İlahi kitapların sonuncusu olan yüce kitabımız Kuranı Kerim surelerinden İnsan Suresi; Kuran-ı Kerim’in 76. suresidir. İnsan suresi Medine döneminde inmiştir ve 31 âyettir. Fasılası sadece “elif” harfidir. Sûre, adını birinci âyetteki “insan” kelimesinden almıştır. Aynı âyette geçen “ed-Dehr” kelimesinden dolayı Dehr sûresi diye de anılır. Dehr, zaman demektir. Sûrede başlıca, ahiret hayatıyla ilgili meseleler ve özellikle takva sahiplerinin cennette kavuşacakları çeşitli nimetler konu edilmektedir.
Kıyamet ile ilgili durumları ve özellikle salih kimselerin ahirette kavuşacakları nimetleri anlatmayı hedef edinen süre, insanın dünya hayatına gelişini ve oradaki gelişimini özet olarak dile getirmek sûretiyle giriş yapar.
İnsan suresi dinle
İnsan suresi arapça yazılışı ve meali
Bismillâhirrahmânirrahîm
1.İnsan (henüz) anılır bir şey değilken (yaratılmamışken) üzerinden uzunca bir zaman geçti.
2.Şüphesiz biz insanı, karışım hâlindeki az bir sudan (meniden) yarattık ve onu imtihan edeceğiz. Bu sebeple onu işitir ve görür kıldık.
3.Şüphesiz biz onu (ömür boyu yürüyeceği) yola koyduk. O bu yolu ya şükrederek ya da nankörlük ederek kat eder.
4.Şüphesiz biz, kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ateş hazırladık.
5.İyiler ise, katkısı kâfur olan içecekler dolu bir kadehten içerler.
6.Bir pınar ki Allah’ın kulları ondan içer, onu (istedikleri şekilde) fışkırtıp akıtırlar.
7.O kullar adaklarını yerine getirirler. Kötülüğü her yanı kuşatmış bir günden korkarlar.
8.Onlar, seve seve yiyeceği yoksula, yetime ve esire yedirirler.
9.(Yedirdikleri kimselere şöyle derler:) “Biz size sırf Allah rızası için yediriyoruz. Sizden bir karşılık ve bir teşekkür beklemiyoruz.”
10.“Çünkü biz, asık suratlı, çetin bir günden (o günün azabından dolayı) Rabbimizden korkarız.”
11.Allah da onları o günün kötülüğünden korur ve yüzlerine bir aydınlık ve içlerine bir sevinç verir.
12.Sabretmelerine karşılık da onları cennet ve ipek(ten giysiler) ile mükâfatlandırır.
13.Orada koltuklar üzerine kurulmuş olarak bulunurlar. Orada ne güneş (yakıcı sıcak) görürler, ne de dondurucu soğuk.
14.Üzerlerine cennetin gölgeleri sarkmış, cennetin meyveleri (kolayca alınacak şekilde) yakınlaştırılarak hazırlanmıştır.
15.Etraflarında gümüş kaplar, şeffaf kadehler dolaştırılır.
16.Gümüşten billur kaplar ki, onları (ihtiyaca göre) ölçüp düzenlemişlerdir.
17.Orada kendilerine, katkısı zencefil olan içecekle dolu bir kâseden içirilir.
18.Orada bir pınar ki ona “selsebil” adı verilir.
19.Çevrelerinde, gördüğünde saçılmış inciler sanacağın, hep aynı gençlik ve güzellikte kalacak hizmetçiler dolaşır.
20.Orada, görünce (sonsuz) nimetler ve büyük bir mülk (hükümranlık) görürsün.
21.Üstlerinde ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler vardır. Gümüş bileziklerle süsleneceklerdir. Rableri onlara tertemiz bir içecek içirecektir.
22.Onlara şöyle denecektir: “Şüphesiz bu sizin için bir mükâfattır. Çalışma ve çabanız makbul görülmüştür.”
23.Şüphe yok ki, Kur’an’ı sana elbette biz indirdik biz.
24.O hâlde, Rabbinin hükmüne sabret. Onlardan hiçbir günahkâra ve hiçbir nanköre itaat etme.
25.Sabah akşam Rabbinin adını an.
26.Gecenin bir kısmında O’na secde et; geceleyin de O’nu uzun uzadıya tespih et.
27.Şunlar (inanmayanlar) dünyayı tercih ediyorlar ve çetin bir günü arkalarına atıyorlar.
