Diyanet İşleri Başkanlığı yayımlanan 14 Aralık 2018 Cuma Hutbesinin konusu ne? Her cuma günü olduğu gibi Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bu haftanın Türkiye Geneli cuma hutbesi konusu belli oldu ve yayımlandı. İşte 14.12.2018 Cuma günü Türkiye geneli bütün camilerde okunacak Diyanet Cuma hutbesi ile cuma günü ve namazı hakkında tüm ayrıntılar.
Bu hafta okunacak olan Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından merkezi olarak hazırlanan Türkiye Geneli Cuma Hutbesinin konusu RAHMET VE MAĞFİRET KAPISI: TEVBE.
Aziz Müminler!
Âdem (a.s.) ve eşi Havva validemiz, cennette bir hata işlemişlerdi. Derhal bu hatalarının farkına vararak pişman oldular. Yüce Rabbimiz, onlara hatadan dönme erdemini, tevbe nimetini lütfetti. Onlar da; “Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka hüsrana uğrayanlardan oluruz”1 diyerek pişmanlıklarını dile getirdiler, Allah’tan bağışlanma dilediler. Böylece insanlık tevbenin ilk örneğini Hz. Âdem ile eşinden öğrenmiş oldu.
Kıymetli Müslümanlar!
Hepimiz beşeriz. Hayatımız boyunca bize vesvese veren şeytanla ve bizi hatalara sevk etmeye çalışan nefsimizle mücadele ederiz. Bu mücadelede bazen kulluğumuzun gereğini yerine getirir, bazen de savrulmalar yaşar, gaflete ve hataya düşeriz. Hata ettiğimizde ise Allah’tan ümidimizi kesmez ve rahmet kapılarını tevbe anahtarıyla açarız.
Değerli Müminler!
Tevbe, Yüce Allah’ın kullarına lütfettiği kurtuluş ve arınma müjdesidir. Kulun Rabbini hatırlaması, aczini dile getirmesi ve Cenâb-ı Hak’tan af ve mağfiret dilemesidir. Merhametlilerin en merhametlisi olan Yüce Allah’a iltica etmesidir. Tevbe, adeta hayata yeniden başlamamız, tertemiz bir sayfa açmamız için Rabbimizin bizlere bir ikramıdır. Günaha düçar olan mümin için yolunu ve yönünü tayin eden en önemli kılavuzdur.
Aziz Müslümanlar!
Allah’ın, affetme ve bağışlama anlamı taşıyan nice isimleri vardır. O, Tevvâb’tır; tevbeleri çokça kabul edendir. Afüvv’dür; engin rahmetine sığınanları affedendir. Gafûr’dur; dileyeni ve dilediğini bağışlayandır. Settâr’dır; hata ve kusurları örtendir.
Cenâb-ı Hak, kendisine yönelen ve samimiyetle tevbe edenleri asla boş çevirmez. Gönülden kendisine teslim olanları asla mahcup etmez. Merhametiyle kullarına lütufta bulunur. Nitekim Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: “Ancak tevbe edip de iman eden ve salih amel işleyenler başka. Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”2
Muhterem Müslümanlar!
Tevbenin özü samimiyetle ve ihlasla yapılan bir yakarıştır. Yüce Rabbimiz “Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tevbe edin”3 buyurmaktadır.
Tevbenin özü ruhumuzun derinliklerinde hissettiğimiz pişmanlıktır. Resûl-i Ekrem (s.a.s), bir hadislerinde “Günahtan pişmanlık duymak, tevbedir”4 buyurarak bu gerçeği ifade etmiştir.
Tevbenin özü hata ve günahlarımızın bir an önce farkına varıp Yüce Allah’a yönelmektir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır: “Allah katında makbul tevbe, ancak bilmeyerek günah işleyip sonra çok geçmeden tevbe edenlerin tevbesidir. İşte Allah bunların tevbelerini kabul buyurur. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”5
Tevbenin özü bir daha günahlara dönmeme, heva ve hevesin esiri olmama azmidir. Peygamber Efendimiz (s.a.s) tevbeyi “Bir daha dönmemek üzere günahı terk etmek”6 olarak nitelemiştir.
Kıymetli Müminler!
Tevbe kapısı ardına kadar açıktır. Son nefesimize kadar da açık kalacaktır. Öyleyse bize düşen, Allah’ın rahmet deryasından nasibimizi aramaktır. Samimiyetle, pişmanlıkla, kararlılıkla O’nun merhamet ve keremine sığınmaktır. Gündelik hayatın karmaşası içinde bitap düşen gönüllerimizi ve zihinlerimizi tevbeyle arındırmaktır.
Hutbemi Peygamberimizin seyyidü’l-istiğfar duasıyla bitiriyorum:
… اَللَّهُمَّ أَنْتَ رَبِّى لَا إِلَهَ إِلَّا اَنْتَ “Allahım! Sensin benim Rabbim, senden başka ilâh yok. Beni yarattın ben de senin kulunum. Ben gücüm yettiğince sana verdiğim sözün ve senin vaadin üzereyim. Yaptıklarımın şerrinden sana sığınırım. Üzerimdeki nimetini itiraf ediyorum. Ve günahımı da itiraf ediyorum. Beni, günahlarımı bağışla çünkü günahları senden başka affedecek hiç kimse yoktur.”7
1 A’râf, 7/23.
2 Furkân, 25/70.
3 Tahrîm, 66/8.
4 İbn Hanbel, I, 423.
5 Nisâ, 4/17.
6 İbn Hanbel, I, 446.
7 Tirmizî, Deavât, 15.
CUMA NAMAZI HAKKINDA BİLGİ
Cuma namazı akıllı, baliğ (ergen), hür ve erkek olan her Müslümana farzdır. Cuma namazı tek başına kılınmaz. Cuma namazı, cuma günü öğle vakti cemaatle kılınması farz olan bir namazdır.
Beş vakit namazın şartlarından başka cuma namazının iki şartı daha vardır:
1. Vücûbunun, yâni müslüman üzerine farz olmasının şartları,
2. Sıhhatinin, yâni cuma namazının sahih(kabul) olmasının şartları.
Cuma Namazının Vücûbunun Şartı Yedidir:
1. Erkek olmak, (Kadın ve hünsâ olmamak.)
2. Hür olmak, (Esir veya hapis olmamak.)
3. Mukim olmak, (Seferî olmamak.)
4. Sıhhatli olmak, ( Namaza gidemeyecek kadar hasta olmamak.)
5. Gözleri sağlam olmak, (Âmâ olmamak.)
6. Ayakları sağlam olmak, (Kötürüm olmamak.)
7. Namaza gitmeye mâni ve gitmemeyi mübah kılan bir özrü bulunmamak. (Düşman korkusu, şiddetli yağmur, çamur gibi şeyler cumaya mâni hallerdir.)
Cuma Namazının Sıhhatinin Şartı Altıdır:
1. Cuma namazı kılınacak yer, şehir olmak, (izin ve berât verilen köylerde de kılınabilir),
2. Emir veya vekilinin kıldırması,
3. Öğle namazı vaktinde kılınması,
4. Cemaatin huzurunda hutbe okumak,
5. İmamdan başka üç kişi bulunmak,
6. Cuma kılınan yer herkese açık olmak
Cuma namazı dört rekât ilk sünnet, iki rekât farz ve dört rekât son sünnet olmak üzere on rekâttır.
Cuma günü camide öğle namazı vaktinde cemaatle kılınır.
Önce ilk sünnet tıpkı öğle namazının ilk sünneti gibi kılınır. Sünnetin ardından imam-hatip minbere çıkarak oturur. Müezzin, iç ezanı okur. Ezandan sonra imam-hatip kalkarak iki kısımdan oluşan hutbeyi okur. Hutbede cemaati dinî konularda bilgilendirici ve yönlendirici konuşma yapar. Hutbe okunduktan sonra imam-hatip minberden inerek cemaatin önüne geçer ve cemaate iki rekât Cuma namazı kıldırır.
İmam-hatip, Cuma namazının farzına ve cemaate imam olmaya, cemaat de Cuma namazına niyet eder. Tıpkı cemaatle kılınan sabah namazı gibi iki rekât Cumanın farzı kılınır.
Cuma namazında imam-hatip, Fatiha ve zamm-ı sûreyi sesli olarak okur.
Cuma namazının farzı kılındıktan sonra, cumanın son sünneti kılınır. Bu sünnet, öğlenin ilk sünneti gibi kılınır. Böylece Cuma namazı tamamlanmış olur.