Yüce kitabımız Kuranı Kerim’de Toplumların yok oluşları (Helak) ile ilgili ayetleri bu sayfada derledik. İşte Kuranı Kerim’de geçen Toplumların yok oluşları ile ilgili ayetler.
89/1-4. Tanyerinin ağarmasına andolsun, on geceye andolsun, çifte ve teke andolsun ve gitmekte olan geceye andolsun. 5. Bunların her biri, akıl sahibi olan için yemine değmez mi? 6-10. (Ey Muhammed!) Hiç bir memlekette benzeri ortaya konmayan sütunlara sahip İrem’e, Ad kavmine; dağ yamacında kayaları oyan Semud kavmine ve sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun’a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi? 11-12. Bunlar memleketlerde aşırı gitmiş, oralarda bozgunculuğu
artırmışlardı. 13. Rabbin, onları azap kırbacından geçirmiştir. 14. Rabbin sürekli gözetlemededir.
50/12-14. Onlardan önce Nuh’un kavmi, Ressliler, Semûd, Ad, Firavun, Lût’un kardeşleri, Eykeliler ve Tübbâ kavmi de yalanlamışlardı. Bunların hepsi elçileri yalanlamışlardı da, tehdidim gerçekleşmişti.
50/36. (Ey Muhammed!) Bunlardan önce, bunlardan daha güçlü, diyar diyar dolaşan nice nesilleri yok etmişizdir. Kurtuluşu var mı?
7/34. Her millet için bir süre vardır. Süreleri geldiği zaman, ne bir an geri bırakılır, ne bir an öne alınırlar.
7/4. Biz nice kentleri yok etmişizdir. Geceleyin veya gündüzün uykularında iken baskınımız onlara geliverdi. 5. Baskınımız onlara ulaştığında, yalvarışları: “Biz haksızdık” demekten başka bir şey olmadı.
25/38-39. Ad, Semûd ve Ressliler’e ve bunların arasında bir çok nesillerin her birine misallerle anlattık, ama dinlemedikleri için hepsini kırdık geçirdik.
35/45. Allah insanları işlediklerine karşılık hemen yakalayıverseydi, yeryüzünde bir canlı bırakmazdı. Ama O onları belli bir süreye kadar erteler, süreleri geldiğinde ise, zaten Allah kullarını görmektedir.
28/58. Nimet ve refaha karşı nankörlük eden nice kasabaları yok etmişizdir, işte yerleri! Kendilerinden sonra pek az kimseler oturabilmiştir. Onlara Biz varis olmuşuzdur. 59. Rabbin, kasabaların halkını, kendilerine ayetlerimizi okuyacak bir peygamber göndermedikçe yok etmiş değildir. Zaten Biz, yalnız halkı zalim olan kasabaları yok etmişizdir.
17/58. Kıyamet gününden önce yok etmeyeceğimiz veya çetin bir azaba uğratmayacağımız hiç bir kasaba yoktur. Bu, Kitap’ta yazılıdır.
10/13. Sizden önce, elçileri kendilerine açık belgeler getirmişken, inanmayarak haksızlık ettikleri zaman nice nesilleri yok ettik. İşte suçlu topluluğu böyle cezalandırırız. 14. Sonra, sizin nasıl davranacağınıza bakmak için onların ardından sizi yeryüzünde onların yerine geçirdik.
10/19. İnsanlar bir tek ümmetti, sonra ayrılığa düştüler. Eğer daha önce Rabbinden verilmiş bir söz olmasaydı, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında aralarında hüküm hemen verilirdi.
10/49. De ki: “Allah’ın dilemesinin dışında ben kendime ne zarar verebilir, ne de yarar sağlayabilirim. Her ümmetin bir süresi vardır. Onların süreleri dolduğu zaman, onu ne bir an geciktirebilirler, ne de bir an öne alabilirler.
11/100. (Ey Muhammed!) Bu sana anlattıklarımız, kasabaların başlarından geçenlerdendir. Onların kimi ayaktadır, kimi de biçilmiş gibi yerle bir edilmiştir. 101. Biz onlara haksızlık etmedik, fakat onlar kendilerine yazık ettiler. Allah’tan başka taptıkları tanrıları kendilerine hiç bir yarar sağlamadı. Rabbinin buyruğu gelince, tanrıları onların zararını artırmaktan başka bir işe yaramadı. 102. Senin Rabbin, haksızlık yapan kasabalıları yakalayınca böyle yakalar. O’nun yakalaması şiddetli ve canyakıcıdır. 103. Bunda, ahiret azabından korkana ibret vardır. O, insanların toplanacağı gündür. O güne tanık olunacaktır.
