İlahi kitapların sonuncusu olan yüce kitabımız Kuranı Kerim surelerinden Haşr Suresi; Kuran-ı Kerim’in 59. suresidir. Haşr suresi Medine döneminin dördüncü yılı Rebiülevvel ayında nâzil oldu ve 24 âyettir. Sûre, adını ikinci ayette geçen Benû Nadir yahudilerinin sürgününü ifade eden “haşr” kelimesinden almaktadır. Nadiroğullarından bahsettiği için bu sûreye “Nadir sûresi” de denir. Haşr, toplamak demektir. Sûrenin iniş nedeni, Nadiroğulları yahudilerinin sözleşmelerinden dönerek müslümanlar aleyhinde Medine’ye saldıran müşrik ordusuna yardım etmeleri ve bununla da kalmayıp Hz. Peygamber’e suikast düzenlemeleri yüzünden müslümanlarla yaptıkları savaştır. Süre bu savaşı ve neticesini konu edinir ve ardından müslümanları ahlâkî yönden eğiten ayetten gelir. Son bölümdeki âyetler de Allah’ın sıfatlarını anlatır.
Sûrenin inmesine neden olan olayı kısaca özetlemek gerekir ki daha iyi anlaşılsın. Tarihte birçok sürgünlerden sonra Medine’yi kendilerine yurt edinen üç yahudi kabilesinden biri olan Benû Nadir, Medine’de ekonomik bakımdan Arap kabileleri Evs ve Hazreç’ten daha güçlüydü. Araplara karşı ittifak kuran Benû Kaynuka, Benû Kureyza ve Benû Nadir ekonomik güçlerini de kullanarak Araplara üstünlük sağlamışlardı. Ancak Arap kabilelerinin birbiri arasında düşmanlıklar ve bölünmeler bu durumlarının asıl nedeniydi. Arap kabilelerinin parça parça ve düşman halde yaşaması yahudilerin gücünü arttırıyor ve bunun devamı için de düşmanlıkları körüklüyorlardı. Bu ortamda düşman olan iki kabile Evs ve Hazrec’in İslâm’ı seçip kardeş olmaları ve ardından Mekkeli müslümanlara kucak açıp peygamber’in öncülüğünde Medine’de güçlü bir İslâm toplumu oluşturmaları yahudilerin gücünü kırmış ve istemeye istemeye müslümanlarla barış antlaşması yapmışlardı. Ancak fırsatını bulduklarında da tek tek bu anlaşmayı ihlal ettiler. Antlaşmanın kendilerine yüklediği “dış düşmana karşı Medine’yi birlikte savunma” görevini hiçbir zaman yapmadıkları gibi düşmanla işbirliği yaptılar. Önce Benû Kâynuka bozdu antlaşmayı; Medine’den sürgün edildiler. Ardından Benû Nadir aynı şeyi yaptı, üstelik Peygamber (s.a.s)’i öldürmeye teşebbüs etti. ancak Cebrâil (a.s)’in haber vermesi üzerine suikastı atlatan Hz. Peygamber kendilerine şu ültimatomu gönderdi: “Yapmak istediklerinizi öğrendim. On gün içinde Medine yi terkedin. Bundan sonra sizden kim ele geçirilirce öldürülecektir” Münâfıkların reisi Abdullah bin Übeyy kendilerine haber gönderdi: “Yerinizi terketmeyin. İkibin adamımla yanınızdayım. Ayrıca Benû Kureyzâ ve Gatafan oğulları da yardıma hazır.” Bu güvenceyi alan Benû Nadir, Rasûlüllah’a Medine’yi terketmeyeceği haberini gönderdi. Kendilerini kuşatan İslâm ordusuna karşı en çok on beş gün dayanabilen Benû Nadir teslim oldu; silahları dışında develerine yükleyebildikleri kadar varlıklarını alarak şehri terketmelerine izin verildi. Geride bıraktıkları ganimetler (arazi, bağ-bahçe, dükkan vs.) müslümanlara kaldı. İşte sûre bu olay çerçevesinde, ganimet dağıtımı konusunda hırsa kapılan müslümanlara dönerek durumu aydınlığa kavuşturmak ve onlar bir öğüt almak için inmiştir.
Haşr suresi dinle
Haşr suresi arapça yazılışı ve meali
Bismillâhirrahmânirrahîm
1.Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ı tespih etmektedir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
2.O, kitap ehlinden inkâr edenleri ilk toplu sürgünde yurtlarından çıkarandır. Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah’tan koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah’ın emri onlara ummadıkları yerden geldi. O, yüreklerine korku düşürdü. Öyle ki, evlerini hem kendi elleriyle, hem de mü’minlerin elleriyle yıkıyorlardı. Ey basiret sahipleri, ibret alın.
3.Eğer Allah, onlar hakkında sürülmeye hükmetmemiş olsaydı, muhakkak kendilerine dünyada azap edecekti. Ahirette ise, onlar için cehennem azabı vardır.
4.Bu, onların Allah’a ve Resûlüne karşı gelmeleri sebebiyledir. Kim Allah’a karşı gelirse bilsin ki, Allah’ın azabı şiddetlidir.
5.(Savaş gereği,) hurma ağaçlarından her neyi kestiniz, yahut (kesmeyip) kökleri üzerinde dikili bıraktınızsa hep Allah’ın izniyledir. Bu da fasıkları rezil etmesi içindir.
6.Onların mallarından Allah’ın, savaşılmaksızın peygamberine kazandırdığı mallar için siz, at ya da deve koşturmuş değilsiniz. Fakat Allah, peygamberlerini, dilediği kimselerin üzerine salıp onlara üstün kılar. Allah’ın her şeye hakkıyla gücü yeter.
7.Allah’ın, (fethedilen) memleketlerin ahalisinden savaşılmaksızın peygamberine kazandırdığı mallar; Allah’a, peygambere, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. O mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet (ve güç) hâline gelmesin diye (Allah böyle hükmetmiştir). Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah’ın azabı çetindir.
8.Bu mallar özellikle, Allah’tan bir lütuf ve hoşnudluk ararken ve Allah’ın dinine ve peygamberine yardım ederken yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılan fakir muhacirlerindir. İşte onlar doğru kimselerin ta kendileridir.
9.Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine’ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
10.Onlardan sonra gelenler ise şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.”
11.Kitap ehlinden o inkâr eden kardeşlerine, “Yemin ederiz ki, siz (Medine’den) çıkarılırsanız, muhakkak biz de sizinle beraber çıkarız. Sizin hakkınızda asla kimseye boyun eğmeyiz. Eğer size karşı savaşılırsa, size mutlaka yardım ederiz” diyerek münafıklık yapanlara bakmaz mısın? Hâlbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şahitlik eder.
12.Andolsun, eğer (kardeşleri Medine’den) çıkarılırsa, onlarla beraber çıkmazlar. Kendilerine karşı savaşılırsa, onlara yardım etmezler. Yardım edecek olsalar bile andolsun mutlaka arkalarını dönüp kaçarlar, sonra kendilerine de yardım edilmez.
13.Onların kalplerinde size karşı duydukları korku, Allah’a karşı duydukları korkudan daha baskındır. Bu, onların anlamaz bir toplum olmaları sebebiyledir.
14.Onlar müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu hâlde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın. Hâlbuki kalpleri darmadağınıktır. Bu, onların akılları ermez bir topluluk olmalarındandır.
15.Onların durumu, kendilerinden az öncekilerin (Mekkeli müşriklerin) durumu gibidir. Onlar (Bedir’de) yaptıklarının cezasını tatmışlardır. Onlara (Ahirette de) elem dolu bir azap vardır.
16.Münafıkların durumu ise tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan insana, “İnkâr et” der; insan inkâr edince de, “Şüphesiz ben senden uzağım. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım” der.
17.Nihayet ikisinin de (azdıranın da azanın da) akıbeti, ebediyen ateşte kalmaları olmuştur. İşte zalimlerin cezası budur.
18.Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
19.Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar fasık kimselerin ta kendileridir.
20.Cehennemliklerle cennetlikler bir olmaz. Cennetlikler kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
21.Eğer biz, bu Kur’an’ı bir dağa indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan başını eğerek parça parça olmuş görürdün. İşte misaller! Biz onları insanlara düşünsünler diye veriyoruz.
22.O, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayan Allah’tır. Gaybı da, görünen âlemi de bilendir. O, Rahmân’dır, Rahîm’dir.
23. O, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah’tır. O, mülkün gerçek sahibi, kutsal (her türlü eksiklikten uzak), barış ve esenliğin kaynağı, güvenlik veren, gözetip koruyan, mutlak güç sahibi, düzeltip ıslah eden ve dilediğini yaptıran ve büyüklükte eşsiz olan Allah’tır. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır.
