Asya’nın göbeğindeki Moğolistan’da eskiden olduğu gibi hâlâ, sırtlarına ağır yük vurulmuş deve kervanları, bazan uçsuz bucaksız bir kum denizi, bazan da bozkırlar hâlinde uzanan Gobi çölünü bir uçtan bir uca geçerler.
Gobi Çölü, Orta Asya’da, Moğolistan Cumhuriyetinin güneyi ve Çin’e bağlı Sin-Kiang ve Kansu eyaletlerinin yakınlarındaki bölgeleri de içine alan geniş bir çöldür. Etrafını kayalık sıradağlar çevirmiştir. Güneyde Altun Dağ, Bei ve Yin Dağları, batıda Tanrı Dağları, kuzeyde Altay ve Hangay Dağları yer alır.
Doğu Asya’nın tam ortasında, Sibirya İle Mançurya arasında geniş bir çöl uzanır. Çinlilerin Şamo dedikleri Gobi çölü XIII. Yüzyıl’da, bütün Asya’yı egemenliği altına alan ve Avrupa’yı titreten Cengiz Han, büyük imparatorluğunu bu çölde kurmuştu. Çin’in değerli baharatıyla yüklü kervanlar, bu kum yığınlarının ve taşlık arazinin içinde 2000 kilometreden çok yol alarak çölü geçerlerdi. Bugün bile iç ve Dış Moğolistan arasında ticaret malları hep kervanlarla taşınır. Yaşadıkları bölgenin hayat şartlarına alışkın Moğol’lar ve hayvanlar içinde en dayanıklısı olan develer, ısının yazın + 45 dereceye yükseldiği, kışın da — 40 dereceye kadar düştüğü Gobi çölünde, kum fırtınalarına ve susuzluğa rağmen yol alırlar. Gerçekten, bu çorak bölgede bulunan bir iki gölün suları da, ancak develerin içebileceği kadar tuzlu ve kükürtlüdür.