28.Onları biz yarattık ve eklemlerini (birbirine) biz bağladık. Dilediğimizde (onları yok eder) yerlerine benzerlerini getiririz.
29.İşte bu bir öğüttür. Dileyen, Rabbine ulaştıran bir yol tutar.
30.Allah’ın dilemesi olmadıkça siz dileyemezsiniz. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
31.O, dilediği kimseyi rahmetine sokar. Zalimlere ise elem dolu bir azap hazırlamıştır.
İnsan suresi arapça okunuşu
Bismillahirrahmanirrahim
1: Hel etâ alel insâni hînun mined dehri lem yekun şey’en mezkûrâ(mezkûren)
2 : İnnâ halaknel insâne min nutfetin emşâcin nebtelîhi fe cealnâhu semîan basîrâ(basîren)
3: İnnâ hedeynâhus sebîle immâ şâkiren ve immâ kefûrâ(kefûren)
4: İnnâ a’tednâ lil kâfirîne selâsile ve ağlâlen ve seîrâ(seîran)
5: İnnel ebrâra yeşrebûne min ke’sin kâne mizâcuhâ kâfûrâ(kâfûren)
6: Aynen yeşrebu bihâ ibâdullâhi yufeccirûnehâ tefcîrâ(tefcîren)
7: Yûfûne bin nezri ve yehâfûne yevmen kâne şerruhu mustetîrâ(mustetîren)
8: Ve yut’imûnet taâme alâ hubbihî miskînen ve yetîmen ve esîrâ(esîren.)
9: İnnemâ nut’imukum li vechillâhi lâ nurîdu minkum cezâen ve lâ şukûrâ(şukûren)
10: İnnâ nehâfu min rabbinâ yevmen abûsen kamtarîrâ(kamtarîren)
11: Fe vekâhumullâhu şerra zâlikel yevmi ve lakkâhum nadreten ve surûrâ(surûren)
12: Ve cezâhum bimâ saberû cenneten ve harîrâ(harîren)
13: Muttekiîne fîhâ alel erâik(erâiki), lâ yeravne fîhâ şemsen ve lâ zemherîrâ(zemherîren)
14: Ve dâniyeten aleyhim zılâluhâ ve zullilet kutûfuhâ tezlîlâ(tezlîlen)
15: Ve yutâfu aleyhim bi âniyetin min fıddatin ve ekvâbin kânet kavârîra (kavârîra)
16: Kâvarîra min fıddatin kadderûhâ takdîrâ(takdîren)
17: Ve yuskavne fîhâ ke’sen kâne mizâcuhâ zencebîlâ(zencebîlen)
18: Aynen fîhâ tusemmâ selsebîlâ(selsebîlen)
19: Ve yetûfu aleyhim vildânun muhalledûn(muhalledûne), izâ reeytehum hasibtehum lu’luen mensûrâ(mensûren)
20: Ve izâ reeyte semme reeyte naîmen ve mulken kebîrâ(kebîren)
21: Âliyehum siyâbu sundusin hudrun ve istebrakun ve hullû esâvira min fıddah(fıddatin), ve sekâhum rabbuhum şarâben tahûrâ(tahûren)
22: İnne hâzâ kâne lekum cezâen ve kâne sa’yukum meşkûrâ(meşkûren)
23: İnnâ nahnu nezzelnâ aleykel kur’âne tenzîlâ(tenzîlen)
24: Fasbir li hukmi rabbike ve lâ tutı’minhum âsimen ev kefûrâ(kefûren)
25: Vezkurisme rabbike bukreten ve asîlâ(asîlen)
26: Ve minel leyli fescud lehu ve sebbihhu leylen tavîlâ(tavîlen)
27: İnne hâulâi yuhıbbûnel âcilete ve yezerûne verâehum yevmen sekîlâ(sekîlen)
28: Nahnu halaknâhum ve şedednâ esrehum, ve izâ şi’nâ beddelnâ emsâlehum tebdîlâ(tebdîlen)
29: İnne hâzihî tezkireh(tezkiretun), fe men şâettehaze ilâ rabbihî sebîlâ(sebîlen)
30: Ve mâ teşâûne illâ en yeşâallâh(yeşâallâhu), innallâhe kâne alîmen hakîmâ(hakîmen)
31: Yudhilu men yeşâu fî rahmetih(rahmetihî), vez zâlimîne eadde lehum azâben elîmâ(elîmen)