Yüce kitabımız Kuranı Kerim’de Kurandan önceki inen kitaplar ile ilgili ayetleri bu sayfada derledik. İşte Kuranı Kerim’de geçen Kurandan önceki inen kitaplar ile ilgili ayetler.
87/18-19. Bu (hükümler), ilk sahifelerde, Ibrâhim ve Mûsa’nın sahifelerinde de vardır.
53/36-37. Yoksa, Musa’nın ve sözünü yerine getiren İbrahim’in sahifelerinde olanlar, ona bildirilmedi mi?
20/133. “(Muhammed) Rabbinden bize bir mucize getirseydi ya” dediler. Onlara, önceki kitaplarda bulunan belgeler gelmedi mi?
26/196. Bu (Kur’an’ın anlattığı şey) daha öncekilerin kitablarında da vardır.
28/43. Biz, ilk nesilleri yok ettikten sonra, öğüt alsınlar diye insanlar için açık deliller, rehber ve rahmet olarak Musa’ya Kitab’ı verdik.
17/55. Göklerde ve yerde olanları en iyi Rabbin bilir. Peygamberlerin kimine kiminden fazla iyilikte bulunduk ve Davud’a Zebur’u verdik.
11/110. Musa’ya Kitab’ı vermiştik de onda ayrılığa düşülmüştü. Rabbinin verilmiş bir sözü olmasaydı, aralarında hükmedilmiş olurdu. Doğrusu onlar, onun hakkında kuşku verici bir şüphe içindedirler.
40/53-54. Biz Mûsa’ya doğruluk rehberi verdik ve, akıl sahipleri için bir öğüt ve doğruluk rehberi olan Kitab’a ve Tevrat’a isrâiloğulları’nı vâris kıldık.
41/45. Musa’ya Kitab’ı vermiştik de onda ayrılığa düşmüşlerdi. Rabbinin verilmiş bir sözü olmasaydı, aralarında hükmedilmiş olurdu. Doğrusu onlar, onun hakkında kuşku verici bir şüphe içindedirler.
45/16. Biz İsrailoğulları’na Kitab’ı, hükümranlığı ve peygamberliği verdik; onları temiz şeylerle rızıklandırdık; onlara (bütün) insanlardan fazla iyilikte bulunduk. 17. işler konusunda onlara açık belgeler verdik; ancak, onlar kendilerine ilim geldikten sonra aralarında (doğan) çekememezlikten dolayı ayrılığa düştüler. (Ey Muhammedi) Rabbin, kıyâmet günü, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında aralarında hükmedecektir. 18. Sonra, seni de bu işler konusunda bir şeriat sahibi kıldık, ona uy; bilmeyenlerin hevalarına uyma.
21/48. Biz Mûsa’ya ve Hârun’a (doğruyu yanlışı) ayıran (Kitab)ı, sakınanlar İçin bir ışık ve öğüt olarak verdik.
23/49. Mûsa’ya Kitab’ı, onlar doğru yola girsinler diye vermiştik.
32/23. Biz Mûsa’ya Kitab’ı verdik. (Ey Muhammedi) Sakın ona kavuşmaktan şüphe etme. Onu İsrailoğulları’na da doğruluk rehberi kıldık.
3/184. Ey Muhammedi Eğer seni yalancı sayıyorlarsa, senden önce açık belgeler, sayfalar ve aydınlatıcı Kitab’ı getiren elçiler de yalanlanmışlardı.
4/163. Ey Muhammedi Biz, Nûh’a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim’e, Ismâil’e, ishâk’a, Yâkub’a, (İsrailî) boylara, îsa’ya, Eyyûb’a, Yunus’a, Hârun’a ve Süleyman’a da vahyettik -Dâvud’a da Zebur’u vermiştik-.
61/6. Meryem oğlu İsa: “Ey İsrailoğulları! Ben, benden önce gelmiş olan Tevrat’ı doğrulayan, benden sonra gelecek ve adı Ahmed olacak bir elçiyi müjdeleyen, Allah’ın size gönderilmiş bir elçisiyim” demişti. Ama o (Muhammed) kendilerine açık belgelerle geldiği zaman: “Bu apaçık bir büyüdür” dediler.
5/43. Allah’ın hükmünün bulunduğu Tevrat yanlannda iken nasıl seni hakem yapar, sonra da ondan vazgeçerler. Bunlar inanıyor değiller. 44. İçinde rehberlik ve ışık olan Tevrat’ı Biz indirdik. Kendini (Allah’a) teslim etmiş peygamberler, Hahamlar ve bilginler -Allah’ın Kitabı’nı korumakla görevlendirildikleri ve onun gözetleyicisi oldukları için- Yahudîler’e Tevrat’la hüküm verirlerdi. Artık insanlardan korkmayın, Benden korkun; ayetlerimizi pek az bir değere satmayın! Kim Allah’ın indirdiği ile hüküm vermezse, işte onlar inkarcılardır. 45. Tevrat’ta onlara, cana karşı can, göze karşı göz, buruna karşı burun, kulağa karşı kulak, dişe karşı diş ve yaralara karşılık ödeşme yazdık. Kim onu bağışlarsa, kendi günahına örtü olur. Kim Allah’ın indirdiği ile hüküm vermezse, işte onlar zalimlerdir. 46. Onların izleri üzerine, önünde bulunan Tevrat’ı doğrulamak üzere Meryem oğlu îsa’yı gönderdik. Ona içinde yol gösterici ve ışık bulunan önündeki Tevrat’ı doğrulayan, (Allah’a karşı) saygılı olanlara yol gösteren ve öğüt olan Incil’i verdik. 47. İncil sahipleri Allah’ın onda indirdiği ile hüküm versinler. Kim Allah’ın indirdiği ile hüküm vermezse, işte onlar yoldan çıkanlardır.