Yüce kitabımız Kuranı Kerim’de Hz Peygamberin kavmiyle ihtilafı ile ilgili ayetleri bu sayfada derledik. İşte Kuranı Kerim’de geçen Hz Peygamberin kavmiyle ihtilafı ile ilgili ayetler.
96/9-10. Rabbine yakaran kulu bundan alıkoymak isteyene ne dersin? Ne dersin, ya o doğru yol üzere idi veya (Allah’tan) sakınmayı emrettiyse; ve ne dersin, (diğeri de) yalanlayıp yüz çevirdiyse? 14. (Peki o) Allah’ın görmekte olduğunu bilmiyor muydu? 15-16. Yok! Bundan vazgeçmezse, onu alnından, yalancı ve günahkâr alnından yakalarız. 17-18. O zaman kafadarlarını çağırsın, Biz de zebânileri çağıracağız. 19. Sakın ona uyma; sen secde et ve (Rabbine) yaklaş!
68/8. (Ey Muhammed!) Yalanlayanlara aldırma! 9. Onlar senin kendileriyle uyuşmanı isterler; böyle yapsan, onlar da seninle uyuşurlar. 68/10-14. (Ey Muhammed!) Diliyle iğneleyen, kovuculuk eden, iyiliği sürekli olarak önleyen, saldırgan, suç işleyen, çok yemin eden, aşağılık zorbaya, bütün bunlar dışında bir de soysuzlukla damgalanmış hiç bir kimseye, malı ve oğulları vardır diye uymayasın. 15. Âyetlerimiz ona okunduğu zaman: “Öncekilerin masalları” der. 16. Onun havada olan burnunu yakında yere sürteceğiz.
68/46. Yoksa, sen onlardan ücret istiyorsun da, ağır bir borç altında mı kalıyorlar?
68/51. (Ey Muhammed!) İnkar edenler, Zikr’i (Kur’an’ı) dinlediklerinde neredeyse seni gözleriyle yıkıp devireceklerdi. “O delidir” diyorlardı.
109/1-6. (Ey Muhammed!) De ki: “Ey inkârcılar! Ben sizin taptıklarınıza tapmam. Siz de benim taptığıma tapmazsınız. Ben sizin taptığınıza tapacak değilim. Benim taptığıma da sizler tapacak değilsiniz. Öyleyse, sizin dininiz size, benim dinim bana!”
53/33-34. (Ey Muhammed!) Ya şu yüz çeviren ve malından biraz verip, sonra sıkıca tutana ne dersin? 35. Gaybın bilgisi kendisinde de, görüyor mu? 36-37. Yoksa Musa’nın ve sözünü yerine getiren İbrahim’in sahifelerinde olanlar, ona bildirilmedi mi?
106/1-4. Kureyş’i güvenceye aldığı, onları yaz ve kış kervanlarında güvenceye aldığı için, kendilerini açlıktan doyuran ve korkudan emin kılan bu Ev’in (Kâbenin) Rabbine kulluk etsinler.
50/1-3. Kâf. Şanlı Kur’an’a and olsun ki, inkârcılar aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar da: “Bu şaşılacak bir şey; öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman dirilecek miyiz? Bu, ihtimali olmayan bir dönüştür” dediler. 4. Onlardan kimlerin ölüp toprağa karıştığını biliyoruz. Katımızda herşeyi (unutulmaktan) koruyan bir kitab vardır. 5. Hayır; onlar, gerçek kendilerine gelince onu yalanladılar; karışık bir durumun içindedirler.
50/45. (Ey Muhammed!) Onların dediklerini Biz daha iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin; söz verdiğim günden korkanlara Kur’an’la öğüt ver.
86/15. (Ey Muhammed!) Onlar bir tuzak kuruyorlar. 16. Ben de bir tuzak kurmaktayım. 17. İnkârcılara süre tanı, onları biraz ertele!
