Hz İbrahim, İsmail ve İshak ile ilgili ayetler

Yüce kitabımız Kuranı Kerim’de Hz İbrahim, İsmail ve İshak ile ilgili ayetleri bu sayfada derledik. İşte Kuranı Kerim’de geçen Hz İbrahim, İsmail ve İshak ile ilgili ayetler.

38/45. (Ey Muhammed!) Güç ve basiret sahibi kullarımız İbrahim, ishak ve Yakub’u da an. 46. Biz onları, ahiret yurdunu düşünen, içten bağlı kimseler kıldık. 47. Onlar, Bizim katımızda seçkin, iyi kimselerdendirler. 48. (Ey Muhammed!) İsmail’i, Elyesea’yı ve Zülkifl’i de (an)!. Hepsi iyilerdendir. 49. İşte bu güzel bir anmadır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlara güzel bir gelecek vardır.

19/41. Ey Muhammed! Kitab’da İbrahim’i de an; o dosdoğru bir insan ve bir peygamberdi. 42-45. Babasına şöyle demişti; “Babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana bir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun? Babacığım! Bana, sana gelmeyen bir ilim geldi. Bana uy, seni doğru yola eriştireyim. Babacığım! Şeytan’a tapma. Çünkü Şeytan Rahman’a baş kaldırmıştır. Babacığım! Sana Rahman katından bir azap gelmesinden ve Şeytan’ın dostu olmandan korkuyorum”. 46. Babası: “Ey İbrahim! Sen benim tanrılarımdan yüz mü çeviriyorsun? Bundan vazgeçmezsen mutlaka seni taşlarım; uzun bir süre benden uzaklaş git” dedi. 47-48. İbrahim şöyle cevap verdi: “Sana selam olsun. Senin için Rabbimden mağfiret dileyeceğim, çünkü O bana karşı çok lütufkardır. Sizi Allah’tan başka taptıklarınızla bırakıp çekilir, Rabbime yalvarırım. Rabbime yalvarışımda mahrum kalmayacağımı umarım”. 49. İbrahim onları Allah’tan başka taptıklarıyla başbaşa bırakıp çekilince, ona İshak ve Ya’kub’u bahşettik ve her birini peygamber yaptık. 50. Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk ve hayırla yadedilecekleri yüce bir ün verdik.

19/54. (Ey Muhammed!) Kitab’da İsmail’i de an! O sözünde doğru biri ve (tarafımızdan) gönderilmiş bir peygamberdi. 55. Kendi adamlarına namazı ve zekatı emrederdi. O Rabbinin katında kendisinden hoşnut olunmuş birisiydi.

26/69. (Ey Muhammed!) Onlara İbrahim’in kıssasını anlat. 70. Hani İbrahim, babasına ve kavmine: “Nelere tapıyorsunuz?” demişti. 71. Onlar: “Putlara tapıyoruz; onlarla ilgilenip duruyoruz” demişlerdi. 72-73. (İbrâhim: “Bu putlar), çağırdığınız zaman sizi duyarlar mı veya size bir fayda ve zarar verirler mi?” demişti. 74. Onlar: “Hayır, ama babalarımızı da böyle yaparken bulduk” demişlerdi. 75-89. (İbrâhim şöyle demişti:) “Eski atalarınızın ve sizin nelere taptıklarınızı görüyor musunuz? Doğrusu, onlar benim düşmanımdır. Dostum ancak âlemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, doğru yola eriştiren de O’dur. Beni yediren de, içiren de O’dur. Hasta olduğumda bana O şifâ verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek olan O’dur. Ceza gününde yanılgılarımı bana bağışlamasını umduğum O’dur. Rabbim! Bana hüküm (gücü) ver ve beni iyiler arasına kat. Sonrakilerin beni güzel şekilde anmalarını sağla. Beni nimet cennetlerine varis olanlardan kıl. Babamı da bağışla, o şüphesiz sapıklardandır. İnsanların diriltileceği gün beni rezil etme. O gün, (kimseye) mal ve oğullar fayda vermeyecektir; ancak, kim Allah’a temiz bir kalple gelirse (o yarar görür).

