Yüce kitabımız Kuranı Kerim’de Vahiy ile ilgili ayetleri bu sayfada derledik. İşte Kuranı Kerim’de geçen Vahiy ile ilgili ayetler.
73/5. (Ey Muhammed!) Biz sana, ağır bir söz indireceğiz.
81/15-21. Hayır! O gizlenenlere, akıp gidenlere ve sinenlere; kararmaya başlayan geceye ve ağarmaya başlayan sabaha andolsun ki, bu Kur’an, arşın Sâhibi katında değerli, güçlü, sözü dinlenen ve güvenilir bir elçinin sözüdür.
53/1-2. Batmakta olan yıldıza andolsun ki, arkadaşınız Muhammed sapmamış ve azmamıştır. 3. O hevasından konuşmamaktadır. 4. O (Kur’an) ancak, vahyedilmekte olan bir vahiydir. 5-8. Onu çok güçlü ve sağlam kavrayışlı olan (Cebrâil) öğretmiştir; ön yüksek ufukta iken doğruluvermiş, sonva yaklaşmış ve aşağı inmiştir. 9. (İkisinin arası) iki yay aralığı kadar, belki datıa da az kalmıştı. 10. (Allah) o anda kuluna vahyedeceğini vahyetti. 11. Onun gördüğü, gönlünün uydurması değildi. 12. (Ey inkarcılar!) Gördüğü şey hakkında ondan kuşkulanıyor musunuz? 13-14. Andolsun ki, (Muhammed) onu (Cebrail’i) en uzaktaki sedir ağacının yanında, başka bir inişinde (bir kere daha) görmüştü. 15. Orada varılacak olan cennet vardır. 16. O ağacı örten örtmüştü. 17. Muhammed’in gözü (oradan) ne kaydı, ne de (onu) aştı. 18. Rabbinin en büyük delillerini gördü.
75/16. (Ey Muhammed!) Onu (Kur’an’ı) acele okumak için onunla dilini oynatma. 17. Onu toplamak ve onu okumak Bize düşer. 18. Biz onu okuduğumuz zaman, onun okunuşunu izle. 19. Sonra onu açıklamak yine Bize düşer.
25/32. İnkâr edenler: “Kur’an ona bir defada indirilmeli değil miydi?” dediler. Oysa Biz onunla senin kalbini pekiştirmek için, onu ağır ağır okuyoruz.
20/114. Gerçek Hükümdar olan Allah Yüce’dir. (Ey Muhammedi) Sana vahyedilmesi bitmeden önce, Kur’an’ı okumada acele etme ve: “Rabbim! İlmimi artır” de.
26/192. Şüphesiz, Kur’an alemlerin Rabbi’nin indirmesidir. 193-195. (Ey Muhammedi) Uyaranlardan olman için onu senin kalbine apaçık Arap diliyle Cebrâil indirmiştir.
26/210. Onu (Kur’anı) şeytanlar indirmemiştir. 211. Bu onlara düşmez; zaten buna güçleri de yetmez. 212. Doğrusu, onlar (vahyi) dinlemekten uzak tutulmuşlardır.
28/30-31. Oraya gelince, kutlu yerdeki vâdinin sağ yanındaki ağaç cihetinden Mûsa’ya: “Ey Mûsa! Şüphesiz Ben alemlerin Rabbi olan Allah’ım. Deyneğini af diye seslenildi. Mûsa, (deyneğin) yılan gibi hareketler yaptığını görünce, dönüp arkasına bakmadan kaçtı. “Ey Mûsa! Dön gel; korkma; şüphesiz güvende olanlardansın” (denildi). 32. “Elini koynuna koy; lekesiz, bembeyaz çıksın. Ellerini koltuk altına çek, korkun kalmasın. Bu ikisi Firavun ve ileri gelenlerine karşı Rabbinin iki delilidir. Doğrusu onlar yoldan çıkmış bir toplumdur”.
28/51 Düşünsünler diye, Biz vahyi onlara ardarda yetiştirdik.
17/85. (Ey Muhammedi) Sana Ruh’un ne olduğunu soruyorlar. De ki: “Ruh Rabbimin işidir. Size (bu konuda) az bir bilgi verilmiştir’’
10/15. (Ey Muhammedi) Ayetlerimiz, onlara açık açık okunduğu zaman Bize kavuşmayı ummayanlar (sana): “Bundan başka bir Kur’an getir veya bunu değiştir” dediler. Sen de ki: “Onu kendiliğimden değiştiremem. Ben ancak bana vahyolunana uyarım. Rabbime karşı gelecek olursam, büyük bir günün azabından korkarım”. 16. De ki: “Allah dileseydi, onu size ne ben okurdum, ne de size bildirilirdi. Nitekim daha önce yıllarca aranızda bulundum. Aklınızı kullanmıyor musunuz?”
6/91. “Allah hiç bir insana bir şey indirmedi” demekle Allah’ı gereği gibi değerlendiremediler. De ki: “Mûsa’nın insanlara aydınlık ve rehber olarak getirdiği -ki siz onu kağıtlara yazıp bir-kısmını gösteriyor ve bir çoğunu gizliyorsunuz- ve atalarınızın ve sizin bilmediğiniz şeylerin size öğretildiği Kitab’ı indiren kimdir?” De ki: “Allah’tır”. Sonra onları, daldıkları çıkmaz tartışmalarda bırak oyalansınlar.
6/93. Allah’a karşı yalan uydurandan veya kendisine bir şey vahyolunmamışken “Bana vahyolundu” diyenden ve: “Allah’ın indirdiği gibi ben de indiririm” diyenden daha zalim kimdir? Ölüm sancıları çekerken, meleklerin ellerini uzatıp kendilerine: “Canlarınızı çıkarıp verin! Allah’a karşı gerçek dışı konuşmanızdan, O’nun âyetlerine büyüklük taslayıp durmanızdan ötürü, bugün alçaltıcı bir azapla cezalandırılacaksınız” dediklerinde bu zalimlerin hâlini bir görsen!
40/15. Mertebeleri yükselten, arşın sahibi (Allah), buluşma gününe karşı uyarması için, kendi işi olan Ruh’u kullarından dilediğine indirir.
42/1. Hâ, Mîm. 2. Ayn, Sîn, Kâf. 3. (Ey Muhammed!) Üstün ve Bilge (olan Allah), sana da, senden öncekilere de işte böyle vahyeder.
42/51. Allah bir insanla ancak vahiy suretiyle veya perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderip, izniyle dilediğini vahyeder. Doğrusu, O yücedir, bilgedir.
16/102. (Ey Muhammed!) De ki: “Kur’an’ı, inananları pekiştirmek ve Müslü-manlar’a rehber ve müjde olmak üzere Rabbinin katından hak ile Kutsal Ruh indirmiştir. 103. Onların: “Ona (Muhammed’e) bir insan öğretiyor” dediklerini biliyoruz. İma ettiklerinin dili yabancıdır; oysa bu (Kur’an) düpedüz Arapça’dır.
69/44-47. Eğer (Muhammed) Bize (kendi uydurduğu) birtakım sözler isnad etseydi, Biz onu kuvvetle yakalardık, sonra onun şah damarını koparırdık; hiç biriniz de onu koruyamazdınız.
22/52. (Ey Muhammed!) Senden önce gönderdiğimiz hiç bir elçi ve peygamber yoktur ki, bir şeyi arzuladığı zaman, Şeytan onun arzusuna (kendinden bir şey) katmamış olsun. Allah, Şeytan’ın kattığını giderir, sonra Allah kendi âyetlerini sağlamlaştırır. Allah Bilgin’dir, Bilge’dir. 53-54. Bu, Allah’ın Şeytan’ın kattığı şeyi, kalplerinde hastalık bulunan ve kalpleri kaskatı olan kimseleri sınamaya vasıta kılması -zâlimler şüphesiz derin bir ayrılık içindedirler- ve kendilerine ilim verilenlerin Kur’an’ın Rabbinden bir gerçek olduğunu bilip ona inanmaları ve gönüllerini ona bağlamaları içindir. Allah inananları şüphesiz doğru yola eriştirecektir.