Mescidi Nebevi, Resulullah (s.a.s)’ın Medine’ye hicretinden hemen sonra ashabıyla birlikte bina ettiği mescit. Bu mescit, Mescid-i Resul, Mescid-i şerîf, Mescid-i Saadet ve Mescid-i Nebevî adlarıyla da anılmaktadır. Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa’dan sonra yeryüzündeki mescitlerin en faziletlisidir.
Hac ve umre ziyareti için Medine-i Münevvere’de kalınan süre içinde beş vakit namazın Mescid-i Nebevî’de kılınmasına özen gösterilir. Peygamber Efendimiz (sav), Mescid-i Nebevî’de kılınacak bir namazın, Mescid-i Haram hariç diğer mescidlerde kılınan bin namazdan daha faziletli olduğunu bildirmiştir (Buhârî, Fazlü’s-salât, 1).
Halk arasında Medine’de sekiz gün kalıp kırk vakit namaz kılmanın gerekli olduğu kanaati yaygın hâle gelmiştir. Bu kanaatin dayanağı, sıhhati tartışmalı olmakla birlikte, Peygamber Efendimizden (s.a.s.) rivayet edilen şu hadistir: “Kim benim şu mescidimde, bir tek vakti geçirmeksizin kırk vakit namaz kılarsa, kendisi için cehennemden berat ve azaptan kurtuluş yazılır. O kişi nifaktan da uzak olur.” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, XX, 40; Taberânî, el-Mu‘cemü’l-evsat, II, 22)
Hadis âlimleri, gerek senet gerekse metin açısından bu rivayetin sıhhatinin tartışmalı olduğunu ifade etmişlerdir (Bkz. Elbânî, ed-Da‘îfe, I, 540; Rufâî, el-Ehâdîs, s. 435-436). Fıkıh eserlerinde de hacı adaylarının Mescid-i Nebevî’de kırk vakit namazı ihmal etmemeleriyle ilgili vurgulu hükümler yer almamıştır. Bu bağlamda kırk vakit namaz konusuyla ilgili şu hadisin metin itibarıyla daha sahih olduğu bilinmektedir: “Kim ilk tekbire yetişmek kaydıyla kırk gün cemaatle namaz kılarsa o kimse için iki şeyden beraat gerçekleşir: Cehennem ateşinden ve nifaktan.” (Tirmizî, Salât, 66)
Buna göre Medine’de kalış zamanı yeterli olan kişilerin, sayı hesabı yapmaksızın Hz Peygamberin (s.a.s.) mescidinde, onun Ravza’sının yanında cemaatle namaz kılmaya devam etmeleri yerinde bir davranış olacaktır. Fakat organizasyon açısından daha kısa sürelerde kalmak zorunluluğu doğarsa, bu da anlayışla karşılanmalı ve kırk vakit kılamamanın bir eksiklik olacağı zannedilmemelidir. Zira Mescid-i Nebevî’de kırk vakit namaz kılmak, haccın ne farzı ne vacibi ne de sünnetidir. Dolayısıyla haccın tamamlanmasının bu namazlara bağlanmaması gerekir.