11/69. Elçilerimiz İbrahim’e müjde getirmiş: “Selam olsun” demişlerdi. O da “Selam olsun” demiş ve beklemeden hemen kızartılmış bir buzağı getirmişti. 70. Onların ellerinin ona uzanmadığını görünce, durumlarını beğenmedi ve içine bir korku düştü. Onlar: “Korkma; biz Lût kavmine gönderildik” dediler. 71. Ayakta duran İbrahim’in karısı bunun üzerine güldü. Biz de karısına İshâk’ı ve İshâk’tan sonra Yâkub’u müjdeledik. 72. Karısı: “Vay başıma gelene! Ben bir kocakarı, kocam da yaşlı bir adam iken, ben nasıl doğurabilirim? Doğrusu, bu şaşılacak bir şey” dedi. 73. Onlar: “Ey ev hanımı! Allah’ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizde iken, Allah’ın işine mi şaşıyorsun? O, övülmeye layık ve yücedir” dediler. 74. İbrahim’den korku gidip de müjde kendisine gelince, Lût kavmi hakkında bizimle tartışmaya başladı.524 75. İbrahim, içli, yumuşak huylu ve kendini Allah’a vermiş birisiydi. 76. Elçilerimiz: “Ey İbrahim! Bundan vazgeç! Rabbinin buyruğu gelmiştir; onlara, geri çevrilemez bir azap gelecek” dediler.

15/51. Onlara İbrahim’in konuklarından haber ver. 52. Hani İbrahim’in yanına girdiklerinde: “Selâm olsun” demişler, İbrahim de: “Biz sizden korkuyoruz” demişti. 53. Onlar: “Korkma! Biz sana bilgin bir oğlanı müjdelemeye geldik” dediler. 54. İbrahim: “Ben yaşlı iken, bana müjde mi veriyorsunuz? Ne ile müjdeliyorsunuz” dedi. 55. “Sana gerçeği müjdeliyoruz. Umutsuzlardan olma!” dediler. 56. İbrahim: “Rabbinin rahmetinden sapıklar dışında kim ümidini keser ki?” dedi. 57. İbrahim: “Ey elçiler! Göreviniz nedir?” dedi. 58-60. Onlar: “Biz, suçlu bir kavme gönderildik. Ancak, karısı dışında Lût’un ailesinin hepsini kurtaracağız. Onun geride kalanlardan olmasını öngördük” dediler.

6/74. İbrahim, babası Azer’e: “Putları tanrı mı ediniyorsun? Ben seni ve kavmini açık bir şaşkınlık içinde görüyorum” demişti. 75. İbrahim’e böylece göklerin ve yerin hükümranlığını gösteriyorduk ki, emin olsun. 76. (İbrahim’in) üzerine gece çökünce bir yıldız gördü: “İşte bu Rabbim!” dedi. Yıldız batınca: “Batanları sevmem” dedi. 77. Ayı doğarken görünce: “İşte bu Rabbim!” dedi. O da batınca: “Eğer Rabbim bana yol göstermezse, andolsun şaşıranlardan olurum” dedi. 78-79. Güneşi doğarken görünce: “işte bu Rabbim, bu daha büyük” dedi. O da batınca: “Ey milletim! Ben sizin ortak koştuklarınızdan uzağım. Ben sizin dininizden ayrılarak, yüzümü, gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve ben O’na ortak koşanlardan değilim” dedi. 80-81. Kavmi onunla tartışmaya girişti. (Onlara) dedi ki: “O beni doğru yola ulaştırmışken, siz benimle Allah hakkında tartışıyor musunuz? Rabbimin herhangi bir şeyi dilemesi hariç, ben sizin O’na ortak koştuğunuz şeylerden korkmuyorum. Benim Rabbim herşeyin bilgisini kuşatmıştır. Hâlâ öğüt almayacak mısınız? Siz, Allah’ın hakkında herhangi bir delil indirmediği şeyleri O’na ortak koşarken korkmuyorsunuz da, ben sizin O’na ortak koştuğunuz şeylerden ne diye korkayım ki? Madem biliyorsunuz (söyleyin bakalım), şimdi bu iki gruptan hangisinin korkusuz olması yakışır (sizin mi, benim mi)?” 82. İnanan ve imanına bir haksızlık katmayanlar var ya, işte güvende olanlar onlardır; onlar doğru yoldadırlar. 83. İşte bunlar, kavmine karşı İbrahim’e verdiğimiz delilimizdir. Biz dilediğimizi derece derece yükseltiriz. Rabbin, elbette hikmet ve bilgi sahibidir.

37/83. Şüphesiz ibrâhim de onun (Nuh’un) yolunda olanlardandı. 84. Nitekim Rabbine temiz bir gönülle geldi. 85-87. İbrahim babasına ve kavmine: “Nelere kulluk ediyorsunuz? Allah’ı bırakıp da uydurma tanrılar mı istiyorsunuz? Alemlerin Rabbi hakkındaki zannınız nedir?” demişti. 88-89. İbrâhim yıldızlara bir göz attı ve “Ben rahatsızım” dedi. 90. Onu bırakıp gittiler. 91-92. O da onların tanrılarına yönelip: “Sundukları yiyecekleri yemiyor musunuz? Ne o konuşmuyor musunuz?” dedi. 93. Sonunda, üzerlerine yürüyüp kuvvetle vurdu. 94. Bunun üzerine, putperestler koşarak ona geldiler. 95-96. İbrâhim onlara: “Yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa sizi de yonttuklarınızı da Allah yaratmıştır” dedi. 97. Putperestler: “Onun için bir bina yapın da, onu oradan ateşin içine atın” dediler. 98. Ona tuzak kurmak istediler, ama Biz onları altettik. 99-100. İbrâhim: “Ben Rabbim uğrunda sizi bırakıp gidiyorum; O beni doğru yola eriştirir. Rabbim! Bana iyilerden olacak bir çocuk ver” dedi. 101. Biz de ona yumuşak huylu bir oğlan müjdeledik. 102. (İsmail) onunla beraber yürümeye başlayınca (İbrahim): “Bak oğlum, ben uykumda seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin?” dedi. (İsmail): “Babacığım, sana emredileni yap; inşâallah, sabredenlerden olduğumu göreceksin” dedi. 103-106 İkisi de (Allah’a) teslimiyet gösterip, /babası) onu alnı üzerine yatırınca, Biz: «Ey İbrahim! Rüyâyı doğruladın, işte Biz iyi davrananları böyle ödüllendiririz” diye seslendik. 107. Ona, fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik. 108-109. Sonra gelenler arasında “İbrahim’e selâm olsun” diye bir ün bıraktık. 110. İşte iyileri boylece ödüllendiririz. 111. O, inanmış kullarımızdandı. 112. İyilerden olan ishâk’ı ona peygamber olarak müjdeledik. 113. Onu ve İshâk’ı mübarek kıldık; ikisinin soyundan iyi olan da vardır, açıktan açığa kendisine zulmeden de vardır.

43/26-27. İbrâhim, babasına ve kavmine demişti ki: “Ben sizin taptığınız şeylerden uzağım. Beni yaratana taparım. Beni doğru yola eriştirecek olan şüphesiz O’dur”. 28. ibrâhim ardından geleceklere bu sözü mîras olarak bıraktı ki, (doğru yola) dönsünler.

51/24. (Ey Muhammed!) İbrahim’in konuklarının haberi sana geldi mi? 25. Onlar, İbrahim’in yanına girip: “Selam sana” demişlerdi. İbrahim de: “Selam size, yabancılar” demişti 26-27. Hemen ailesine giderek semiz bir buzağı getirdi ve onların önüne sürüp: “Yemez misiniz?” dedi. 28. (Yemediklerini görünce) onlardan endişeye düştü; “Korkma” dediler ve ona bilgin bir oğul sahibi olacağını müjdelediler. 29. Bunun üzerine karısı hayretle seslenerek geldi, elleriyle yüzünü kapayarak: “Kısır bir kocakarı!” dedi. 30. Melekler: “Bu böyledir; Rabbin söylemiştir. O Bilge’dir Bilen’dir” dediler. 31. İbrahim: “Ey Elçiler! Göreviniz nedir?” dedi. 32-34. Elçiler: “Suçlu bir milletin üzerine, Rabbinin katından işaretli olarak, aşırı gidenlere mahsus sert taşlar göndermekle görevlendirildik” dediler. 35. Bunun üzerine, suçlu milletin arasında bulunan mü’minleri çıkardık. 36. Zaten orada, kendini Allah’a vermiş sadece bir tek ev halkı bulduk. 37. Can yakıcı azabdan korkanlar için, o beldede bir işaret bıraktık.

16/120. İbrahim Allah’a yönelen ve O’na boyun eğen bir önderdi. Allah’a ortak koşanlardan değildi. 121. Rabbinin nimetlerine şükrederdi. Rabbi de onu seçti ve doğru yola iletti. 122. Dünyada ona güzellik vermiştik. O ahirette de iyilerdendir.

14/35-41. İbrahim: “Rabbim bu şehri güvenli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut. Rabbim! Bu putlar çok insanları saptırdı. Kim bana uyarsa, o bendendir; kim de bana baş kaldırırsa, Sen çok bağışlayıcı ve merhametlisin. Rabbimiz! Ben çocuklarımdan kimini, namazı kılabilmeleri için, Senin Saygın Evin’in yanında, ekin vermez bir vâdiye yerleştirdim. Artık birtakım insanların gönüllerini onlara yönelt, şükretmeleri için ürünlerden onları rızıklandır. Rabbimiz! Sen gizlediğimizi ve açığa vurduğumuzu bilirsin. Yerde ve gökte hiç bir şey Allah’a gizli değildir. Yaşlılığımda bana ismâil’i ve ishâk’ı bağışlayan Allah’a övgüler olsun; Rabbim yakarışları duymaktadır. Rabbim! Beni ve soyumu namaz kılanlar eyle. Rabbimiz! Duâmı kabul buyur. Rabbimiz! Hesabın görüleceği günde beni, ana-babamı ve inananları bağışla” demişti.

21/51. Andolsun ki, daha önce İbrâhim’e olgunluk vermiştik. Biz onu biliyorduk. 52. İbrâhim, babasına ve kavmine: “Bu üzerlerine düştüğünüz heykeller nedir?” demişti. 53. Onlar: “Babalarımızı onlara tapar bulduk” demişlerdi. 54-55. İbrâhim: “Andolsun ki, sizler de, babalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz” deyince, onlar: “Sen bize gerçeği mi getirdin, yoksa oyunbazlardan biri misin?” dediler. 56-57. İbrahim: “Hayır; Rabbiniz göklerin ve yerin Rabbidir; onları O yaratmıştır. Ben de sizin için buna tanıklık edenlerdenim. Allah’a yemin ederim ki, siz dönüp gittikten sonra, putlarınıza bir tuzak kuracağım” dedi. 58. Hepsini paramparça edip, ona başvursunlar diye büyüklerini sağlam bıraktı. 59. Kavmi: “Tanrılarımıza bunu kim yaptı? O zalimlerden biridir” dediler. 60-61. Bâzıları: “İbrâhim denen bir gencin onları diline doladığını duymuştuk” deyince: “O hâlde, tanıklık edebilmeleri için, onu halkın gözü önüne getirin” dediler. 62. İbrâhim gelince ona: “Ey İbrahim! Bunu tanrılarımıza sen mi yaptın?” dediler. 63. İbrahim: “Belki onu şu büyükleri yapmıştır, konuşabiliyorlarsa onlara sorun” dedi. 64-65. Kendi kendilerine dönüp birbirine: “Doğrusu siz haksızsınız” dediler; sonra: “Bunların konuşmadığını bilirsin” (diyerek) tepe üstü döndürüldüler. 66-67. İbrâhim: “O hâlde, Allah’ı bırakıp da size hiç bir fayda ve zarar veremeyecek olan putlara mı tapıyorsunuz? Size de, Allah’ı bırakıp taptıklarınıza da yuh olsun! Aklınızı kullanmıyor musunuz” dedi. 68. Onlar: “Bir şey yapacaksanız, şunu yakın da, tanrılarınıza yardım edin” dediler. 69. Biz: “Ey ateş! İbrâhim’e karşı serinlik ve esenlik ol” dedik. 70. Ona tuzak kurmak istediler, Biz de onları daha çok kayba uğrattık. 71. Onu da, Lût u da âlemler için kutsal kıldığımız yere ulaştırıp kurtardık. 72. İbrâhim’e İshâk’ı ve ilâve bir bağış olarak Yakub’u verdik; her birini İyi kimseler kıldık. 73. Onları buyruğumuza göre insanlara yol gösteren önderler yaptık; onlara, iyi işler yapmayı, namazı kılmayı ve zekâtı vermeyi vahyettik. Onlar bize kulluk eden kimselerdi.

29/16-17. İbrâhim’i de (gönderdik). Kavmine şöyle dedi: “Allah’a kulluk edin, O’na saygılı olun, eğer bilebilirseniz bu sizin için daha iyidir. Siz Allah’ı bırakıp sadece birtakım putlara tapıyorsunuz ve aslı olmayan sözler uyduruyorsunuz. Allah’tan başka taptıklarınızın size rızık vermeye güçleri yetmez. Artık rızkı Allah katında arayın, O’na kulluk edin. O’na şükredin. Siz O’na döndürüleceksiniz”.

29/24. İbrâhim’in sözlerine kavminin cevabı sadece: “Onu öldürün, yahut yakın” demek oldu, Ama Allah onu ateşten kurtardı. Doğrusu bunda inanan toplum için dersler vardır. 25. İbrâhim şöyle demişti: “Sırf dünya hayatında aranızdaki sevgiden ötürü, Allah’ı bırakıp putlar edindiniz, sonra kıyamet günü birbirinizi inkâr eder ve birbirinize lânet okursunuz. Varacağınız yer ateştir, yardımcılarınız da yoktur”. 26. Bunun üzerine, Lût İbrahim’e inandı ve: “Ben Rabbime iltica ediyorum. O Üstün’dür, Bilge’dir” dedi. 27. İbrâhim’e, İshâk’ı ve Yâkub’u bahşettik. Soyundan gelenlere Kitab’ı ve peygamberliği verdik. Onu dünyada ödüllendirdik, o ahirette de iyilerdendir.

