Mehir, erkeğin evlenirken eşine verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği para veya başka bir mala denir. Diğer bir ifade ile mehir, evlenme sırasında kadına bu isimle (mehir) ödenen meblağ; evlilikte kadının nikâh akdi veya cinsel temasla hak kazandığı mal veya meblağ anlamında bir fıkıh terimidir.
Mehir; Allah’u Teâlâ’nın evlenecek kadınlara, erkeklerin vermeyi zorunluğu kıldığı mal demektir. Bunun mutlaka verilmesi lazımdır. Mehir kadının hakkıdır. Onda anne, baba veya bir başkasının hakkı yoktur. Kadın mehrini almadan isterse gerdeğe girmez.
Şafi ve Hanbeli mezhebine göre mehrin miktarı tam olarak belirtilmemiştir. Bu bakımdan mehir az da olsa çok da olsa geçerlidir. Hanefi mezhebine göre mehir en az on dirhem, Maliki mezhebine göre ise en az çeyrek dinar olmalıdır.
Kur’an-ı Kerîm’de mehirden söz eden çeşitli ayetler vardır. Bazıları şunlardır: “Aldığınız kadınların mehirlerini yürekten isteyerek ve Allah’ın bir atiyyesi olarak verin ” (en-Nisâ, 4/4). Çoğunluğa göre, burada hitap kocalaradır. Bazı bilginler hitabın velilere olduğu görüşündedir. Cahiliye devrinde mehri kızın velileri alır ve adına da “nihle” derlerdi. “…Haram olanlar dışındaki kadınlarla evlenmeniz, namuslu olarak ve zinaya sapmaksızın yaşamak ve mallarınızdan onlara mehir vermek şartıyla size helâl kılındı. Artık o kadınlardan hangisiyle yararlanmanız olmuşsa, ücretlerini belirlendiği şekliyle verin. Mehir miktarını belirledikten sonra aranızda gönül hoşluğu ile uyuştuğunuz miktar hakkında üzerinize bir vebal yoktur” (en-Nisâ, 4/24).
Abdullah b. Abbas (r.a) tan rivayet edildiğine göre, Hz. Ali, Hz. Fâtıma ile evlenirken Resulullah (s.a.s) kendisine; “O’na bir şey ver” dedi. Ali: “Bende bir şey yok”deyince de; “Hutamî zırhını verebilirsin” buyurdular.
Bir kadınla evlenmek isteyen bir sahabeye Allah’ın elçisi mehir vermesini bildirdi. Evinden de eli boş dönünce; “Demirden bir yüzük de olsa bak” deyip, yeniden eve gönderdi. Yine boş dönünce, ne miktar Kur’an-ı Kerîm bildiğini sordu ve sonunda şöyle buyurdu: “Haydi git, onu sana bildiğin Kur’an karşılığında verdim” (eş-Şevkânî, Neylü`l-Evtâr, VI, 170).
Bu konudaki ayet ve Hadislerden şu sonuca varılmıştır. Resulullah (s.a.s), mehirsiz hiç bir evliliğe ruhsat vermemiştir. Eğer mehir vacip olmasaydı, bunu göstermek için arada bir onu terkederdi.