Çocuklara isim verirken, İslâmî örfte yeri olan isim ve kelimelerden seçilmesi tavsiye olunmuştur. İslâm dininde anne-babanın evladına güzel bir isim koyması vazife olarak bildirilmiştir. Peygamber Efendimiz (sav): “Kıyamet günü kendi isimleriniz ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız. Bu cihetle çocuklarınıza güzel isim koyunuz.” (Ebû Dâvûd). Buyurmuştur. Rasûlüllah (sav) sahabileri isim koyma konusunda uyarırdı. Yeni doğan çocuklara bazen kendileri ad koyardı, bazen de tavsiye ederdi. Cahiliye döneminde konulan ve İslâm nazarında makbul olmayan isimleri daha güzelleriyle değiştirirdi.
Mahşerde her çocuk, konan ismiyle çağrılacaktır. Şayet çocuğun ismi kötü manaya gelen gayri müslim ismi ise, mahşer halkı önünde isminden dolayı utanan çocuk,
‘Allah beni doğuştan Müslüman olarak dünyaya gönderdi, sen neden bana kötü manaya gelen ismi koydun?’ diye isim koyandan davacı olacaktır. İsmin manasının böylesine ehemmiyetinden dolayıdır ki, Peygamber’imiz (sav) kötü manaya gelen yabancı isimleri iyi manaya gelen Müslüman isimleriyle değiştirme örnekleri vermiştir. Mesela (Uzza putun kulu) manasına gelen (abdu’l-uzza)’yı, Allah’ın kulu manasına gelen (Abdullah) ile değiştirmiştir. Ateş parçası manasına gelen (cemre)’yi de güzel kız manasına gelen (cemile) ile, Harp ismini de Hasan’la düzeltmiştir. Demek ki, Müslüman isminden maksat, mananın kötü olmamasıdır.