Cennet; Semavi dinlerde, ölmüş olan kişilerin Allah’a bağlılığı, Allah’a olan inancı, Allah için yaptığı ibadetler ve işlediği sevaplara ebediyen göre kalacağı düşünülen bir yerdir. Arapça bir sözcük olan Cennet, “Bahçe” anlamına gelmektedir.
Cennet, Allah’ın rızasını kazananlar için mükafat olarak hazırlanmış hoş bir mekandır.
İslâm inancına göre cennet haktır ve şu anda mevcuttur. O’nun ve içindekilerin hayatı sonsuzdur. Oraya Allah’ın af, rahmet ve lütfü ile mü’minler girebilir ve ebedî olarak yerleşir.
Kur’an-ı Kerim’de çok sık tekrar edilen cennet, içinde akla hayale gelmedik nimetlerin bulunduğu bir ikram yuvasıdır ve sekiz tanedir. Bunlar:
1. Firdevs Cenneti,
2. Adn Cenneti,
3. Me’va Cenneti,
4. Na’im Cenneti,
5. Cennet’ül Huld,
6. Dar’ul Karar,
7. Daru’s-Selam,
8. Dar’ul-Mukame isimlerini taşırlar.
Dünyada iken hayırlı işler yapıp, Allah rızasına uygun bir ömür sürenler neticede Allah’ın vadettiği sayısız nimetlere, cennetlere kavuşurlar.
Orada nice güzellilkler, nice harikalar vardır. Bu ebedi mekanda ölüm, üzüntü, sıkıntı, kötü söz, kıskançlık, hased gibi keder verici hiç bir şey bulunmaz. İçinde altlarından ırmaklar akan bahçeler, pınarlar, yüksek tahtlar, sıra sıra dizilmiş yastıklar, yayılıp serilmiş saçaklı halılar, bakışlarını yalnız kocalarına adamış iri gözlü kadınlar, huriler, altın, zümrüt ve yakut köşkler, hülasa insanın isteyebileceği her şey mevcuttur.
Cennetdeki asıl ve en büyük nimet ise yüce Allah’ın cemalini oradakilere göstermesi, kendilerine rızasını vermesidir. Buna “Didâr-ı İlahî” denilir ki kelimelerle tarif etmek mümkün olamaz.
Cennet son derece büyük bir yerdir. Bunu ifade için Peygamberimiz, oraya en son girecek olan kişiye dünyanın on katı büyüklüğünde yer verileceğini söylemiştir.
Cennetlikler gönüllerinden geçen her şeye kavuşurlar. Hepsi genç, gürbüz, kuvvetli ve mütevâzidir. Yüce Allah’ı anarlar, melekler de devamlı olarak kendilerine selam verirler.
Cennete önce Peygamberimiz ve diğer Peygamberler sonra, Peygamberimizin ashâbı, velîler, alimler, şehidler ve sonra diğer müminler gireceklerdir.
Cennetdeki dereceler herkesin ameline göredir. Kim Allah’a daha fazla yakın olabilmişse o daha büyük cennetlere kavuşur. Bu da dünyada iken ibâdetin sıkıntılarına katlanmak, belâ ve müsibetlere sabredip ilim tahsil etmek, ana babaya iyi muamele etmek, İslâmın emirlerini yerine getirip, yasaklarından kaçmakla mümkündür.
Allahtan kısaca cennet demiş uzun olsa ne olurdu acaba kolum kırıldı yazana kadar