Eşrefoğulları beyliği hakkında kısa bilgi

13. yüzyılın ikinci yarısında eski Pisidya toprakları üzerinde, merkezi Gorgorum ile Beyşehir kalesi olmak üzere kurulan bu Türk beyliğinin (Eşrefoğulları beyliği) başında ilk olarak ve beyliğin kurucusu sıfatıyla Eşrefoğlu Seyfeddin Süleyman Bey görülmektedir. Beyliğin ilk merkezi Gorgorum olup daha sonra bu beyliğin daimi merkezi Seyfeddin Süleyman Bey tarafından tesis edilen ve bu beyin adına izafeten Süleyman şehri de denilen Beyşehri olmuştur.

Eşrefoğlu Seyfeddin Süleyman Bey önceleri Türkiye Selçukluları’nın hizmetinde bulunuyordu. Zamanla bu devlet içinde itibarı artarak onların uç beylerinden olmuştur. Bu sırada Türkiye Selçuklu Devleti içerisinde taht kavgaları devletin hayatiyetini tehlikeye düşürecek bir hal almıştı. Nitekim Selçuklu Sultanı III. Gıyaseddin Keyhüsrev, İlhanlı sultanı tarafından öldürülmüş (1284) ve yerine II. Gıyaseddin Mesud geçmişti. Ancak öldürülen sultanın annesi, Gıyaseddin Mesud’un hükümdarlığına itiraz ederek devletin topraklarından iki torununa da pay verilmesini istedi. Bu maksatla da Karaman Oğulları ile Eşref Oğulları’ndan yardım isteyerek onları Konya’ya çağırdı. Yapılan anlaşmaya göre, ordu başkanlığı Karamanoğlu’na, saltanat nâipliği ise Eşrefoğlu’na verilmişti. Böylece bu iki şehzade 15 Mayıs 1285’de tahta çıkarıldılar. Ancak bu gelişmeleri dikkatle takip eden Sultan Mesud tahminen şehzadelerin tahta çıkarılmasından bir ay sonra Has Balaban komutasında kuvvetli bir orduyu isyancı güçler üzerine gönderdi. Has Balaban’a karşı koyamayacaklarını anlayan Eşref Oğulları merkezleri Gorgorum’a çekilerek Mesud’a karşı cephe aldılar. Nitekim Süleyman Bey 1288’de Ilgın’a başarılı bir akın yaparak burayı yağmaladı. Ancak Sultan Mesud’un mukabil taarruzundan çekinen Süleyman Bey Sultan II. Gıyaseddin Mesud ile barışma yollarını araştırmış ve bizzat Konya’ya gelerek itaatini arzettirmiştir. Süleyman Bey işte bu tarihten sonra kendi ismine izafe oludan Beyşehri veya Süleyman şehrindeki kaleyi yaptırmıştır (Haziran 1288). Böylece beyliğin merkezi de Beyşehir oldu.

Bu sırada Sultan Mesud’un kardeşi Rükneddin Kılıç Arslan saltanat iddiasıyla Kırım’dan geçerek Anadolu topraklarına girmişti. Bunun üzerine Selçuklu kuvvetleriyle birlikte hareket eden Eşref Oğulları Kılıç Arslan’ı yakalayarak Viranşehir kalesine hapsettiler. Ancak Karaman Oğulları’ndan gelen baskıya dayanamayan Eşref Oğulları Rükneddin Kılıç Arslan’ı serbest bıraktılar. Bu sebeple Sultan II. Mesud Eşref Oğulları üzerine yürüyerek onları yeniden itaat altına aldı (1290). Eşref Oğulları ise bu baskının intikamını almak üzere Selçuklu-Moğol ordusunun kuzeyde bulunan Türkmenleri te’dibe gitmesinden istifade ederek 1291 yılında Gavele kalesine kadar ilerleyip etrafı yağmaladılar.

Seyfeddin Süleyman Bey 1297’de Beyşehri’nde nefis Türk mimari eserlerinden olan camiini yaptırmıştır. Bu camiin bilhassa mihrabı çok güzel olup Selçuklu, mimarisinin bir devamı şeklindedir. Cami kitabesi (1301)’nden Süleyman Bey’in bu tarihte hayatta olduğu anlaşılmaktadır. Ancak çok geçmeden 27 Ağustos 1302’de vefat etmiş olup Beyşehir’de yaptırmış olduğu türbesine defnedilmiştir. Eşref Oğulları bu devirde Süleyman şehri de denilen Beyşehri’nden başka Seydişehir ve Ilgın havalisine de sahip olup doğu taraflarında Karaman ve batı kısmında da Hamid Oğulları Beylikleri vardı.

Seyfeddin Süleyman Bey’in ölümü üzerine yerine büyük oğlu Mübarizüddin Mehmed Bey geçti. Mehmed Bey babasının kendisine bıraktığı ülkeyi büyütmeye çalıştı. Nitekim o önce Akşehir ve sonra da Bolvadin taraflarına hâkim olarak beyliğini genişletti. Bu sırada Türkmen Beyliklerinin Moğollar’a karşı harekete geçmeleri nedeniyle Anadolu’ya gönderilen İlhanlı Beylerbeyi Emir Çoban’a itaat edenler arasında Mehmed Bey de bulunuyordu (1314). Mehmed Bey tahminen 1320’den sonra vefat etmiş ve yerine oğlu II. Süleyman Bey hükümdar olmuştur.

II. Süleyman Bey tahta geçtiği sırada, İlhanlı valisi Timurtaş’ın Anadolu Beylikleri üzerindeki şiddet ve te’dip hareketi devam ediyordu. Nitekim Beyşehri üzerine de gelen Timurtaş şehri zaptederek Süleyman Bey’i yakalamış ve işkence ile öldürtmüştür. Süleyman Şattın 1326’da öldürülmesi ile Eşref Oğulları Beyliği sona ermiş ve daha sonra bu beyliğin toprakları Hamid ve Karaman Oğulları tarafından taksim olunmuştur.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz