Hubeyb b. İsâf anlatıyor: “Ben kabileme mensup biriyle beraber Allah Resulünün yanına gitmiştim. O sırada Hz Peygamber bir savaşa hazırlanıyordu. Beni görünce: ‘Sizinle birlikte olmak ve düşmanlarınızla vuruşmak isterim’ buyurdu ve sonra da: ‘Siz müslüman oldunuz mu?’ dedi. Ben de: ‘Hayır, ama onlar bizim de düşmanımızdır’ karşılığını verdim. Bunun üzerine Hz Peygamber: ‘öyle olsa da müşrik birinin yardımını kabul edemeyiz’ buyurunca hemen oracıkta müslüman olduk ve harbe katıldık. Bu harpte omuzumdan aldığım kılıç darbesiyle kolum koptu ve sallanıyordu. Bu şekilde Resûlullah’ın huzuruna çıktım. Mübarek tükrüğü ile kolumu yerine taktı ve üstünü sıvazladı. Ben de tekrar silâhımı kaparak kolumu koparan müşriği yakalayıp cehenneme yolladım.” (Ebû Bekr Ahmed b. el-Hüseyin b. Ali Beyhaki, es-Sünenü’l-kübra, C. 9, s. 37.)