İnsan kendini beğenip büyüklük hissine kapılırsa, karşısındakini küçük görerek hakarette bulunur, onda kusur arar ve alay eder. Vicdanlan rencide eden bu çirkin davranışlar, insanın manevi şahsiyetine tecavüz olup haramdır. Diğer bir ifade ile hakaret etmek, bir şeyi veya bir kimseyi aşağılık ve değersiz gösterecek biçimde davranmaktır. Yüce Allah, böyle bir davranış içinde olanları sevmez. Kur’an-ı Kerim’de bu husustaki ayetin anlamı şöyledir: “Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.” (Nisa 36) Allah’ın sevgisini kaybeden bir insandan daha bedbaht kim olabilir?
Peygamber Efendimiz bunun ne kadar büyük bir günah ve ağır bir kul hakkı olduğunu bildirmek üzere şöyle buyuruyor: “Müslüman kardeşini hor görmek, kötülük olarak bir kimseye yeter.”
Hiç kimsenin geleceği garanti altında değildir. Nice kendini beğenip başkalarına tepeden bakanlar, sonradan acınacak duruma düşmüşlerdir.
Çok zengin iken fakir düşen, çok sağlıklı ve güçlü iken amansız hastalığa yakalanıp senelerce acı çeken insanları görmüyor muyuz?
Öyle ise insan, ne oldum dememeli, ne olacağım demeli ve biraz da geleceğini düşünmelidir. Uzun tecrübeler sonucu söylenen şu atasözünü de unutmamalıyız. ‘‘Gülme komşuna, gelir başına.”
Öte yandan hakaret edip aşağıladığımız, küçümseyip alaya aldığımız kimse, belki Allah katında bizden daha makbul bir kul olabilir ama biz farkında olmayabiliriz.
Bu gerçeği kavrayabilmek için şu ayeti tekrar tekrar okumalı ve iyi düşünmeliyiz. Yüce Allah şöyle buyuruyor:
“Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınlan alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır. Kim de tevbe etmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” (Hucurat 11)