24.O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu tesbih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Haşr suresi arapça okunuşu
Bismillahirrahmanirrahim
1. Sebbeha lillahi ma fiyssemavati ve ma fiyl’arardı ve huvel’aziyzulhakiymu.
2. Huvelleziy ahrecelleziyne keferu min ehlilkitabi min diyarihim lievvelil haşri ma zanantum en yahrucu ve zannu ennehum mani’atuhum husunuhum minallahi feetahumullahu min haysu lem yahtesibu ve kazefe fiy kulubihimurru’be yuhribune buyutehum bieydiyhim ve eydiylmu’miniyne fa’tebiru ya ulil’ebsari.
3. Ve lev la en keteballahu ‘aleyhimulcelae le’azzebehum fiyddunya ve lehum fiyl’ahıreti ‘azabunnari.
4. Zalike biennehum şakkullahe ve resulehu ve men yuşakkıllahe feinnallahe şediydul’ıkabi.
5. Ma kata’tum min liynetin ev terektumuha kaimeten ‘ala usuliha febiiznillahi ve liyuhziyelfasikıyne.
6. Ve ma efaalahu ‘ala resulihi minhum fema evceftum ‘aleyhi min haylin ve la rikabin ve lakinnallahe yusellitu rusulehu ‘ala men yeşa’u vallahu ‘ala kulli şey’in kadiyrun.
7. Ma efaallahu ‘ala resulihi min ehlilkura felillahi ve lirresuli ve liziylkurba velyetama velmesakiyni vebnissebiyli key la yekune duleten beynel’ağniyai minkum ve ma atakumurresulu fehuzuhu ve ma nehakum ‘anhu fentehu vettekullahe innallahe şediydul’ıkabi.
8. Lelfukarailmuhaciriyn-elleziyne uhricu min diyarihim ve emvalihim yebteğune fadlen minallahi ve rıdvanen ve yensurunallahe ve resulehu ulaike humussadikune.
9. Velleziyne tebevveuddare vel’iymane min kablihim yuhıbbune men hacere ileyhim ve la yecidune fiy sudurihim haceten mimma utu ve yu’sirune ‘ala enfusihim ve lev kane bihim hasasatun ve men yuka şuhha nefsihi feulaike humulmuflihune.
10. Velleziyne cau min ba’dihim yekulune rabbenağfir lena ve liıhvaninelleziyne sebekuna bil’iymani ve la tec’al fiy kulubina ğullen lilleziyne amenu rabbena inneke raufun rahıymun.
11. Elem tere ilelleziyne nafeku yekulune liıhvanihimulleziyne keferu min ehlilkitabi lein uhrictum lenahrucenne me’akum ve la nutıy’u fiykum ehaden ebeden ve in kutiltum lenensurennekum vallahu yeşhedu innehum lekazibune.
12. Lein uhricu la yahrucune me’ahum ve lein kutilu la yensurunehum ve lein nesaruhum leyuvellunel’edbare summe la yunsarune.
13. Leentum eşeddu rehbeten fiy sudurihim minallahi zalike biennehum kavmun la yefkahune.
14. La yukatilunekum cemiy’an illa iy kuran muhassenetin ev min verai cudurin be’suhum beynehum şediydun tahsebuhum cemiy’an ve kulubuhum şetta zalike biennehum kavmun la ya’kılune.
15. Kemeselilleziyne min kablihim kariyben zaku vebule emrihim ve lehum ‘azabun eliymun.
16. Kemeselişşeytani iz kale lil’insanikfur felemma kefere kale inniy beriy’un minke inniy ehafullahe rabbel’alemiyne.
17. Fekane ‘akıbetehuma ennehuma fiynari halideyni fiyha ve zalike cezauzzalimiyne.
18. Ya eyyuhelleziyne amenuttekullahe veltenzur nefsun ma kaddemet liğadin vettekullahe innallahe habiyrun bima ta’melune.
19. Ve la tekunu kelleziyne nesullahe feensahum enfusehum ulaike humulfasikune.
20. La yesteviy ashabunnari ve ashabulcenneti ashabulcenneti humulfaizune.
21. Lev enzelna hazelkur’ane ‘ala cebelin lereeytehu haşi’an mutesaddi ‘an min haşyetillahi ve tilkel’emsalu nadribuha linnasi le’allehum yetefekkerune.
22. Huvallahulleziy la ilahe illa huve ‘alimulğaybi veşşehadeti huverrahmanurrahıymu.
23. Huvallahulleziy la ilahe illa huve elmelikulkuddususselamul mu’minul muheyminul ‘aziyzul cebbarul mutekebbiru subhanallahi ‘amma yuşrikune.
24. Huvallahul halikul – bariy-ulmusavviru lehum’esma ulhusna yusebbihu lehu ma fiyssemavati vel’ardı. Ve huvel’aziyzulhakiymu.