Zındık; Müslüman olmadıkları halde Müslüman gibi görünen, müminleri inandıkları dinî değerlerden soğutup uzaklaştırmaya ve onları ifsat etmeye çalışan kimseler demektir.
İslâm ceza hukukunu ilgilendiren bir terim olarak zındık, küfrü gerektiren inançlar taşıdığı halde, müslüman gibi görünen kişi anlamına gelmektedir. Arapça lügatlerde kelimenin Farsça “zinde-kâr”, “zindekerd” sözlerinden çıktığı görülür. Zındık ve zandaki kelimeleri Arapça’da “ince düşünceli, çok kurnaz” manalarını ifade eder. Zamanın ve maddenin ölümsüzlüğüne inanan, kâinatın oluş ve işleyişini zamana bağlayan kişiye de zındık denilmiştir.
İslâm’dan önce ve İslâm’ın ilk yüzyıllarında ikili bir inanca sahip bulunmaları, zındıklara karşı sert davranılmasını sebep olmuştur. Zındık kelimesi zamanla daha değişik manalar ifade etmiş, Hz. Muhammed’in peygamberliğini, hatta bütün peygamberleri inkâr edenler için bu terim kullanılmıştır.
Tarih boyunca birçok fırka, karşısındakileri zındık olarak itham etmiştir. Hz. Ali’nin huzuruna getirilerek, O’nun emriyle yakılmak suretiyle cezalandırılan mürtedlere zındık denildiğini hadis ve siyer bilginleri yazmaktadır. Kaderi inkâr edenlere zındık denildiği de bilinmektedir. Ahmed b. Hanbel Kur’ân’ın mahluk olduğunu söyleyenleri zındık kabul etmiştir.
Fıkıh kitaplarının büyük çoğunluğu zındıkları şu gruplara ayırır;
1. Allah’ı inkâr edenler,
2. Hayır ve şer, aydınlıkla karanlığı iki tanrının yarattığına inananlar,
3. Servet eşitliğini benimseyen Mazdekiler, ancak ölmeyecek kadarla yetinmesi gerektiğini iddia edenler,
4. Ruhların göklere baktığına, bu yolla Cennetleri müşahade ederek onun lezzetlerini tattıklarına inananlar.