Yüce kitabımız Kuranı Kerim’de Dünyaya aşırı düşkünlük ile ilgili ayetleri bu sayfada derledik. İşte Kuranı Kerim’de geçen Dünyaya aşırı düşkünlük (Sekülerlik) ile ilgili ayetler.
73/11. (Ey Muhammed!) Varlık sahibi olup da yalanlayanları Bana bırak; onlara biraz mühlet ver. 12-13. Katımızda onlar için ağır boyunduruklar, cehennem, boğazdan geçmez bir yiyecek ve can yakan azab vardır.
74/11-14. (Ey Muhammed!) Tek olarak yaratıp, kendisine bol bol mal, çevresinde bulunan oğullar verdiğim ve nimetleri yaydıkça yaydığım o kimseyi Bana bırak! 15. Bir de (verdiğim nimetleri) artırmamı umar. 16. Hayır, hayır; o Bizim âyetlerimize karşı son derece inatçıdır.
111/1. Ebû Leheb’in elleri kurusun, kendisi yok olsun! 2. Malı ve kazandığı kendisine fayda vermesin. 3. O, alevli ateşte yanacaktır. 4-5. Karısı da, boynunda bir iple ona odun taşıyacaktır.
87/16. Siz dünya hayatını tercih ediyorsunuz. 17. Oysa âhiret daha iyi ve daha kalıcıdır.
53/29. (Ey Muhammed!) Bizi anmaktan yüz çevirenlere ve dünya hayatından başka bir şey istemeyenlere aldırma. 30.
Onların ulaştıkları bilgi seviyesi budur. Rabbin, yolundan sapmış olanı da çok i yi bilir, doğru yolda olanı da çok iyi bilir.
75/20. Hayır, hayır! Sizler çabuk olanı (bu dünyayı) seversiniz. 21. Daha sonrakini (Ahireti) ise bırakırsınız.
104/1. Mal toplayıp onu sayıp duran, diliyle çekiştirip, yüzüyle de alay eden kimsenin vay hâline! 3. Malının kendisini ölümsüz kılacağını sanmaktadır. 4. Hayır; o, kırıp geçiren yere atılacaktır. 5. Kırıp geçiren yerin ne olduğunu sen bilir misin? 6-7. Orası, yüreklere çökecek olan, Allah’ın tutuşturulmuş ateşidir. 8-9. Onlar, uzun direklere bağlanmış bir hâlde oraya kilitleneceklerdir.
90/6. Yığın yığın mal tüketmişimdir diyor. 7. O, kendisini kimsenin görmediğini mi sanıyor?
35/5. Ey insanlar! Allah’ın verdiği söz şüphesiz gerçektir. Dünya hayatı sizi aldatmasın ve aldatıcı (Şeytan) sizi Allah hakkında aldatmasın.
20/131. Onlardan birkısmına, kendilerini sınamak için, dünya hayatının süsü olarak bahşettiğimiz nimetlere sakın göz dikme. Rabbinin rızkı daha iyi ve daha kalıcıdır.
27/4. Ahirete inanmayanların yaptıkları işleri kendilerine güzel göstermişizdir, bu yüzden körü körüne bocalarlar. 5. Azabın kötüsü bunlaradır ve ahirette en çok kayba uğrayacaklar bunlardır.
28/76-77. Kârun, Mûsa’nın kavminden biriydi, ama onlara karşı azdı. Biz ona, anahtarlarını güçlü bir topluluğun zor taşıdığı hazineler vermiştik. Toplumu ona: “Böbürlenme! Allah böbürlenenleri sevmez. Allah’ın sana verdiği şeylerde, âhiret yurdunu da gözet, dünyadaki payını da unutma; Allah’ın sana yaptığı iyilik gibi sen de iyilik yap; yeryüzünde bozgunculuğu arzulama, çünkü Allah bozguncuları sevmez” demişlerdi. 78. Kârun: “Bu servet ancak, bendeki bir ilimden ötürü bana verilmiştir” demişti. 318 Allah’ın ondan önce, ondan daha güçlü ve topladığı şey daha fazla olan nice nesilleri yok ettiğini bilmez mi? Suçluların günahları kendilerinden sorulmaz. 79. (Kârun) tüm debdebesiyle kavminin karşısına çıkınca, dünya hayatını isteyenler. “Keşke Kârun’a verildiği gibi bize de verilse, doğrusu o çok şanslı biri” demişlerdi. 80. Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise: “Size yazıklar olsun; inanan ve yararlı iş işleyenler için Allah’ın ödülü daha iyidir. Ona da ancak sabredenler kavuşabilir” demişlerdi. 81. Sonunda, onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik. Ne Allah’a karşı ona yardım edebilecek bir topluluk çıktı, ne de kendi kendini kurtarabildi. 82. Daha dün onun yerinde olmayı isteyenler bu sefer şöyle diyorlardı: “Demek ki, Allah kullarından dilediğinin rızkını genişletiyor ve dilediğine bir ölçüye göre veriyor. Eğer Allah bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki, inkarcılar başarıya eremezler”.
10/7-8. Bize kavuşmayı ummayan, dünya hayatından hoşnut olup, ona gönülden bağlanan ve âyetlerimizden habersiz olanlar var ya; işte bunların kazandıklarına karşılık varacakları yer ateştir.
11/15. Dünya hayatını ve güzelliklerini isteyenlere, orada işlerinin karşılığını veririz ve onlar orada zarara uğratılmazlar. 16. İşte bunlara ahirette ateşten başka bir şey yoktur. Dünyada yaptıkları boşa gitmiştir ve yapmakta oldukları da boştur.
15/3. Onları bırak; yesinler, menfaatlensinler ve emelleri onları avundursun; ilerde (böyle yaşamanın sonucunu) bileceklerdir.
6/130. “Ey cin ve insan topluluğu! Size ayetlerimi anlatan ve bugünle karşılaşacağınızı bildiren, kendi içinizden elçiler gelmedi mi?” dendiğinde: “Kendi aleyhimize tanığız” derler. Dünya hayatı onları aldattı da, inkârcı olduklarına dair kendi aleyhlerine tanıklık ettiler.
6/29. (Putperest Araplar:) “Hayatımız ancak bu dünyadakinden ibarettir. Biz diriltilecek değiliz” dediler.
6/70. Dinlerini oyun ve eğlenceye alanları ve dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak da, Kur’an’la şu öğüdü ver: “Kişi, yaptıklarına karşılık rehin alındığında, Allah’tan başka ne bir himaye edeni, ne de aracılık edeni çıkar. O her türlü fidyeyi de verse de, kabul olunmaz. Yaptıklarına karşılık rehin alınanlara, inkâr etmiş olmalarına karşılık kızgın bir içecek ve can yakıcı bir azap vardır”.
31/33. Ey insanlar! Rabbinize karşı saygılı dun. Babanın oğlu, oğulun da babası için bir şey ödeyemeyeceği günden korkun. Allah’ın verdiği söz şüphesiz gerçektir. Dünya hayatı sakın sizi aldatmasın. Aldatıcı (Şeytan) sizi Allah hakkında aldatmasın.
34/34. Uyarıcı göndermiş olduğumuz her kasabanın varlıklı kimseleri, onlara: “Biz sizinle gönderilen şeyleri inkâr ediyoruz” diyegelmişlerdir. 35. Onlar: “Malları ve çocukları en çok olan bizleriz, azaba uğratılacak değiliz yal” derlerdi. 36. De ki: “Şüphesiz Rabbim rızkı dilediğine genişletir ve dilediğine bir ölçüye göre verir, fakat insanların çoğu bilmezler”. 37. Ey insanlar! Ne mallarınız, ne de çocuklarınız, katımızda sizin Bize yakınlaşmanızı sağlar. Ancak inanıp yararlı iş işleyenlere, yaptıklarının kat kat fazlası ödül vardır; onlar, yüksek saraylarda, güven içindedirler.
43/33-35. Eğer insanlar (küfre meyleden) tek bir ümmet olmayacak olsaydı, Rahman’ı inkar edenlerin evlerinin tavanlarını, üzerinde yükseldikleri merdivenleri, evlerinin kapılarını, yaslandıkları kerevetleri gümüşten yapar ve altın bileziklerle işlerdik. Bunların hepsi ancak dünya hayatının geçimliğidir. Ahiret, Rabbinin katında (O’na karşı gelmekten) sakınanlaradır. 36. Kim Rahman’ı anma konusunda körlük ederse, yanından ayrılmayacak bir şeytanı ona sardırırız. 37. Artık onlar bunları yoldan alıkorlar, bunlarda doğru yolda olduklarını sanırlar. 38-39. Sonunda Bize gelince (arkadaşına): “Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arasındaki kadar uzaklık olsaydı; sen ne kötü arkadaşmışsın!” der. Artık bunun bugün size hiç faydası dokunmaz; zira haksızlık etmiştiniz, şimdi azabda birleştiniz.
44/34-36. İnkarcılar: “İlk ölümümüzden sonra bir şey yoktur; bir daha diriltilecek değiliz. Eğer doğru sözlü iseniz, bize babalarımızı getirsenize?” derler.
45/24. “Bu dünyadaki hayatımızdan sonra bir şey yoktur. Ölürüz ve yaşarız; bizi ancak zamanın geçişi yokluğa sürükler” derler. Onların bu hususta bir bilgisi yoktur, sadece böyle sanırlar. 25. Ayetlerimiz onlara açıkça okunduğu zaman; delilleri yalnızca: “Doğru sözlü iseniz babalarımızı getirin bakalım? demek olur. 26. De ki: “Sizi Allah diriltir, sonra öldürür, sonra sizi şüphe götürmeyen kıyamet gününde toplar. Ama insanların çoğu bilmezler“.
16/106. Kalbi imanla yatışmış bulunup da (inkara) zorlanan ın dışında, kim inandıktan sonra Allah’ı inkâr eder ve gönlünü inkârcılığa açarsa, bunlara Allah katından bir öfke vardır ve büyük azap da onlaradır. 107. Bu, onların ahirete karşı dünya hayatını tercih etmelerinden ve Allah’ın, inkâr eden toplumu doğru yola getirmemesinden ötürüdür.
23/33-38. (Nuh’un) kavminin inkârcı ve ahirete kavuşmayı yalanlayan ileri gelenleri -ki Biz kendilerine dünya hayatında nimet vermiştik- şöyle dediler: “Bu, yediğinizden yiyen, içtiğinizden içen, sizin gibi bir insandan başka bir şey değildir. Kendiniz gibi bir insana itaat ederseniz hüsrana uğrayacağınızda hiç şüphe yoktur. Sizi, öldüğünüz, toprak ve kemik yığını oduğunuz zaman tekrar dirilmenizle mi tehdid ediyor? Oysa tehdid edildiğiniz şey ne kadar, hem de ne kadar uzak! Hayatımız ancak bu dünyadakidir. Ölürüz ve yaşarız; tekrar diriltilmeyiz. Bu, ancak Allah’a karşı yalan uyduranın bir adamdır. Biz ona inanmayız”.
30/7. Onlar dünya hayatının görünen kısmını bilirler. Ahiret hayatından ise habersizdirler. 8. Kendi kendilerine Allah’ın gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları ancak bir gaye ile ve belirli bir süre için yaratmış olduğunu düşünemiyorlar mı? insanların çoğu Rablerine kavuşacaklarını inkâr ederler. 9. Yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğuna bakmıyorlar mı? (Kaldı ki,) onlar kendilerinden daha kuvvetli idiler ve yeryüzünü işleyip onlardan daha çok îmar etmişlerdi. Onlara da açık belgelerle elçiler gelmişti. Allah onlara haksızlık edecek değildi; ama onlar kendilerine haksızlık ediyorlardı. 10. Sonra Allah’ın âyetlerini yalanlayıp, onları alaya almak suretiyle kötülük yapanların sonu pek kötü oldu.
2/200. Hac ibadetlerinizi bitirdiğinizde, babalarınızı andığınız gibi ya da daha kuvvetli bir anışla Allah’ı anın. İnsanlardan “Rabbimiz! Bize dünyada ver” dikenler vardır. Böylelerine, ahiretten bir pay yoktur.
4/134. Kim dünya iyiliğini isterse, bilsin ki, Allah katında hem dünya, hem ahiret sevabı vardır. Allah işitendir, görendir.
57/20. Dünya hayatının bir oyun, oyalanma, süslenme, birbirinize karşı övünme ve daha çok mal ve çocuk sahibi olma çabasından ibaret olduğunu bilin. Bunların durumu, yağmurun bitirdiği, ekicilerin de hoşuna giden bir bitkiye benzer; sonra kurur, sapsarı olduğu görülür, sonra çerçöp olur. Ahirette çetin azap da vardır, Allah’ın hoşnutluğu ve bağışlaması da vardır; dünya hayatı ise sadece aldatıcı bir geçimliktir.
13/26. Allah dilediğine rızkı bol verir, dilediğine de ölçülü verir. Onlar dünya hayatıyla mutlu olurlar. Oysa dünya hayatı ahiretin yanında kısa bir geçimlikten ibarettir.
76/27. Doğrusu, insanlar çabuk olanı severler de, ağır(lığı çekilmez) bir günü arkalarına atarlar.
59/19. Allah’ı unutup da, Allah’ın da kendilerini kendilerine unutturduğu kimseler gibi olmayın; onlar, yoldan çıkmış kimselerdir.
63/9. Ey inananlar! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ı anmaktan alıkoymasın; böyle olanlar ziyana uğrayanlardır.
9/24. (Ey Muhammed!) De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, akrabanız, elde ettiğiniz mallar, durgun gitmesinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, size Allah’tan, Elçisi’nden ve O’nun yolunda cihat etmekten daha sevimli ise, Allah’ın buyruğu gelene kadar bekleyin. Allah, yoldan çıkan toplumu doğru yola koymaz.
9/55. Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. Allah, bunlarla onlara dünya hayatında azap etmeyi ve inkârcı olarak can vermelerini ister.