40/5. Onlardan (Mekkeli müşriklerden) önce Nûh toplumu ve onların ardından, peygamberlere karşı gelen topluluklar da elçilerini yalanlamışlardı; her ümmet elçisini yakalamaya yeltenmişti. Bâtılı hakkın yerine koymak için mücadele etmişlerdi. Bunun üzerine Ben onları yakaladım. Cezalandırmam nasılmış? 6. Rabbinin, inkâr edenlerin ateşlikler olduklarına dair sözü böylece gerçekeşti.
40/82. Yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden sayıca daha çok, daha güçlü, yeryüzünde bıraktıkları eserler daha sağlam olan öncekilerin sonlarının nasıl olduğunu görmüyorlar mı? Kazandıkları onlara bir fayda vermemiştir. 83. Elçileri onlara açık belgelerle gelince, kendilerinde olan bilgiyle sevinip şımardılar da, alaya aldıkları şey onları sarıverdi. 84. Baskınımızı gördüklerinde: “Yalnız Allah’a inandık; O’na koştuğumuz eşleri inkâr ettik” dediler. 85. Ancak, Bizim baskınımızı gördüklerinde inanmaları kendilerine yarar sağlamadı. Bu, Allah’ın kulları hakkında (öteden beri) süregelen uygulamasıdır. İşte inkârcılar o zaman kayba uğradılar.
43/5. (Ey İnkârcılar!) Aşırı giden kimselersiniz diye, sizi uyarmaktan vaz mı geçelim? 6. Öncekilere nice peygamberler göndermişizdir. 7. Kendilerine gelen her peygamberi mutlaka alaya alırlardı. 8. Bunun için biz de, bunlardan daha kuvvetli olanları yok etmişizdir. Öncekilere dâir örnekler geçmiştir.
46/27. Çevrenizde bulunan birçok kasabaları yok etmişizdir. Belki doğru yola dönerler diye ayetleri açıklamışızdır. 28. Allah’tan başka, O’na yakınlık peyda etmek için edindikleri tanrılar kendilerine yardım etmeli değil miydi? Ama tanrıları onlardan uzaklaştılar. Bu, onların yalanı ve uydurup durdukları şeydir.
18/58. Senin Rabbin çok bağışlayıcı ve merhametlidir. Onları yapıp ettikleri yüzünden yakalayacak olsaydı, onlara azabı çabuklaştırırdı. Ama onlara bir vade verilmiştir; ondan kaçıp sığınacak yer bulamazlar. 59. İşte, bu kasabaları haksızlık yaptıkları anda yok ettik. Onların yok oluşları için bir süre koymuştuk.
16/61. Eğer Allah insanları haksızlık yapmalarından ötürü hemen yakalayacak olsaydı, yeryüzünde bir canlı bırakmazdı. Fakat onları belli bir süreye kadar erteler. Süreleri geldiği zaman onu ne bir an geciktirebilirler, ne de bir an öne alabilirler.
21/11. Halkı zâlim olan nice kasabaları kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka bir millet var ettik. 12. Onlar bizim baskınımızı hissettiklerinde, oradan kaçmaya koyuluyorlardı. 13. Koşup kaçmayın; size sağlanan refâha ve yurtlarınıza dönün, çünkü sorguya çekileceksiniz. 14. Onlar: “Vay başımıza gelenler! Biz haksızlık yapmış kimselermişiz” dediler. 15. Onların bu feryatları sürüp giderken, Biz onları biçip, ocaklarmı söndürdük.
21/95. Yok ettiğimiz bir kasabanın geri dönmesi imkânsızdır.
23/43. Hiç bir ümmet, kendi süresini ne öne alabilir, ne de erteleyebilir.
69/9. Firavun, ondan öncekiler ve alt üst olmuş kasabalarda oturanlar da suç işlemişlerdi. 10. Rablerinin elçisine baş kaldırmışlardı. Bunun üzerine Rableri onları şiddeti arttıkça artan bir yakalayışla yakaladı.
7/13. (Ey Muhammed!) Biz, seni sürüp çıkaran kasabandan daha kuvvetli nice kasabaları yok ettik. Hiç yardım edenleri çıkmadı.
13/32. (Ey Muhammed!) Senden önce de bir çok elçi alaya alınmıştı. İnkar edenleri bir süre erteledim, sonra onları yakaladım. Cezalandırmam nasılmış?