Takva; korkma, sakınma. Allah korkusuyla günahlardan kaçınıp Allah’ın emir ve yasaklarına uyma titizliği demektir. Bu şekilde titiz davranan insana “Muttaki” denir.
Takvâ, mü’minin, Allâh’ın hıfz u emânına sığınarak, âhirette kendisine zarar ve elem verecek şeylerden titizlikle korunması ve günahlardan sakınarak sâlih amellere sarılmasıdır.
Peygamberimiz (sav)’e, insanların en şereflisi, en hayırlısı kimdir diye sorulunca Allah Rasûlü (sav), takvâ’yı göstermiş ve “Sizin en üstün olanınız Allah’tan en çok korkanınızdır.” (Hucurât 49/13). Ayetini hatırlatmıştır. Peygamberimiz (sav) bir duasında “Allah’ım! Senden hidayet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği isterim.” (Müslim). Buyurdular.
Takva ile ilgili hadisler
1- Ebû Zer (r.a.) der ki:
Resûlullah bana şöyle buyurdu:
“Nerede ve nasıl olursan ol, Allah’dan kork! Kötülük işlersen, hemen ardından bir iyilik yap ki, o kötülüğü silip yok etsin. İnsanlara karşı da güzel ahlakla muâmele et!” (Tirmizî, Birr, 55/1987)
2- Atıyye es-Sa’dî’den (r.a.) rivâyet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurmuştur:
“Bir kul günaha girerim korkusuyla, yapılması mahzurlu olmayan bazı şeylerden bile uzak durmadıkça, müttakîler/takvâ sahipleri derecesine ulaşamaz.” (Tirmizî, Kıyâmet, 19/2451. Ayrıca bkz. İbni Mâce, Zühd, 24)
3- Ebû Zer (r.a.) anlatıyor:
“Resûlullah bir gün:
«–Ben öyle bir âyet biliyorum ki, şayet insanların tamamı onunla amel etseydi, hepsine de kâfi gelirdi» buyurmuştu. Ashâb-ı Kirâm:
«–Ey Allah’ın Resûlü, bu hangi âyettir?» diye sordular. Allah Resûlü:
«Kim Allah’a karşı takvâ sahibi olursa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder» âyetini tilâvet buyurdu.” (İbni Mâce, Zühd, 24)
4- Sa’d bin Ebû Vakkâs (r.a.), “Resûlullah Efendimiz’i şöyle buyururken dinledim” demiştir:
“Allah Teâlâ müttakî, gönlü zengin, kendi hâlinde işiyle ve ibadetiyle meşgul olan kulunu sever.” (Müslim, Zühd, 11)
5- Ebû Hüreyre (r.a.) der ki:
Peygamber Efendimiz’e:
“–Ey Allah’ın Resûlü! İnsanların en keremlisi (hayırlısı, şereflisi ve değerlisi) kimdir?” diye soruldu. Resûlullah:
“–En çok takvâ sahibi olanlarıdır” buyurdu. (Buhârî, Enbiyâ, 8, 14, 19; Menâkıb, 1; Tefsîr, 12/2; Müslim, Fedâil, 168)
6- Ebû Ümâme (r.a.) der ki: Resûlullah Efendimiz’i Vedâ Haccı’nda insanlara hitâb ederken dinledim. Şöyle buyurdu:
“Rabbiniz olan Allah’a karşı takvâ sahibi olunuz! Beş vakit namazınızı kılınız. Ramazan orucunuzu tutunuz. Mallarınızın zekâtını hakkıyla ödeyiniz. İdârecilerinize itaat ediniz! (Bu takdirde doğruca) Rabbinizin Cennet’ine girersiniz.” (Tirmizî, Cum’a, 80/616)
7- Adiy bin Hâtim (r.a.), “Resûlullah Efendimiz’i şöyle buyururken dinledim” demiştir:
“Bir şey hakkında yemin eden kişi, sonra takvâya ondan daha uygun bir şey görürse, (yemininden vazgeçip) takvâya uygun olanı yapsın!” (Müslim, Eymân 15)
8- Zeyd bin Erkam (r.a.) der ki: Nebiyy-i Ekrem şöyle dua ederdi:
“…Allah’ım! Nefsime takvâsını ver ve onu tezkiye et! Sen onu en iyi tezkiye edensin. Sen onun velîsi ve Mevlâ’sısın…” (Müslim, Zikir, 73)