2/124. Rabbinin İbrahim’i birtakım buyruklarla denediğini bir hatırla. İbrahim de onları yerine getirmişti. Bunun üzerine Allah: “Ben seni insanlara önder kılacağım” dedi. O: “Soyumdan da” deyince, Allah: “Antlaşmam zalimleri içermez” buyurdu. 125. Kabe’yi insanlar için toplanma ve güven yeri kılmıştık ve: “İbrahim’in makamını namaz yeri yapın” demiştik. “Evimi, tavaf edenler, oraya kapananlar, rüku edenler ve secdeye varanlar için temiz tutun” diye İbrahim ve İsmail’e emir verdik. 126. İbrahim: “Rabbim! Burasını güvenli bir yer kıl, halkından Allah’a ve ahiret gününe inananları ürünlerle besle” demişti. Allah: “İnkar edenin de az bir süre geçimini sağlar, sonra da onu ateşin azabına uğratırım. Varılacak ne kötü yerdir” buyurmuştu. 127-128. İbrahim ve İsmâil, Kâbe’nin temellerini yükseltirken: “Rabbimiz! Yaptığımızı kabul buyur; şüphesiz Sen hem işitensin, hem bilensin. Rabbimiz! İkimizi Sana teslim olanlar eyle, soyumuzdan da Sana teslim olan bir ümmet yap. Bize ibadet yollarımızı göster, tövbemizi kabul eyle! Tövbeleri çokça kabul eden, acıyan ancak Şensin” demişlerdi. 129. “Rabbimiz! içlerinden kendilerine, senin ayetlerini okuyacak, kitabı ve düşünmeyi öğretecek ve onları arıtacak bir elçi gönder. Çünkü Yüce ve Bilge olan ancak Şensin. 130. Kendini bayağılaştırandan başka kim İbrahim’in dininden yüz çevirir? Biz dünyada onu seçtik, şüphesiz o ahirette de iyilerdendir. 131. Zira Rabbi ona: ‘Teslim ol!” diye buyurduğunda o da: “Âlemlerin Rabbine teslim oldum” demişti. 132. İbrahim, bunu kendi oğullarına da vasiyet etti. Yâkup da: “Oğullarım! doğrusu size bu dîni Allah seçti. Siz de ancak Allah’a teslim olarak can verin!” dedi.

2/258. Allah’ın kendisine hükümranlık vermesine karşılık, Rabbi hakkında İbrahim ile tartışana ne dersin? İbrahim: “Rabbim diriltir ve öldürür” demiş, o da: “Ben de diriltir ve öldürürüm” demişti. İbrahim: “Allah güneşi doğudan getiriyor, sen de batıdan getir!” dedi. Bu sefer, inkâr eden şaşakaldı. Allah zalimlere yol göstermez.

2/260. Bir zamanlar İbrahim: “Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster” demişti. Allah: “Yoksa inanmıyor musun?” deyince, İbrahim: “Evet (inanıyorum), fakat kalbim iyice tatmin olsun diye” demişti. “Öyleyse dört kuş al, onları kendine alıştır, sonra her dağın üzerine onlardan bir parça koy. Sonra onları çağır; koşarak sana geleceklerdir. O zaman, Allah’ın yüce bir bilge olduğunu bil” dedi.

3/67. İbrahim Yahudî de, Hıristiyan da değildi. O ancak, doğruya yönelmiş bir Müslümandı; o Puta tapanlar’dan da değildi.

60/4-5. İbrahim ve onunla beraber olanlarda sizin için uyulacak güzel bir örnek vardır. Onlar -İbrâhim’in babasına: “Senin için bağışlanma dileyeceğim, fakat sana Allah’tan gelecek herhangi bir şeyi savmaya gücüm yetmez” demesi dışında- kavimlerine: “Biz sizden ve Allah’tan başka taptıklarınızdan uzağız; sizin taptıklarınızı inkâr ediyoruz, yalnızca tek Allah’a inanmanıza kadar bizimle sizin aranızda ebedî düşmanlık ve öfke ortaya çıkmıştır” demişlerdi. “Rabbimiz! Sana güvendik, sana yöneldik, dönüş Sanadır. Rabbimiz! Bizi, inkâr edenlerle deneme; bizi bağışla. Sen Üstün’sün Bilge’sin”. 6. Sîzlerden, Allah’ı ve ahiret gününü uman kimse için, bunlarda güzel örnekler vardır. Kim yüz çevirirse kendi aleyhine olur. Allah kimseye muhtaç değildir, övülmeye layıktır.

22/26. “Bana hiç bir şeyi ortak koşma; tavaf edenler, (namazda) ayakta duranlar, rükû edenler ve secdeye varanlar için Evimi temiz tut” diye İbrahim’i Kâbe’nin olduğu yere yerleştirmiştik.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz