Bizans İmparatorluğu 1000 seneden fazla İstanbul surları içinde yaşıyor. şehir Hıristiyanlığın Roma’dan sonra ikinci derecede önemli merkezi sayılıyordu.
Kalın ve aşılmaz surlar içinde Bizans, artık iyice zayıflamış, insanlar dini ve ahlakî bir karanlığın içine düşmüşlerdi. Herkes birbirinih aleyhinde konuşuyor, rüşvet, zina, kumar ve içki Bizansın hayat damarlarını tıkıyordu. Şehirde yaşayanların tek güvenceleri bu güne kadar aşılması mümkün olmayan ve kuvvetli surlardı. Gerçekten pek çok millet, hususen müslümanlar Peygamberimizin “İstanbul elbette fetholunacaktır, Onu fetheden asker ne güzel askerdir.” müjdesine kavuşmak için şehri defalarca kuşatmışlar, fakat surları aşamayıp dönmek zorunda kalmışlardı.
Bu büyük ve şerefli vazifeyi genç Osmanlı Padişahı Sultan Mehmet gerçekleştirmek istiyordu. Çocukluğundan beri, geceleri rüyalarına gündüzleri hayellerine giren zafer İstanbul’un fethi idi. Padişah olduktan sonra durmak bilmeyen bir çalışma içine girerek fethin hazırlıklarına başladı. Her şeyi inceden inceye hesap ediyor, surları yıkıp aşmak için büyük toplar döktürüyordu. Daha önce dedesi Yıldırım Beyazıd’ın yaptırdığı Anadolu Hisarı’nın karşısında bizzat kendisi de çalışarak Rumeli Hisarı’nı
yaptırdı.
Fetih için kesin kararın ilanından sonra bütün bir Osmanlı ülkesi coşkun bir hazırlığın içine girdi. Genç, ihtiyar herkes gücü yettiği kadar çalışıyor, zafer için Allah’a dualar ediyor, Sultan Mehmet hiç bir şeyi eksik bırakmamak için geceleri uyku bile uyumuyordu.
Nihayet müslüman Türk ordusu 1453 yılının Şubat ayı başında Başkent Edirne’den yola çıktı. Toplar hususî bir şekilde çekiliyor, ordu büyük bir düzen içinde ilerliyordu. İki ay içerisinde İstanbul önüne gelindi, padişah otağını kurdu. Askerler yerlerini aldılar. Toplar ağızlarını yıkılmaz sanılan Bizans surlarına doğru çevirdiler.
Büyük bir korku içinde başlarına geleceği bekleyen Bizanslılar bir gece gemilerin karadan yürütülerek Haliç’e indirildiğini görünce Osmanlı Sultanı’nın dehâ ve kudretini anlayarak titremeye başladılar. Kuşatma 52 gün sürdü. Askerler olağanüstü kahramanlıklar göstererek tarihin altın sayfalarına adlarını yazdırdılar. Nihayet 29 Mayıs 1453 Salı sabahı Ulubatlı Hasan İstanbul surlarına İslam’ın muhteşem sancağını sapladı. Yıkılan surlardan Türk askerleri içeri girdi. Şehir kısa bir sürede fetholundu. Bizans İmparatoru Konstantin Dragazes iki yeniçeri tarafından öldürüldü.
Genç Osmanlı Sultanı Fatih muhteşem bir törenle Topkapı’dan şehre girdi. Ayasofya Kilisesi’ne kadar atınının üzerinde ilerledi. Kiliseyi camiye çevirerek Cuma namazı kıldırdı. Artık şehrin üzerindeki çan sesleri susmuş Ezan-ı Muhammedi dalga dalga yayılmaya başlamıştı. Osmanlı ülkesi bayram ediyor, bütün bir Hristiyan âlemi keder içinde ağlıyordu. 1000 yıllık Bizans İmparatorluğu paslı bir çivi gibi sökülüp atılmış, Peygamber Efendimizin (sav) ilahi müjdesine Fatih Sultan Mehmet ve kahraman askerleri Ulaşmıştı ve artık Orta Çağ kapanmış Yeni Çağ başlamıştı.