Hiçbir özrü yokken Ramazanda oruç tutmamak büyük günahlardandır. Ancak Ramazanda oruç tutmamayı mübah kılan bazı özürler vardır. Bu özürler sebebiyle Ramazan orucu tutmayabilir veya ona başladıktan sonra da bozulabilir. İşte Ramazan’da oruç tutmamayı veya başladıktan sonra bozmayı mübah kılan özürler.
a) Hastalık: Bir hasta oruç tuttuğu takdirde hastalığının artmasından veya uzamasından korkarsa oruç tutmayabilir. Hastalığı iyileşince tutamadığı oruçları kaza eder.
b) Yolculuk: Ramazan ayında yaklaşık 90 km. veya daha fazla mesafeye yolculuğa çıkan kimse oruç tutmayabilir. Yolculuk hâli bitince tutamadığı günleri kaza eder. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmuştur:
“Oruç, sayılı günlerdir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar.” (Bakara 184)
Yolcunun, oruç tutmasında güçlük yoksa yolculuk hâlinde oruç tutması daha hayırlıdır.
c) Kadınların gebelik ve emzirme durumu: Gebe veya emzikli olan bir kadın, oruç tuttuğu takdirde kendisine veya çocuğuna bir zarar geleceğinden korkarsa oruç tutmayabilir. Bu hâli sona erince tutamadığı günleri kaza eder.
d) Kadınların adet görmesi ve lohusalık hali: Ramazanda oruç tutmaya niyet etmiş bir kadın, adet görmeye başlasa veya oruçlu bir kadın doğum yapsa oruçları bozulmuş olur. Artık adet günlerinde ve lohusalık müddetince oruç tutmaları caiz olmaz. Bu durumda olan kadınlar adet ve lohusalık halleri bitince tutamadıkları oruçları kaza ederler. Fakat kılamadıkları namazları kaza etmezler. Bu, dinimizin kadınlara tanıdığı bir kolaylıktır.
Ramazanda adet gören bir kadının gündüz adet hâli kesilse, günün geri kalanında oruçlu gibi yeme ve içmeyi bırakması uygun olur.
Yine rahatsızlığı sebebiyle ramazanda oruç tutamayıp gündüz iyileşen hasta, yolculuk hâlinde oruca ara verip memleketine gündüz dönen kişi ile doğum yaptığı için lohusa olan ve lohusalığı gündüz sona eren kadının da günün geri kalanını oruçlu gibi geçirmesi uygun olur.
e) Şiddetli açlık ve susuzluk: Oruçlu bir kimse açlık veya susuzluk sebebiyle aklının bozulmasından veya vücuduna ciddi bir zarar geleceğinden korkarsa, orucunu bozabilir. Sonra uygun bir zamanda tutamadığı oruçları kaza eder.
Oruçlu kimse, unutarak yese ve içse, orucu bozulmuş olmaz, orucuna devam edip tamamlaması gerekir. Orucunu kaza etmesi gerekmez. Oruçlu olduğu hâlde yiyip içmesi, Allah’ın ona bir ikramıdır.
Peygamber Efendimiz bu hususta şöyle buyurmuştur: “Oruçlu olan bir kimse unutarak yer, içerse, (sakın) orucunu (bozmasın) tamamlasın. Çünkü oruçluya Allah Teâlâ yedirmiş, içinniştir.”
Unutmak bir zarurettir. Bu durumda olanlar sorumlu tutulmaz ve kınanmaz.
4. Vücudu günden güne düşen ve oruca dayanamayan yaşlı kimseler oruç tutmayabilir. Bunlar sonradan da tutamadıkları orucu kaza edemeyecekleri için, tutamadıkları her günün orucu yerine fidye verirler. İyileşme ümidi olmayan hastalar da böyledir.
Fidye: Oruç tutmaya gücü yetmeyen düşkün ve yaşlı kimseler ile iyileşme ümidi olmayan hastalar, tutamadıklan her günün orucu için birer fidye verirler. Fidyenin tutan aynen fitre kadardır. Bu fidyeler ramazanın başlangıcında verilebileceği gibi ramazanın sonunda da verilebilir.
Fidyenin hepsi bir fakire topluca verilebileceği gibi ayrı ayrı fakirlere de verilebilir. Ancak oruç tutmaya gücü yetmeyen yaşlılar ile iyileşme ümidi olmayan hastalar, şayet ileride oruç tutabilecek duruma gelirse, tutamadıkları oruçları kaza etmeleri gerekir. Önceden verdikleri fidyelerin hükmü kalmaz, bunlar nafile bağış olur.