54/1-2. Kıyamet vakti yaklaşır, ay yarılır. Onlar bir delil görünce hâlâ yüz çevirirler ve: “Süregelen bir büyü” derler. 3. Yalanlarda kendi heveslerine uyarlar. Ama her işin varacağı bir sonucu vardır. 4-5. Oysa onlara caydırıcı (olaylar ve) engin bir hikmet içeren haberler gelmiştir. Yine de (bütün) bu uyarmalar fayda vermiyor.
38/1-2. Sâd. Öğüt dolu Kur’an’a andolsun ki, inkâr edenler bir büyüklenme ve ayrılık içindedirler. 3. Onlardan önce, nice nesilleri yok ettik de feryat ettiler, ama kurtuluş vakti geçmişti. 4-5 Aralarından kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaştılar da, o inkârcılar: “Bu, pek yalancı bir büyücüdür; tanrıları tek bir tanrı mı yaptı? Bu, gerçekten şaşılacak bir şeydir” dediler. 6-8 Onlardan ileri gelenler: “Yürüyün, tanrılarınız konusunda direnin, (sizden) istenen budur. Son dinde de bunu işitmedik; bu ancak bir uydurmadır. Zikr (Kur’an) aramızdan bunal mı indirilmeliydi?” dediler. Hayır; bunlar! Benim Zikrimden şüphededirler ve azabımızı da henüz tadmamışlardır. 9. Yoksa, üstün ve çok lütufkâr Rabbinin rahmet hâzineleri onların yanında mıdır? 10. Yâhut, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların hükümranlığı onların elinde midir? Öyleyse, iplerle (göğe) çıksınlar. 11. (Onlar) şurada bozguna uğrayacak derme çatma bir ordudur.
72/19. Allah’ın kulu (Muhammed), O’na ibadet etmek için kalkınca, neredeyse onun üzerine kenetlenirlerdi. 20. (Ey Muhammed!) De ki: “Ben sadece Rabbime yalvarırım ve O’na kimseyi ortak koşmam”. 21. De ki: “Benim size zarar vermeye de iyilik yapmaya da gücüm yetmez”. 22-23. De ki: “Beni kimse Allah’a karşı koruyamaz ve ben de O’ndan başka bir sığınak bulamam. (Benim yaptığım) yalnızca, Allah katından (geleni)l iletmek ve O’nun mesajlarını duyurmaktır. Kim Allah’a ve Elçisi’ne karşı gelirse, ona, içinde temelli kalınan cehennem ateşi vardır”.
25/4. İnkâr edenler: “Bu Kur’an’an ancak onun (Muhammed’in) uydurduğu bir yalandır; başka bir topluluk da kendisine yardım etmiştir” dediler; böylece bir haksızlık ve iftira etmiş oldular. 5. “(Kur’an) öncekilerin masallarıdır; onları yazdırmış sabah akşam kendisine okunuyor” dediler. 6. (Ey Muhammed!) De ki: “Onu, göklerdeki ve yerdeki gizlilikleri bilen indirmiştir. O çok bağışlayıcı ve merhametlidir.
25/40. (Ey Muhammed! Bu putperestler) belâ yağmuruna tutulmuş bir kasabaya uğramışlardı. Onu göremediler mi? Hayır; onlar tekrar dirilmeyi ummuyorlardı. 41. Seni gördükleri zaman: “Allah’ın elçi diye gönderdiği bu mu?” diye, seni alaya almaktan başka bir şey yapmazlar. 42. “Eğer tanrılarımız konusunda diretmeseydik, neredeyse bizi onlardan saptıracaktf derler. Azabı gördükleri zaman, yolca kimin sapık olduğunu bileceklerdir.
25/52. Sen inkârcılara uyma; onlara karşı bununla (Kue’an’la) büyük bir mücadele ver!
35/42-43. Kendilerine bir uyarıcı gelirse, bütün ümmetlerden daha çok doğru yolda olacaklarına dair bütün güçleriyle Allah’a yemin etmişlerdi. Fakat kendilerine uyarıcının gelmesi, orada büyüklük taslamaları ve kötü düzen kurmaları yüzünden sadece nefretlerini artırdı. Oysa kötü kurulan düzene ancak sahibi düşer. Öncekilere uygulanagelenden başkasını mı bekliyorlar? Sen Allah’ın uygulamasında bir değişme bulamazsın. Sen Allah’ın uygulamasında bir sapma bulamazsın. 44. Yeryüzünde gezmiyorlar mı ki, kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğuna baksınlar? Onlar, kendilerinden daha güçlüydüler. Göklerde ve yerde Allah’ı aciz bırakabilecek hiç bir şey yoktur. Şüphesiz, o bilendir, güçlüdür.
19/77. (Ey Muhammed!) Ayetlerimizi inkâr eden ve: “Bana elbette mal ve çocuk verilecektir” diyene ne demeli? 78. O gaybı mı biliyor, yoksa Rahmân katından bir söz mü almış? 79. Hayır; onun söylediklerini yazacağız ve onun azabını uzattıkça uzatacağız. 80. Bahsettiği şeyler Bize kalacak ve o Bize tek olarak gelecektir.
26/3. (Ey Muhammed!) İnanmıyorlar diye neredeyse kendini kahredeceksin. 4. Biz dilesek, onlara gökten bir mûcize indiririz de, ona boyun eğip kalırlar. 5. Rahmân’dan kendilerine gelen her yeni öğütten ancak yüzçevirirler. 6. Evet, yalanladılar. Alay edip durdukları şeylerin haberleri kendilerine ulaşacaktır.
28/47. Yaptıklarından dolayı, başlarına bir musibet geldiğinde: “Rabbimiz! Keşke bize bir peygamber gönderseydin de, âyetlerine uyup inananlardan olsaydık olmaz mıydı?” derlerdi. 48. Ama onlara katımızdan gerçek gelince: “Mûsa’ya verildiği gibi buna da mucize verilmesi gerekmez mi?” dediler. Sanki Mûsa’ya verileni daha önce inkâr etmemişler miydi? “Yardımlaşan iki sihirbaz” demişlerdi ve: “Hepsini inkâr ediyoruz” demişlerdi. 49. (Ey Muhammed!) De ki: “Eğer doğru sözlü iseniz, Allah katından, bu ikisinden daha doğru bir Kitap getirin de ona uyayım”. 50. (Ey Muhammed!) Eğer senin bu talebine karşılık veremezlerse, onların sadece heveslerine uyduklarını bil. Allah’tan bir yol gösterici olmadan hevesine uyandan daha sapık kim vardır? Şüphesiz Allah, haksızlık edenleri doğru yola eriştirmez. 51. Düşünsünler diye, Biz vahyi onlara ardarda yetiştirdik.
28/57. “Seninle beraber doğru yolda gidersek, yurdumuzdan ediliriz” dediler. Onları katımızdan bir rızık olarak herşeyin ürününün toplandığı güvenli ve kutlu bir yere yerleştirmedik mi? Ama onların çoğu bilmiyor.
17/47. Seni dinlerken ne şekilde dinlediklerini ve bu zalimlerin gizli toplantılarında: “Siz ancak büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz” dediklerini çok iyi biliyoruz. 48. Bak sana nasıl örnekler veriyorlar? Artık şaşırdılar, bir yol bulamayacaklar.
17/76. Seni yurdundan çıkarmak için, neredeyse seni tedirgin edeceklerdi. Böyle bir durumda, senden sonra orada kendileri de az bir süre kalabilirler. 77. Bizim senden önce gönderdiklerimiz hakkındaki uygulamamız budur ve Bizim uygulamamızda bir değişiklik bulamazsın.
10/41. (Ey Muhammed!) Seni yalanlarlarsa, de ki: “Benim yaptığım bana, sizin yaptığınız sizedir. Siz benim yaptığımdan uzaksınız, ben de sizin yaptığınızdan uzağım”.
12/108. (Ey Muhammed!) De ki: “Benim yolum budur. Ben ve bana uyanlar, bilerek Allah’a çağırıyoruz. Allah’ı tenzih ederim; ben ortak koşanlardan değilim”.
15/6-7. (Müşrikler:) “Ey kendisine Zikr (Kur’an) indirilen kimse! Doğrusu, sen delisin. Doğru sözlülerden idiysen, bize melekleri getirseydin ya” dediler. 8. Biz melekleri ancak gerekince indiririz. O zaman da asla bekletilmezler.
15/88. (Ey Muhammed!) Onlardan kimine bahşettiğimiz nimetlere gözlerini dikme ve onlara üzülme; sen mü’minleri kanatların altına al. 89. De ki: “Ben apaçık uyarıcıyım”. 90. Nitekim bölüşenlere de indirmiştik. 91. Onlar, Kur’an’ı bölük pörçük ettiler. 92-93. Rabbine andolsun, hepsini yapmakta olduklarından sorumlu tutacağız. 94. Artık sana buyurulanı açıkça ortaya koy ve ortak koşanlara aldırma. 95-96. Allah’ın yanına başka tanrı koyan alaycılara karşı Biz sana yeteriz. Onlar (yakında) bilecekler. 97. Onların dediklerine gönlünün daraldığını biliyoruz. 98-99. Sen Rabbini överek yücelt, secde edenlerden ol ve sana ölüm gelinceye kadar Rabbine kulluk et.
6/19. (Ey Muhammed!) De ki: ‘Tanıklık bakımından hangi şey daha büyüktür?” De ki: “Allah; O sizinle benim aramda tanıktır. Bu Kur’an, sizi ve ulaştığı kimseleri uyarmam için bana vahyolundu. Siz Allah’tan başka tanrılar olduğuna mı tanıklık ediyorsunuz?” De ki: “Ben buna tanıklık etmem”. De ki: “O ancak tek bir Tanrı’dır ve ben sizin ortak koşmanızdan uzağım”.
6/46. (Ey Muhammed!) De ki: “Söyleyin bakalım! Allah işitmenizi ve görmenizi alsa ve kalplerinizi mühürlese, Allah’tan başka onları size geri getirebilecek tanrı kimdir?” Belgeleri nasıl açıkladığımıza bir baksana; bir de onlar yüz çevirirler. 47. De ki: “Kendinizi düşündünüz mü? Allah’ın azabı size ansızın veya açıkça gelse, haksızlık eden toplumdan başkası mı yok olur?”
6/56. (Ey Muhammed!) De ki: “Benim, Allah’tan başka yalvardıklarınıza tapmam yasaklandı”. De ki: “Sizin hevalarınıza uymayacağım, yoksa sapıtırım ve (artık) doğru yolda olanlardan sayılmam”. 57. De ki: “Doğrusu, ben Rabbimden açık bir belgeye dayanmaktayım. Ama siz O’nu yalanladınız. Acele istediğiniz de elimde değildir. Hüküm ancak Allah’ındır. O, hükmedenlerin en iyisi olarak gerçeği anlatır”. 58. De ki: “Acele istediğiniz şey elimde olsaydı, benim ile sizin aranızdaki iş bitmiş olurdu. Ancak, Allah haksızlık edenleri daha iyi bilir”.
6/65. (Ey Muhammed!) De ki: “O üstünüzden ve ayaklarınızın altından size azap göndermeye, sizi fırka fırka yapıp kiminize kiminizin hıncını tattırmaya güç yetirir”. Anlasınlar diye hükümleri nasıl yerli yerince açıkladığımıza bak! 66. Senin kavmin, gerçek olduğu hâlde onu (Kur’an’ı) yalanladı. “Ben sizden sorumlu değilim” de. 67. Her haberin gerçekleşeceği bir zaman vardır, (yakında) bileceksiniz.
6/135. (Ey Muhammed!) De ki: “Ey kavmim! Durumunuzun gerektirdiğini yapın. Ben de yapacağım. Bu dünyanın sonucu kimin olacak, (yakında) bileceksiniz. Çünkü haksızlık edenler kurtulamazlar”.
37/35-36. Onlara: “Allah’tan başka tanrı yoktur” denildiği zaman büyüklenirler ve: “Deli bir şair yüzünden tanrılarımızı mı bırakalım?” derlerdi. 37. Hayır; o, gerçeği getirmiş ve peygamberleri doğrulamıştı. 38. Şüphesiz, siz can yakıcı azabı tadacaksınız. 39. Yaptığınızdan başka bir şeyle cezalandırılmayacaksınız. 40. Ancak, Allah’a içten bağlı kullar bunun dışındadır.
