Vera; günaha düşmekten ve harama bulaşmaktan sakınmak için şüpheli şeylerden uzak durmak, mubah ve mekruhlarda bile titiz davranmak, zerre kadar da olsa kimsenin hakkını üzerine geçirmemek. Hayırlı ve övgüye değer amellere sarılıp, geçici dünya hevesi peşinde koşmayı terk etmek. Bütün dinî hükümleri teferruatı ve incelikleriyle tatbik etmek, gereksiz şeyleri terk etmek de verâ sayılır. Diğer bir ifade ile Vera; takvâ, sakınma, korunma, günahtan hassasiyetle kaçma ve korkma, haramlar bir tarafa, şüpheli olan şeylerden, mâlâyânî ve boş şeylerden uzak kalma demektir. Kısacası Vera “dînî hükümlere riayette titizlik” manasına gelir.
Vera, hayırlı ve övgüye değer amellere sarılıp, geçici dünya hevesi peşinde koşmayı terketmeyi gerektirir. Yine vera, emredilen ve nehyedilen bütün dinî hükümleri teferruatı ve incelikleriyle tatbik etmeyi gerektirir. Bunun gereği olarak, ağızdan giren ve çıkanın Allah ve Rasûlünün sevdiği şeyler olmasına dikkat etmek, günaha düşmekten ve harama bulaşmaktan kaçınmak için şüpheli şeylerden uzak durmak, zerre kadar da olsa kimsenin hakkını üzerine geçirmemek vera’dır. Hz. Ebû Bekir (r.a), “Bir nevi harama düşeriz korkusuyla yetmiş çeşit helâli terkeyledik” sözüyle vera örneği sergilemiştir.