Fiil ve hareketlerimizin sınırı nereye kadardır

Başkalarına zarar vermemek şartıyla insan serbestçe hareket etme hürriyetine sahiptir. Ancak bu hürriyet, temel insan haklarıyla sınırlıdır. Bu sebeple fiil ve hareket hürriyeti, başkalarının canına, malına, ırz ve namusuna tecavüz hakkını kimseye vermez. Yani hiç kimse, “Ben fiil ve davranışlarımda hürüm, istediğim gibi hareket ederim.” diyerek başkalarının canına kıyamaz; malına, ırz ve namusuna tecavüz edemez. Çünkü İslam dini, fertlerin canını, malını, ırz ve namusunu her türlü tecavüzden korumuştur.

Peygamberimiz (sas.) 632 yılında ifa etmiş olduğu veda haccında yüz bini aşkın Müslümana hitaben irat ettiği ünlü veda hutbesinde, temel insan haklarını ve bunların dokunulmazlığını bütün cihana ilan etmiştir.

O, kendisinden sonraki çağlarda da insanlığa ışık tutacak olan tarihi hutbesinde şöyle buyurmuştur:

İyi biliniz ki bu gününüz, bu ayınız ve bu şehriniz nasıl kutsal ise kanlarınız, mallarınız, namus ve şerefiniz de birbirinize haramdır, her türlü tecavüzden korunmuştur.

Bu tarihten ancak on iki asır geçtikten sonradır ki 1789’da Fransa’da yayınlanan “İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesinin 4. maddesinde şu ifadeler yer alabilmiştir.

“Özgürlük, başkalarına zarar vermeyen her şeyi yapabilmektir. O hâlde her insanın doğal haklarının kullanılması ancak toplumun öteki üyelerine sağladığı aynı nitelikteki haklarla sınırlıdır.

Dinimiz de insan haklarına o kadar önem vermiştir ki kişilerin canına, malına, şeref ve namusuna tecavüz edilemeyeceği gibi sahibinin izni olmadan başkasının evine girmeye de izin verilmemiştir.

Kur’an-ı Kerim’de bu yüksek ahlak kuralı hakkında şöyle buyurulmaktadır:

Ey inananlar! Evlerinizden başka evlere, izin almadan, seslenip sahiplerine selam vermeden girmeyiniz. Eğer düşünürseniz bu sizin için daha iyidir. (Nur 27)

Hatta başkasına ait evin içine bakmak suretiyle onların gizli ve özel durumlarını gözlemek de dinimizce çirkin bir davranış olarak kabul edilmiştir.

Aslında hürriyetin başkalarının hakları ile sınırlı olması, hürriyetin korunması ve devamlılığı bakımından büyük önem taşımaktadır. Çünkü hürriyetin sınırsız bir şekilde kullanılması, sonunda onun yok olmasına sebep olur.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz