Nikah; evlilik muamelesi, akdi demektir. Bu akitte bir erkek bir kadın arasında bir takım hakların oluşması ve birbirlerinden meşru surette istifade etmeleridir.
Cenab-ı Hak, ilk insan olan Âdem (as)’ı topraktan yaratmış, insan neslinin devam ve bekası için evlenmeyi emir buyurmuştur. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur: “İçinizden bekarları… evlendirin.” (Nûr 24/ 32). Peygamberimiz (sav) de: “Nikâh benim sünnetimdir. Benim sünnetimi uygulamayan benden değildir. Evleniniz, ben diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla kıvanç duyarım.” (İbni Mâce) buyurdular. Yüce Rabbimiz, en seçkin kulları olan Peygamberlerini överken: “Andolsun senden önce de Peygamberler gönderdik ve onlara da eşler ve çocuklar verdik” (Ra’d 13/ 38) diyerek evli ve çoluk çocuk sahibi olmalarını onlar için övgü vesilesi kılmıştır.
Kişinin gayri meşru ilişkiye girme tehlikesi bulunması halinde evlenmesi vaciptir. Buna karşılık, eşlerin birbirine karşı olan hak ve sorumluluklarını yerine getiremeyeceği ve haksızlık yapacağı kanaatinin ağır basması halinde ise mekruhtur. Bunların dışında evlilik sünnettir. Nikâhın, iki şahit huzurunda tarafların irade beyanında bulunmak suretiyle akdedilmesi gerekir. Nikâhın sahih olması için, evlenecek kişilerin evlilik engelleri bulunmamalıdır. Şartlarına uygun olarak gerçekleşen evlilik; dinin izin verdiği ölçüler içinde eşleri birbirine helâl kılmakta, hısım akrabalığı, nesep, miras, mehir, nafaka gibi hukukî sonuçlar doğurmaktadır. Hukuken takmayan evlilikte, bu sonuçlar güvence altına alınamadığından, resmen tescil ettirilmeyen evlilik kanunen suç olduğu dinen de doğru değildir.
Evliliğin içinde birçok yararlar bulunduğu için, dinimiz evliliği daima teşvik etmiştir. Evliliğin ruhî ve bedenî yararları yanı sıra maddî yararları da vardır. Bunları kısaca ifade edecek olursak;
• Allah Teâlâ evlenenlere zenginlik vereceğini va’d ediyor (Nûr 24/ 32). Hz Ömer (ra): “Evlenmeden zengin olmayı tasarlayanlara şaşarım” buyuruyor. Hakikaten bekârlar içinde zengin biri görülmemiştir. Atalarımız da “Yuvayı dişi kuş yapar” derken bu gerçeğe işaret etmek istemişlerdir.
• Evlenmek, Allah’ın emrini yerine getirmek ve Peygamberin sünnetine uymak olduğuna göre, bir ibadettir. Evli kimsenin yapacağı ibadetlerin değeri ve sevabı bekârınkinden daha fazladır.
• Evlilikten maksat çocuk kazanmaktır. Sağlıklı nesiller yetiştirmek suretiyle insan soyunun devamına katkıda bulunur (Nisâ 4/1)
• Evlenen kimse gözünü haramdan, gönlünü kötü düşüncelerden korumuş olur. Böylece hayâsızlığın yayılması önlenmiş ve harama giden yollar kapanmış olur.
• Zina gibi fert ve toplumu felâkete götüren çeşitli kötülükleri önlemeye vesiledir.
• Hayatın yükünü taşıyabilmek için karı koca arasında bir yardımlaşmadır. İnsan bütün ev işlerini yapacak olsa, çok vakit kaybeder. İlim öğrenmeye, mesleğini geliştirmeye, dinlenmeye, ibadet etmeye ve nafakasını temin etmeye fazla vakit bulamaz.
• Evlilik sayesinde işler bir düzene girer; evin içindeki ve dışındaki işleri kimin yapacağı belli olur. Erkeğin ve kadının sorumluluk sınırları çizilir.
• Evlilik, kişiyi olgunlaştırır. Kişiyi şahsiyetçilikten ve bencillikten kurtarıp toplumcu kılar. Bekâr olan kimse; ne yiyeyim, hangi elbiseyi giyineyim ve nerede gezeyim diye zihin yorduğu halde evli olan şahıs, aile fertlerinin geçimlerini ve muhtaçlara yardımcı olmayı düşünür.
• Hayırlı evlât yetiştiren anne babanın amel defteri kapanmaz, onlar vefat etseler bile hesaplarına sevap yazılır (Müslim)
• Annelik ve babalık duygusu, kişinin sevgi, şefkat ve merhamet duygularını geliştirir. Bu duygular olmadan da insan kemale eremez.
• Allah Teâlâ’nın eşler arasında sevgi ve merhamet halketmesi (Rûm 30/ 21), onların huzur ve sükûnete ermelerine vesiledir (Â’raf 7/ 189)
Bütün bunlar İslâm’ın genel yaklaşımının kadınla erkeğin birbirinden uzak durması değil, Allah tarafından konulan sınırlar çerçevesinde bir arada yaşanması olduğunu göstermektedir. Allah tarafından uygun görülen birliktelik de meşru bir nikâh ile gerçekleşir.