37/167-169. Putperestler: “Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir kitab olsaydı, Allah’ın O’na içten bağlı kulları olurduk” derlerdi. 170. Böyleyken, O’nu inkar ettiler. Ama (yakında) bilecekler.
34/7-8. inkâr edenler: “Size, dağılıp paramparça olduğunuz zaman yeniden dirileceğinizi haber veren bir adamı gösterelim mi? Allah’a karşı yalan mı uyduruyor, yoksa kendisinde bir delilik mi vardır?” derler. Hayır; ahirete inanmayanlar azapta ve derin bir sapıklık içindedirler. 9. Onlar önlerindeki ve ardlarındaki yeri ve göğü görmezler mi? Dilesek onları yere geçirir veya gökten başlarına parçalar indiririz. Bunlarda Allah’a yönelen her kul için dersler vardır.
34/31. İnkâr edenler: “Bu Kur’an’a da, ondan öncekilere de inanmayacağız” dediler. Sen bu zalimleri, Rablerinin huzurunda tutulduklarında, birbirine laf atıp dururken bir görsen! Horlananlar büyüklenenlere: “Siz olmasaydınız biz inanmış olacaktık” derler..
34/43. (Ey Muhammed!) Âyetlerimiz onlara apaçık okunduğu zaman: “Bu adam babalarınızın taptıklarından sizi alıkoymaktan başka bir şey istemiyor derlerdi. “Bu Kur’an düpedüz bir uydurmadan başka br şey değildir” derlerdi. Hak, inkâr edenlere geldiğinde, onun için: “Bu apaçık bir büyüdür” demişlerdi. 44. Oysa, Biz onlara okuyacakları bir kitab vermemiş ve senden önce de onlara bir uyarıcı göndermemiştik. 45. Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Oysa, bunlar onlara verdiklerimizin onda birine bile erişememişlerdir. Böyleyken, onlar elçilerimizi yalanlamışlardı. Beni tanımamak nasılmış? 46. De ki: “Size tek bir öğüdüm vardır; Allah için ikişer ikişer ve tek tek kalkınız, sonra düşününüz, arkadaşınızda bir delilik yoktur. O, yalnız çetin bir azabın öncesinde sizi uyarmaktadır”. 47. De ki: “Ben sizden bir ücret istersem, o sizin olsun; benim ecrim Allah’a aittir. O herşeye tanıktır. 48. De ki: “Gaybı en iyi bilen Rabbim, gerçeği söyler”. 49. De ki: “Hak geldi; artık batıl ne yeniden başlar, ne de geri gelir”.
39/64. (Ey Muhammed!) De ki: “Ey cahiller! Bana, Allah’tan başkasına kulluk etmemi mi emredersiniz?” 65. Sana da, senden önceki peygamberlere de şöyle vahyolunmuştur: “Eğer Allah’a ortak koşarsan işlerin boşa gider ve ziyana uğrayanlardan olursun”. 66. Hayır; yalnız Allah’a kulluk et ve şükredenlerden ol! 67. Onlar, Allah’ı gereği gibi değerlendiremediler. Bütün yeryüzü, kıyamet günü O’nun avucundadır; gökler O’nun kudretiyle dürülmüş olacaktır. Haşa; O, onların ortak koşmalarından yücedir.
41/26. inkâr edenler: “Bu Kur’an’ı dinlemeyin, okunurken gürültü çıkarın; belki üstün gelirsiniz” dediler.
41/41-42. Zikr (Kur’an) kendilerine gelince, onlar onu inkar etmişlerdir; oysa o değerli bir Kitab’dır. Geçmişte ve gelecekte onu batıl kılacak yoktur. Bilge ve övülmeye layık olan (Allah) katından indirilmedir.
41/52. (Ey Muhammed!) De ki: “Kur’an, Allah katından gelmiş olup da siz de onu inkar etmişseniz, söyleyin bana, derin bir çıkmazda bulunan kimseden daha sapık kim vardır?”
42/15. (Ey Muhammed!) Bundan ötürü sen (Hakka) çağır ve sana emredildiği gibi dosdoğru ol; onların heveslerine uyma ve şöyle söyle: “Allah’ın indirdiği Ki-tab’a inandım; bana, aranızda adaletle hükmetmem emrolundu; Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir; bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz sîzedir. Bizimle sizin aranızda tartışılacak bir şey yoktur. Allah hepimizi biraraya toplayacaktır; dönüş O’nadır”.
42/24. (Ey Muhammed!) Yoksa senin için: “Allah’a karşı yalan uydurdu” mu diyorlar? Allah dilerse senin kalbini mühürler, batılı yok eder; hakkı, sözleriyle gerçekleştirir. Doğrusu o gönüllerde olanı bilendir.
43/5. (Ey İnkarcılar!) Aşırı giden kimselersiniz diye, sizi uyarmaktan vaz mı geçelim? 6. Öncekilere nice peygamberler göndermişizdir. 7. Kendilerine gelen her peygamberi mutlaka alaya alırlardı. 8. Bunun için Biz de, bunlardan daha kuvvetli olanları yok etmişizdir. Öncekilere dâir örnekler geçmiştir. 9. (Ey Muhammed!) Onlara: “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan, kesinlikle: “Onları Üstün ve Bilen (Allah) yaratmıştır” derler. 10. O, size yeri beşik kılmış ve orada, doğru gidesiniz diye yollar var etmiştir.
43/29. Hayır; Ben bunları ve babalarını, onlara gerçek ve onu açıklayan bir elçi gelene kadar geçindirdim. 30. Gerçek kendilerine geldiği zaman: “Bu bir büyüdür; biz onu inkâr ediyoruz” dediler. 31. Putperestler: “Bu Kur’an bu iki şehirden büyük bir adama indirilmeli değil miydi?” dediler. 32. (Ey Muhammed!) Rabbinin rahmetini onlar mı taksim edip paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz taksim ettik; birbirlerine iş gördürmeleri için kimini kimine derecelerle üstün kıldık; Rabbinin rahmeti, onların biriktirdikleri şeylerden daha iyidir.
43/57. (Ey Muhammed!) Meryem oğlu, misal olarak verilince, kavmin hemen yaygara koparıyor. 58. “Bizim tanrılarımız mı, yoksa o mu daha iyidir?” dediler. Sana bu örneği vermeleri sadece tartışmak amacıyladır. Onlar şüphesiz kavgacı bir toplumdur. 59. O (İsa) ancak, kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğulları’na örnek kıldığımız bir kuldur. 60. Eğer dileseydik, içinizden yeryüzünde yerinizi tutacak melekler varederdik.
43/78. Andolsun ki, size gerçeği getirdik; fakat gerçek çoğunuzun hoşuna gitmiyor. 79. Yoksa bir işe mi karar verdiler? Doğrusu Biz de kararlıyız. 80. Yoksa kendilerinin sırlarını ve gizli görüşmelerini duymadığımızı mı sanırlar? Hayır, öyle değil; yanlarındaki bekçilerimiz yazmaktadırlar.
43/83. Bırak onları, kendilerine söz verilen güne kavuşana kadar dalsınlar, oynasınlar.
43/88-89. (Muhammed’in) onlar hakkında: “Ey Rabbim! Bunlar inanmayan bir millettir” demesi üzerine, Allah: “Onları geç, esenlik dile; yakında bileceklerdir” buyurdu.
45/19. Onların Allah’a karşı sana bir yararları olmaz. Bu zalimler birbirlerinin hâmîsidirler, (Allah’a karşı gelmekten) sakınanların hâmîsi ise Allah’tır.
46/7. Âyetlerimiz onlara açıkça okunduğu zaman, inkâr edenler, kendilerine gelen gerçek için: “Bu, apaçık bir büyüdür” derler.
46/11. İnkâr edenler, inananlar için: “Eğer (Bu Muhammed’in getirdiği) iyi bir şey olsaydı, bu hususta bizden öne geçemezlerdi” dediler. Onun rehberliğine uymadıkları için de: “Bu eski bir uydurmadır” dediler.
