Miraç Kandili bu yıl ne zamana denk geliyor? İşte İslam aleminin heyecanla beklediği Miraç kandili anlamı ve 2020 Miraç Kandili hangi güne denk geliyor hakkında bilgi.
Peygamber Efendimiz Hz Muhammed’in (s.a.v.) Allah’ın huzuruna yükseldiği gece olarak kabul edilen Miraç Kandili, Receb ayinin 27. gecesidir. Miraç Kandili bu yıl 21 Mart 2020 Cumartesi gününü Pazar’a bağlayan gecedir.
Miraç Gecesini Müslümanlar ibadetle değerlendirir. Müslümanlar için kutsal kabul edilen bu gecede, Hz Muhammed (s.a.v.), Cenab-ı Hakk’ın daveti üzerine Cebrail Aleyhisselamın rehberliğinde Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya, oradan semaya, yüce alemlere ve ilahi huzura yükseldi.
MİRAÇ’TA 5 VAKİT NAMAZ MÜJDELENDİ
Miraç; Receb’in 27. gecesi… Âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimize, Mekke döneminde bir gece, Yüce Yaratan’ın sonsuz kudretinin eserlerini temaşa etmesi için önce Mescid-i Aksa’ya, oradan da semaya yaptırılan hikmet yüklü yolculuk… Kâinatın yüce yaratıcısının daveti üzerine gerçekleşen mucizevî buluşma…
Süleyman Çelebi’nin “Şeş cihetten ol münezzeh zül-celâl, Bîkemukeyf âna gösterdi cemâl” şeklindeki ifadesiyle “mahiyetini, nasıllık ve niceliğini bilemediğimiz bir şekilde yüce Allah ile görüşen” sevgili Peygamberimiz’in, şirk koşmayanların affedilebileceği müjdesi, Bakara Sûresi’nin son iki ayeti ve beş vakit namaz hediyesiyle yüce âlemlerden döndüğü gece…
Miraç bir arınma ve Allah’a yükseliştir. İnsanın erdem yolculuğu, beşerilikten insaniliğe yükseliş hikâyesidir. Sadece Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa ve varlığın düzeylerinde, hakikat göğünün katmanlarında değil, insanlığın Allah’a ulaşan yolunun duraklarında da gerçekleşmiş kutlu bir yolculuktur.
İsra suresinin başlangıç âyetlerinde bu kutlu yolculuğun ilk aşaması şöyle anlatılır:
“Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”
Miraç; kendi semamıza, yani kalbimize ve iç dünyamıza bir yolculuk yapmamıza, arınmamıza, âlem-i İslam’ın ve bütün insanlığın yüksek değerlerle yücelmesine vesile olsun. Amin!..
İsra ve mirac mucizesi
Nübüvvetin 10. Yılında Peygamber Efendimiz (sav)’i koruyup kollayan, her şartta Ona destek veren Amcası Ebu Talib ve Hanımı Hz. Hatice üç gün arayla vefat ettiler. Onların vefatı Peygamber Efendimiz (sav)’i ve Müslümanları çok üzdü. Bu yüzden bu seneye Senet’ül Hüzün denildi.
Mekke’de çok zor şartlar altında tebliğ çalışmalarını yürüten Peygamber Efendimiz (sav) İslam’ı çevre kabilelere ulaştırmak amacıyla Taif’e gitti. İslam alem şümul bir dindir ve bütün aleme yayılmalıdır düşüncesiyle Taif’e giden Peygamber Efendimiz (sav) onlar tarafından kabul görmedi ve taşlanarak kovuldu.
Bütün bu gelişmelerden sonra İslam uğrunda yıllardır çile çeken Peygamber Efendimiz (sav) büyük bir mükâfatla onurlandırıldı. Bu mükâfat Yüce Allah’ın huzuruna çıkmak ve O’nunla mükâleme etmekti. Bu Miraç mucizesiydi. Receb ayının 27. gecesinde gerçekleşen İsra ve Miraç hadisesi Peygamber Efendimiz (sav) açısından büyük bir rahatlamaydı. Mü’minlerin imanını perçinledi. Müşriklerin düşmanlıklarını artırdı. Müşrikler Onunla (sav) alay etmeye ve mü’minleri O’na (sav) olan inançlarını sarsmaya çalıştılar. Hz. Ebu Bekir (ra) “Bu söylediklerinizi Muhammed mi anlatıyor? O söylüyorsa doğrudur” diyerek sarsmaz bir inanca sahip olduğunu onlara ispatlıyor. O, bu sadakatinden dolayı “Sıddîk” lakabını alıyor.
Bu hadise İslam’ın bütün dünyaya yayılacağının bir müjdesi olmuştur mü’minlerin gözünde. Zira Mekke’ye sıkışan İslam tebliği bir gün gelecek ta uzaklardaki Filistin’e kadar yayılacak. O günden bu yana Filistin, Mescid-i Aksa Müslümanların gözünde apayrı bir değere sahip olmuştur.
Bu hadise İslam davasının köklerinin çok sağlam olduğunu ve tevhid dininin Hz. Âdem’den beri aynı çizgide devam ettiğinin bir delili olarak Peygamber Efendimiz (sav) bütün peygamberlere imamlık yapmıştır.
Yüce Allah peygamberlere çeşitli mucizeler vermiştir. Mirac da Peygamber Efendimiz (sav)’e verilen bir mucizedir. Yüce Allah’ın huzuruna yükseltilerek taltif edildiği bu mucize İslam âlimlerinin çoğunluğuna göre hem bedenen hem ruhen yapılmıştır.
Yüce Allah, mülk ve melekût âlemlerinin sırlarını (ayetlerini) habibine göstermiş ve eşref-i mahlukat olan resulünü bütün âleme, özellikle semâ âlemine ayet olarak göstermiştir.
“İsrâ ve Mi‘raç” diye isimlendirilen seyahatin Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksâ’ya kadar olan birinci kısmı (isrâ) bu adla nâzil olan on yedinci sûrenin ilk âyeti, mi‘rac ise Necm sûresinin ilk âyetleri (1-18), ayrıca birçok hadis rivayetiyle sabittir.
Bu gecede Bakara Suresinin son ayatleri (Amenrresulü…) nazil oldu, beş vakit namaz farz kılındı, Allah’a ortak koşmayanların af edileceği müjdesi verildi.
Namazın mü’minin miracı olmasının sırrı mirac hadisesine dayanmaktadır. Namazla her mü’min Rabbinin huzuruna varır, namazındaki huşu derecesinde kat-ı meratip eder, yükselir. Herkes istidadına ve manevi mertebesine göre miractan istifade eder. Kılınan her namaz miracı hatırlatır. Namazdaki tahiyyat da miracı anlatır.
Allah’ın veli kulları kurbiyet mertebelerinde seyr-i süluk ederler. Peygamber Efendimiz (sav) en büyük velidir. Elbette kurbiyet-i İlahiyeye mazhar olmaya layık Odur. Mirac bunun delilidir.
Peygamber Efendimiz (sav) mahlûkat adına ulûhiyet makamına çıkarılarak taltif edilmiş ve Yüce Allah adına risalet ile görevlendirilerek halka gönderilmiştir.
Peygamber Efendimiz (sav) mirac gecesinde Rububiyet-i İlahiyeyi temaşa etmiş, farklı makamlarda peygamberlerle görüşmüş, cennet ve cehennemi müşahede etmiş ve aynı gece geri dönmüştür. Bast-ı zaman ve tayı mekân tabir edilen bir şekilde zamansız ve mekânsız âlemlerde seyahat etmiştir.