerinde meşaleler yakarlardı. Hıristiyan olduktan sonra da bu âdet mum yakma şeklinde devam etmiştir. Toplumumuzda yaygın olan hurafelerden biri de 13 rakamı ile salı gününün uğursuz sayılmasıdır. Kudüs, ayın 13’ünde Müslümanların idaresine geçmiş, İstanbul Türkler tarafından sak günü fethedilmiştir. Bunun için 13 rakamı ile salı günü Hıristiyanlarca uğursuz kabul edilir.

Keldaniler, Fenikeliler, Asurlular, Romalılar ortadan kalkalı uzun asırlar geçmesine, İslam öncesi cahiliye çağı bin dört yüz yıl geride kalmış olmasına, daha önemlisi İslam dininin bütün hurafe ve batıl inançları yasaklamış bulunmasına rağmen, bu hurafelerden birçoğunun hala Müslümanlar arasında yaşaması, kâhinlere, falcılara itibar edilmesi, söylediklerine inanılması hâlâ bazı şeylerin uğurlu, bazılarının uğursuz sayılması son derece üzücü, düşündürücü ve esef verici bir durumdur.

Bu hurafelerden; uğursuzluk inancı, fal, astroloji, göz değmesi, iki bayram arasında nikâh, adak, kabir ve türbe ziyaretlerindeki yanlışlar önemli olup, bu konular hakkında halkımızın daha iyi bilgi sahibi olabilmesi için, bunların açıklanmasında yarar vardır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz