Yemin, söze kuvvet kazandırmak amacıyla Allah’ın adını anmaktır. Yemin, Allah’ın isimlerinden veya sıfatlarından birisini söyleyerek yapılır. Allah’tan başkasına yemin etmek caiz değildir. Mesela: Vallahi, Billahi, Tallahi gibi.
Üç çeşit yemin vardır. Bunlar;
1. Yemin- i Lağv: Yanlışlıkla yapılan yemine denilir. Böyle bir yeminden dolayı kefaret gerekmez. Ancak bu duruma düşmemeye dikkat etmek gerekir.
2. Yemin- i Gamûs: Bilerek yalan yere yemin etmektir. Böyle yalan yere yemin etmenin günahı çok büyük olduğu için bunu telafi edecek bir keflaret de yoktur. Şayet bu yemin ile bir başkasının hakkını almışsa, bunu hak sahibine geri verdikten sonra ondan helallik alması, sonra da tövbe ve istiğfar ederek Allah’tan affını dilemesi gerekir.
3. Yemin- i Mun’akide: Geleceğe ait bir işi yapacağına veya yapmayacağına dair yemin etmektir. Mesela: “Vallahi yarın geleceğim” diye yemin edip de, o vakitte gitmezse yeminini bozmuş olur. Ceza olarak kefaret vermesi gerekir.
Yeminin kefareti nelerdir?
Yemin-i Mun’akide bozulduğu zaman kefaret vermek gerekir.
• Bir köle azat eder, (bunu yapamayan)
• On fakiri orta halli giydirir,
• On fakiri sabah- akşam yedirir,
Bunlardan birini yapmaya gücü yetmeyen kimse;
• Üç gün peş peşe oruç tutar.