Başörtülü bir hanım otobüse girerken şoför bilmeden otobüsün kapısını biraz çabuk kapattı ve bunun sonucunda hanımın abiyesi kapı arasında kaldı. Bunu gören açık saçık bir hanım, herkes duysun diye yüksek sesle şöyle dedi: Ama bu ne biçim giyimdir, insan böyle giyinir mi? Bu giyimler insana sıkıntıdan başka bir fayda vermez. Bunun gibi bazıları kendine eziyet vermeyi sever, dedi.
Nihayet başörtülü hanım, ona laf atan hanımın yanına oturur ve kimse duymasın diye ona yavaşça dedi ki: ” Ben bu eziyetleri çekmeye hazırım. Neden mi, senin eşin bakışlarını kontrol edebilsin, kendi eşine baksın, bana bakmasın diye. Benim bedenime bakarsa, o zaman senin hayatın tehlikeye düşer ve sana karşı soğuk olur. Sana olan saygı-sevgi ve dikkati eksilmesin diye ben kendimi kızgın güneşin altında katlanıp eziyet ederim. Ben de senin gibi bir kadınım ve güzelliğimin farkındayım. Ben de senin gibi yazın ortasında terlemek istemiyorum ve çölde-bayırda senin gibi rahat gezmek istiyorum. Fakat bu isteklerime rağmen kapanıyorum ve bil ki, bütün bunları kendi vazifem olarak görüyorum”
Başörtülü kadın konuşmasının ardından karşısındaki bayan belki bir şey söyler diye durdu. Fakat onun sessizce dinlediğini görünce sözüne devam etti: “Her bir insanın kendi önemli vazifesinden ek bir takım hakları vardır. Benim suçum nedir ki, dar ve çekici kıyafetler giyinip bedenini göstererek; yüzünü, gözünü ve saçlarını çeşitli reklerle boyamış kadınlar benim eşimi neden kendine çeksin? Şimdi gel bir karar verelim: Ben mi senin bu giyiminden rahatsız olup şikayet etmeliyim, yoksa sen benim giyimimden?
Açık saçık kadın bir müddet sustu ve sonra şöyle dedi: “sen haklısın. Hiç bu şekilde düşünmemiştim. Gözlerimi açtın “…
Nihayet özür dileyip, başını eğdi ve uzaklara daldı.