Hz Peygamber, Hayber’i fethetmişti. İslâm’ın yeni getirdiği düzene göre idareyi düzenlemek, esirler hakkında gerekeni yapmak, ganimetleri mücahitler arasında bölüştürmek gerektiğinden, birkaç gün daha burada kalmak gerekiyordu. Yahudilerin ileri gelenlerinden Sellâm b. Mişkem’in karısı Zeynep, güya ikram olsun diye, bir kuzu kızartarak Hz Peygamber’e gönderdi.
O sırada huzurda başka sahâbîler de vardı. Resûlullah, kızarmış koyunun kolundan ağzına bir lokma götürdü. Çiğneyince, tekrar geri tükürdü ve sofradakilere: “Bu kuzu zehirlidir!” buyurdu. Derhal Zeyneb’i çağırdılar ve ona: “Bu kuzuyu sen mi zehirledin?” diye sordular.
Kadın: “Kuzunun zehirli olduğunu size kim söyledi?” dedi. Resûlullah: “İşte bu söyledi!” diyerek kuzunun kolunu gösterdi. Kadın suçunu itiraf etti ve: “Eğer bu adam kralsa ondan kurtulmuş olacağız. Şayet dedikleri doğruysa, Allah’ın peygamberi olduğundan zehirli olduğunu anlar ve yemez diye düşündüm ve bu koyunu zehirledim. En çok da kollarına zehir attım” dedi.
Hz Peygamber, hemen kan aldırarak, kendi kendini tedavi etti. Ancak ashaptan Bişr b. Berâ, zehirli koyundan bir lokmayı yutmuştu. Bu zat şehit oldu. Zeyneb, suçunu itiraf etmesi üzerine Bişr’in akrabalarına havale edildi ve onlar tarafından öldürüldü. Hz Peygamber, Bişr’in diyetini devlet hâzinesinden mirasçılarına ödedi.