Hz Muhammed (sav) Peygamber olduğunda, O’nun Peygamber olduğuna ilk inanan kişiler şunlardır;
– Hz Hatice (ra)
– Hz Ali (ra)
– Hz Zeyd b. Harise (ra)
– Hz Ebû Bekir (ra)
Hz Hatice, Hz Muhammed (s.a.s)’in temiz, iffetli ve yüce ahlâk sahibi olan hanımlarının ilkidir. Hz Muhammed Hira mağarasında kensine vahyin geldiğini ve Allah’ın Peygamberi olduğunu evvela en yakını bulunan hanımı Hazret-i Hatice’ye anlattı. Hazreti Hatice, ona tereddütsüz sadakat elini uzattı ve ilk Müslüman olma şerefine kavuştu. Resûl-i Ekrem Efendimiz, bundan sonra, Hazret-i Hatice’ye, Cebrâil (as)’den öğrendiği şekilde abdest aldırdı ve yine Cebrâil’den öğrendiği sûrette imam olarak şerefli zevcesine iki rek’at namaz kıldırdı.
Efendimizin kıldırdığı bu iki rek’at namaz, bir imam olarak kıldığı ilk namazdır ve bir pazartesi gününün sonuna doğru kılınmıştır.
Hz Ali;Peygamber Efendimizin İslam’a davet ettiği ikinci insan, yine en yakınlarından biri olan Hz Ali idi. O, dört beş yaşından beri Efendimizin terbiyesi altında bulunuyordu ve o, eşsiz terbiyenin eseri olarak, akranlarına göre feraset ve ahlâk bakımından üstün bir seviyedeydi.
Bir gün, Resûl-i Ekrem Efendimizi, Hz Hatice’yle namaz kılarken gördü. Hayran hayran seyredip namaz bitince, “Nedir bu?” diye sordu. Resûl-i Ekrem, “Ey Ali! Bu, Allah’ın seçtiği, beğendiği dindir. Ben seni, bir olan Allah’a iman etmeye davet eder, insana ne faydası ne de zararı dokunmayan Lât ve Uzzâ’ya tapmaktan sakındırırım” dedi.
Hz. Ali, bu teklif karşısında tatlı çocuk bakışlarını yere dikerek bir an durakladı. Sonra, “Benim şimdiye kadar görmediğim, işitmediğim bir şey bu! Babam Ebû Tâlib’e danışmadan bir şey diyemem” diye konuştu.
Fakat Resûl-i Kibriya Efendimiz, henüz davasını açıkça ilan etmek emrini almış değildi. Bu sebeple Hz Ali’yi ikaz etti. “Ey Ali!” dedi. “Eğer söylediklerimi yaparsan yap; yok, eğer yapmayacak olursan, gördüğünü ve işittiğini gizli tut, kimseye bir şey söyleme!”
Hz Ali, bu ikaz üzerine, sırrını muhafaza edeceğine söz verdi. O geceyi düşünerek geçirdi. Şafak aydınlığıyla birlikte gönlüne de aydınlık doğdu. Resûlullah’ın huzuruna vararak, “Allah beni yaratırken Ebû Tâlib’e sormadı ki ben de O’na ibadet etmek için gidip kendisine danışayım!” dedi ve Müslüman oldu. “İlk Müslüman çocuk” şerefini kazanan Hz Ali, o sırada on yaşında bulunuyordu.
Hz Ebebekir, nübüvvetten önce de Peygamber Efendimiz’in dostu idi. Samimi görüşür ve konuşurlardı.
Resûlullah Efendimiz, henüz açıktan dâvete başlamamıştı. Fakat yine de dâvâsı kulaktan kulağa yayılmış ve Kureyş ileri gelenleri tarafından duyulmuştu.
Hz Ebû Bekir, Yemen tarafına yaptığı bir seyahetten henüz dönmüştü. Başta Ebû Cehil, Ukbe bin Ebi Muayt ve bazı Kureyş ileri gelenleri kendisine “Hoş geldin” demek için evine vardılar.
– Hz Ebû Bekir,
“Ben Mekke’de yokken neler olup bitti? Önemli bir haber var mı?” diye sordu.
– “Ey Ebû Bekir.” dediler. “Büyük iş var! Ebû Talib’in yetimi Muhammed, peygamberlik iddiasına kalkıştı. Biz de senin Yemen’den dönüşüne kadar beklemeyi uygun bulduk. Artık, sen o dostuna git, ne edeceksen et.”
Hz Ebû Bekir, derhal Fahr-i Kâinatın evine vardı;
– “Yâ Ebe’l-Kasım! Peygamberlik iddiasında bulunduğun, kavminden ayrıldığın ve atalarının dinini kötüleyip, inkâr ettiğin doğru mu?” diye sordu.
– Resûl-i Zişan Efendimiz, küçük yaşlarından beri beraber oldukları Hz. Ebû Bekir’in bu sözlerine önce tebessüm buyurdu. Sonra da,
“Yâ Ebâ Bekir! Ben sana ve bütün insanlara gönderilmiş Allah’ın Resûlüyüm. İnsanları bir tek olan Allah’a dâvet ediyorum. Sen de şehâdet getir.” dedi.
Hz Ebû Bekir’in akıl ve gönül âleminde bir anda şimşekler çaktı. Bu sözleri, küçük yaşından beri çok iyi tanıdığı, zâtını candan seven ve sayan ve o âna kadar mübârek dudaklarından hilâf-ı hakikat tek bir söz işitmeyen Muhammedü’l-Emîn’den (a.s.m) duyuyordu. Hiçbir tereddüt emâresi göstermeden derhal kelime-i şehadet getirerek Müslüman oldu.
Zeyd Bin Harise; Peygamberimizin azatlı kölesidir. Peygamberimiz ona özgürlüğünü vermesine rağmen onun yanında kalmış ve hayatının sonuna kadar ona hizmet etmiştir. 629 yılında Mute şehrinde vefat etmiştir.
Daha sonra Hazreti Ebû Bekir’in yol göstermesiyle Hazreti Osman b. Affan, Hazreti Abdurrahman b. Avf, Hazreti Sa’d b. Ebî Vakkas, Hazreti Zübeyr b. Avvam, Hazreti Talha b. Ubeydillah ye Hazreti Ebû Ubeyde b. Cerrah müslüman oldular. İşte bunlara “İlk Müslümanlar adı verilir. Sonradan Hazreti Ömer’in katılmasıyla bu 10 erkek müslüman “Aşere-i Mübeşşere = Cennetle Müjdelenen Onlar” adıyla anılmış, sahabilerin en büyükleri olmuşlardır.
teşekkürler