Şükür, iyiliğin kıymetini bilme, iyilik sahibini övme demektir. Kulun Rabbine karşı önemli vazifelerinden biri de lütfettiği sayısız nimetlerden dolayı O’na şükretmektir. Nimeti verene şükür, bir kadir ve kıymet bilme işidir. Gördüğü iyilikler karşısında sessiz kalmak, en azından teşekkür etmemek ise nankörlüktür. Allah Teâlâ;
“Eğer şükrederseniz, nimetimi muhakkak artırırım.” (İbrahim 14/ 7). Buyuruyor.
Kul, Allah’ın lütuf ve nimetlerini dile getirir ve O’nu överse şükretmiş olur. Ancak esas şükür verilen nimetleri yerli yerince kullanmaktır. Bir kimsenin yaptığı iyiliğe karşı teşekkür ve dua etmek ahlâkî bir görevdir. Allah’a şükreden bir kimse, elde ettiği nimetlerin daha fazlasına hem dünya hem de ahiret hayatında mutlaka kavuşacaktır.