Adalet, genel olarak, “Bireysel ve toplumsal hayatta dirlik ve düzeni, hakkaniyet ve eşitlik ilkelerine uygun yaşamayı sağlayan ahlaki erdem.” olarak tanımlanabilir. Adalet, bireysel ve sosyal anlamda insanlar arasında dirlik ve düzenin sağlanması için eşitlik ve hakkaniyet esaslarına uygun hareket etmeyi gerektirir. Hakkaniyetin temin edilmesi, bütün hukuk düzenlemelerinin, kanun ve nizamların ortaya çıkmasının temel ve nihai sebebidir. Çünkü insanlar arasında malların, hakların, görevlerin, dengeli ve ölçülü bir şekilde bölüşülmesi; insan şeref, onur ve haysiyetinin korunması adaletin uygulanması ile gerçekleşir. Allah Resûlü’nün en önemli özelliklerinden biri adil olmasıydı. O, cahiliye toplumunda yaygın olan haksızlık ve zulmün, tahakkümün, dengesizliğin bulunduğuna şahit olduğundan bütün bunları düzeltmek maksadıyla insanlar tarafından kabul edilebilecek adalete dayalı bir sosyal düzen kurmak üzere İlahî bir görev üstlenmişti. Nitekim bütün hayatı da adaletin tesisi için mücadeleyle geçmiştir. Peygamber Efendimizin farklı vesilelerle dile getirdiği, “Her hak sahibine hakkını ver.” (Buhârî, savm, 51) öğüdü bu konudaki temel ilkelerden biridir.