İnanç bakımından insanlar; mümin, kafir ve münafık olmak üzere üç kısımdır.
Şimdi bunları kısaca inceleyelim:
a) Mü’min: Allah’a ve peygamberine inanan, peygamberin Allah tarafından haber verdiği her şeyin doğru olduğunu yürekten tasdik eden kimsedir.
Mü’min olanlar Allah’ın sevgili kullarıdır. Allah Teâlâ onları cennetine koymak suretiyle mükâfatlandıracaktır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmuştur:
“İman edip iyi işler yapan cennetliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.” (Bakara 82)
b) Müşrik veya Kafir: Allah Teâlâ’nın birliğini kabul etmeyen, O’ndan başka varlıkları da ilâh olarak kabul eden demektir. Bir insanın işleyebileceği en büyük günah budur.
Kâfir: İslâm’ın iman esaslannı kabul etmeyen, yani Allah’a ve peygamberine inanmayan kimsedir.
c) Münafık: Allah’a ve Peygamberine inandığını söyleyip, mümin olarak görüldüğü halde kalbiyle inanmayan, içi dışına uymayan kimsedir.
İman dairesine giren müminler de farklı derecelere sahiptirler. Kur”an”da müminler, genel olarak iki sınıfta tanıtılmıştır. Birincisi, “Ashab-ı Yemin” dir. Bunlar, ahirette, amel defterlerini sağ tarafından alıp sonuçta Cennete girecek kimselerdir. İkinci sınıf, “Sâbıkun=iman ve amelde önde gidenler” sıfatıyla tanıtılan “Mukarrabun” taifesidir.1 Halk dilinde bu iki sınıf kısaca “avam” ve “havas” diye anılır.
Müminler içinde, haram olduğunu bildiği ve öyle inandığı halde büyük günah işleyen kimseye “fâsık” denir. Allahu Teala, kullarının iman, ilim ve itaatlarına göre farklı derecelere sahip olduklarını beyan buyurmuştur. Konu ile ilgili ayetler şöyledir:
“Allah sizden iman edenleri yükseltir. Kendilerine ilim verilmiş olanları ise, dereceler ile yükseltir. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”
“Herkes için yapmış olduğu amellerden dolayı farklı dereceler vardır.”
İman artar ve eksilir. Artan ve eksilen iman esasları değildir. Her kalbin marifeti/Yüce Allah’ı tanıması, muhabbeti/sevmesi, yakini, ilahî tecellileri müşahedesi, zikri, şükrü farklıdır. Kalpte değişen, artan ve eksilen bunlardır. Bu, imanın kemali, nûru, feyzi ve tadı ile ilgilidir. Şu ayetler imanın artacağını anlatmaktadır:
“Onlara Allah’ın ayetleri okunduğu zaman imanları artar.”
“İmanlarına iman katsınlar diye müminlerin kalbine sekinet/rahmet indiren O”dur.
Hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur:
“Kim Allah için verir, Allah için engeller, Allah için sever, Allah için kızar ve Allah için evlenirse o kimse imanını kemale erdirmiş olur.”
Zerre kadar imanı olanın cehennemden çıkarılacağını bildiren meşhur hadiste, bu kadar Allah sevgisi ve bilgisi olan kimseye de mümin ismi verilmiştir. Elbette hesapsız cennete giren müminle bu kimsenin imanı aynı değildir.
Sahabe-i Kiram’ın fazileti, çok amelden değil, kalplerindeki fazla marifet, muhabbet, yakin ve ihlastan ileri gelmektedir. Bir haberi işitenle gören bir olmadığı gibi; sadece duyduklarına inanan mümin ile, Yüce Allah”ı görür gibi inanan ve öyle kulluk eden kamil mümin iman yönünden bir değildir.