51/7-8. İçinde yollar bulunan göğe andolsun ki, (ey inkarcılar!) siz şüphesiz farklı görüşlerdesiniz. 9. Bundan, dönebilecek kimseler döndürülür. 10-11. Bilgisizliğe saplanıp kalan bu palavracıların canları çıksın!
51/52. Aynı şekilde onlardan öncekilere de ne zaman bir elçi gelse, (onun için) ‘büyücü’ veya ‘deli’ derlerdi. 53. Bunu birbirlerine mi tavsiye ettiler? Hayır; bunlar azgın bir toplumdur. 54. (Ey Muhammed!) Onlardan yüz çevir; sen kınanacak değilsin. 55. Sen öğüt ver! öğüt, inananlara fayda sağlar.
21/1. İnsanların hesabını görme (zamanı) yaklaştı, fakat onlar hâla dalgınlık içinde yüz çeviriyorlar. 2-3. Rablerinden kendilerine gelen her yeni öğüdü, ancak gönülleri gaflet içinde eğlenerek dinlerler. Bu zalimler gizli toplantılarında: “Bu da sizin gibi bir insan değil mi? Siz, göz göre göre büyüye mi kapılıyorsunuz?” diye konuşurlar. 4. (Muhammed:) “Benim Rabbim gökte ve yerde söyleneni bilir. O işiten’dir, Bilen’dir” dedi. 5. Onlar: “Hayır; bunlar karışık rüyalardır”, “Hayır; onu uydurmuştur”, “Hayır; o şâirdir”, “Haydi önceki peygamberler gibi o da bize bir mûcize getirsin” dediler. 6. Onlardan önce yok etmiş olduğumuz hiç bir kasaba halkı inanmadı. Bunlar mı inanacaklar?
21/36. (Ey Muhammed!) İnkârcılar seni gördükleri zaman, seni alaya almaktan geri durmazlar. “Sizin tanrılarınızı diline dolayan bu mudur?” derler; oysa kendileri Rahman’ın öğüdünü inkâr ederler.
21/45. (Ey Muhammed!) De ki: “Ben sizi, ancak vahiy ile uyarıyorum”. Uyarıldıkları zaman, sağırlar çağrıyı duymazlar. 46. Andolsun, Rabbinin azabı onlara hafifçe dokunsa: “Vah bize! Biz haksızlık etmişiz” derler.
23/68. Onlar söyleneni hiç düşünmezler mi? Yoksa, onlara önceki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi? 69. Veya elçilerini tanımıyorlar da, bu yüzden mi onu inkâr ediyorlar? 70. Ya da: “Onda delilik var” diyorlar, öyle mi? Hayır; O, onlara gerçeği getirmiştir, ama çoğu ondan hoşlanmamadadır. 71. Eğer gerçek onların keyiflerine bağlı olsaydı, gökler, yer ve onlarda bulunanlar bozulup giderdi. Onlara kendi öğütlerini getirdik, ama onlar kendilerine verilen öğütten yüz çevirmektedirler. 72. (Ey Muhammed!) Yoksa sen onlardan bir ücret mi istiyorsun? Rabbinin ücreti daha iyidir. O, rızık verenlerin en iyisidir. 73-74. Aslında sen onları doğru yola çağırıyorsun, ama ahirete inanmayanlar bu yoldan sapmaktadırlar.
23/81. Hayır; yine de öncekilerin dediklerini derler. 82-83. Onlar: “Ölüp, toprak ve bir yığın kemik olmuşken yeniden mi diriltileceğiz? Andolsun ki, biz ve daha önce de babalarımız bununla tehdid edilmişti; bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir” demişlerdi.
