Kurban, kurban bayramı günlerinde ibadet niyetiyle belirli hayvanlardan birini kesmek suretiyle yapılan bir ibadettir. Buna “udhiyye” denir.
Kurban, İslam’ın mali ibadetlerinden biridir. Bu, Cenab-ı Hakk’ın ihsan buyurduğu varlığa şükran borcudur.
Kurban ibadetinin tarihi oldukça eskidir. Hz. İbrahim’e (as.) dayanır.
Hz. İbrahim bir zamanlar, “Eğer Allah bana iyi bir evlat verirse, onu Rabbimin yolunda kurban edeceğim.” diye adak yapmıştı. Allah Teâlâ İbrahim’e oğlu İsmail’i ihsan etti. Ama o, adağını unutmuştu. İsmail yürüyüp gezebilecek çağa gelince, İbrahim (as.) rüyasında oğlunu kurban ettiğini görmüş ve bu rüya üç gece aynen tekrarlanmıştı. Önceden yaptığı adak rüyada Allah tarafından kendisine hatırlatılmış ve adağını yerine getirmesi istenmişti.
Bunun ilahi bir emir olduğunu anlayan İbrahim, oğlu İsmail’e,
“Oğulcuğum ben rüyamda gördüm ki seni kurban ediyorum.” dedi.
İsmail (as.),
“Babacığım! Sana emrolunanı yap! İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedikten sonra,
“Sen bunu anneme söyledin mi?” diye sordu.
İbrahim (as.),
“Hayır, söylemedim.” dedi.
İsmail babasına, “Keşke bunu bana evde söyleseydin de annemle helalleşseydim.” dedi.
Baba-oğul birbirleri ile kucaklaşıp ağladılar.
İsmail (as’),
“Beni boğazladıktan sonra gömleğimi anneme götürürsen belki onunla teselli bulur.” dedi.
İbrahim (as.),
“Öğulcağızım! Sen Allah’ın emrettiği şey hakkında bana ne güzel yardımda bulundun.” dedi.
Bir baba düşünün ki; Allah’ın emrini yerine getirmek için öz evladını, hem de çok sevdiği, bakmaya kıyamadığı yavrusunu kendi eliyle kurban edecek derecede Allah’ın emrine teslim oluyor. Bir evlat düşünün, babasına o kadar itaatli ki kendisini kurban etmek isteyen babasına itiraz etmiyor, güçlük çıkarmıyor, aksine kayıtsız şartsız ona teslim oluyor, babasının, Allah’ın emrini yerine getirmesine yardımcı oluyor.
Bu, Allah’ın emri karşısında ne büyük bir fedakârlık ve emsalsiz bir kulluk tablosudur.
İbrahim için en zor an gelmişti. Yüzükoyun yatırdığı oğlunun yüzüne bakamadı, çünkü babalık şefkati buna engel idi. Aldığı emri yerine getirmek için bıçağı oğlunun boynuna çekti. Fakat ilahi kudret o anda tecelli etti, keskin bıçak çocuğu kesmedi.
Tam o sırada Allah tarafından,
“Ey İbrahim! rüyana sadakat gösterdin! İşte sana oğlunun yerine bir kurbanlık! Al onu kurban et.” buyuruldu. İbrahim yerinden doğrulup baktı ki Cebrail (as.) bir koç ile gelmiş yanında duruyor. İbrahim (as.), İsmail’in yerine fidye olarak gönderilen koçu orada kurban etti ve oğlu kurban edilmekten kurtuldu.
Bu olaydan maksat bir insanın kurban edilmesi değil, en zor şartlarda Allah’ın emrine itaatin derecesini ölçmektir. Gerçekten İbrahim ve İsmail, Allah tarafından çok zor bir imtihandan geçirilmiş, baba-oğul itaat, sabır ve teslimiyetin emsalsiz örneğini göstererek bu imtihandan başarı ile çıkmışlardır.
Bu olay Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılmaktadır:
“Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla.”
Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik.
Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi.
O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın.” dedi.
Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim! Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanlan böyle mükâfatlandırırız.”
Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır.
Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık.
Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık.
İbrahim’e selam olsun.
İyilik yapanlan işte böyle mükâfatlandırırız.” (Saffat 100-110)
Hz. İsmail’in yerine bir koyunun kurban edilmesinin emredilmiş olması, Cenab-ı Hakk’ın insanlığa büyük bir lütfudur. Allah, insanları Hz. İbrahim gibi ulu’l-azm bir peygamber aracılığıyla insan kurban etmekten korumuş olmasaydı, muhtemelen insanlar “insan kurban etme” gibi korkunç bir geleneğe sahip olabilir ve onlan o korkunç gelenekten kimse kurtaramazdı.
İşte kurban, Hz. İbrahim’den sünnet olarak bize intikal etmiştir.
Kurban, insanın Allah’a yakınlık kazanmasına vesile olan bir ibadettir. Kurban kelimesinde bu mana vardır. İnsan bu görevi yerine getirmekle, yani kurban kesmekle Hz. İbrahim gibi Allah’a ve O’nun emirlerine olan bağlılığını, gerektiğinde O’nun rızasını kazanmak için her fedakârlığa hazır olduğunu göstermiş olur. Bu itibarla bütün ibadetlerde olduğu gibi, kurbanda da iyi niyet ve ihlas esastır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de, “Onların ne etleri ne de kanlan Allah’a ulaşır. Fakat O’na sadece sizin takvanız ulaşır.” (Hacc 37) buyurulmuştur. Esasen Allah Teâlâ ancak takva sahiplerinin yapmış oldukları ibadetleri kabul eder.
Peygamber Efendimiz de amellerin kıymetinin ancak niyete göre olacağını, kim neye niyet ederek bir işi yapmışsa, eline niyet ettiği şeyden başka bir şeyin geçmeyeceğini bildirmişlerdir.
Kurban, aynı zamanda İslam’daki sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın bir başka örneğidir. Her gün yeryüzünde; binlerce hayvan kesilir ve bundan çoğunlukla varlıklı kimseler yararlanır. Hâlbuki kurban bayramında, bir dinî görevi yerine getirmek niyetiyle kesilen kurbanlardan, daha çok yoksullar ve hayır kurumları istifade eder.
Ayrıca bunda, önemli bir geçim kaynağı olan hayvancılığı teşvik de vardır.
Merhum Ömer Nasuhi Bilmen’in bu konudaki son derece isabetli görüşleri şöyledir:
“Şu gerçek de bilinmeli ki insanların ihtiyaçları için yeryüzünde yüz binlerce hayvan kesiliyor. Fakat bunlardan yalnız durumları yeterli olanlar yararlanıyor.”
Kurban bayramında ise Hak rızası için birçok hayvan kesiliyor. Bunlann etlerinden ve derilerinden çok fakir kimseler de yararlanıyor. İktisadi olan mesele, dinî ve ahlaki bir mahiyet kazanıyor, şahıs menfaati yerine toplumun menfaati öne çıkıyor. Bunun için kurban kesilmesi, İslam’a ait insani ve sosyal büyük bir fedakârlık demektir.
Kurban kesmekle, kesilen hayvanların sayısı çok artmış olmaz; çünkü kurban kesilen günlerde kasapların kestiği hayvan sayısı azalır ve böylece o günlerde aynı miktar hayvan kesilmiş olur.
Kendi zevkleri için her gün binlerce hayvanın kesilmesini çök görmeyenlerin, senede bir defa Allah nzası için bir miktar hayvanın muhtaçlar yararına olarak kurban adı altında kesilmesini çok görmeleri, doğrusu büyük bir düşüncesizliktir.