52/29. (Ey Muhammed!) Sen öğüt ver! Rabbinin nimetiyle, sen ne kâhinsin, ne de delisin. 30. Yoksa, senin için: “Şâirdir, zamanın onun aleyhine dönmesini gözlüyoruz” mu derler? 31. De ki: “Gözetleyin; doğrusu, ben de sizinle beraber gözetlemekteyim”. 32. Bunu onlara akılları mı buyuruyor? Yoksa onlar azgın bir millet midirler? 33. Yoksa: “Onu (Muhammed) kendi uydurdu” mu diyorlar? Hayır; onlar inanmıyorlar. 34. Eğer iddialarında samimi iseler, Kur’an’ın benzeri bir söz meydana getirsinler. 35. Onlar, bir yaratan olmaksızın mı yaratıldılar, yoksa yaratanlar kendileri midir? 36. Yoksa gökleri ve yeri kendileri mi yarattılar? Hayır; onlar (Allah’a) kesin olarak inanmıyorlar. 37. Yoksa Rabbinin hâzineleri onların yanında mıdır? Yoksa onlar mı işe hakimdirler? 38. Yoksa üzerine çıkıp (vahiy) dinledikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse, dinleyenleri açık bir delil getirsin. 39. Demek kızlar Allah’ın, oğullar sizin, öyle mi? 40. Yahut sen onlardan bir ücret istiyorsun da onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar? 41. Gayb(ın bilgisi) kendilerinin katında da, onlar mı yazıyorlar? 42. Yoksa bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Ama o tuzağa yakalanacak olanlar inkar edenlerdir. 43. Yoksa Allah’tan başka bir tanrıları mı vardır? Allah, onların ortak koşmalarından münezzehtir. 44. Gökten azap olarak düşen bir parça görseler: “Bulut kümesidir” derler. 45. Çarpılacakları güne erişmelerine kadar onları bırak. 46. O gün, düzenleri kendilerine bir fayda vermez; onlar yardım da görmezler. 47. Zulmedenlere, bundan başka bir de azap vardır; fakat onların çoğu bilmezler. 48. (Ey Muhammed!) Rabbinin hükmü yerine gelinceye kadar sabret! Sen Bizim nezaretimiz altındasın; kalkarken Rabbini överek teşbih et! 49. Geceleyin ve yıldızlar kaybolurken de O’nu teşbih et!
70/36-37. (Ey Muhammed!) inkâr edenlere ne oluyor ki, sağdan soldan topluluklar hâlinde sana koşuşuyorlar? 38. Her biri nimet cennetine konulacağını mı umuyor? 39. Hayır; Biz onları kendilerinin de bildikleri şeyden yaratmışızdır. 40-41. Doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim ki, onların yerine daha iyilerini getirmeye Bizim gücümüz yeter ve kimse de önümüze geçemez. 42. Onları bırak; kendilerine söz verilen güne kavuşmalarına kadar dalıp oynasınlar.
8/30. İnkâr edenler, seni bağlamak, öldürmek veya sürmek için sana düzen kuruyorlardı. Onlar da düzen kuruyorlar, Allah da düzen kuruyor. En iyi düzen kuran Allah’tır. 31. Âyetlerimiz onlara okunduğu zaman: “işittik; istesek biz de aynısını söyleriz. Bu eskilerin masallarından başka bir şey değildir” derlerdi. 32. “Allahımız! Eğer bu Kitap senin katından gelen gerçek ise, gökten üzerimize taş yağdır veya bize acıtıcı bir azap ver” demişlerdi. 33. Oysa sen onların içinde iken Allah onlara azap edecek değildi. Onlar bağışlanma dilerken de Allah onlara azap edecek değildi. 34. Ama onlar (insanları) Mescid-i Haram’dan alıkoyarken ve onun himayecisi değillerken -onun himayecileri (Allah’tan) sakınanlardır-, Allah onlara niye azap etmesin ki? Gel gör ki, çoğu (bunu) bilmemektedir.
13/6. Onlar senden, iyilikten önce kötülüğü acele istiyorlar. Oysa onlardan önce benzer durumlar gelip geçti. Senin Rabbin insanların (bütün) haksızlıklarına rağmen, onlara karşı bağışlayıcıdır. Şüphesiz, Rabbinin cezalandırması da çetindir.
13/43. İnkâr edenler: “Sen peygamber değilsin” diyorlar. De ki: “Benim ile sizin aranızda tanık olarak Allah ve Kitab bilgisine sahip olanlar yeter”.