Yüce kitabımız Kuranı Kerim’de Müslümanların Medine’deki durumu ile ilgili ayetleri bu sayfada derledik. İşte Kuranı Kerim’de geçen Müslümanların Medine’deki durumu ile ilgili ayetler.
2/104. Ey inananlar! (Peygamber’e:) “Bize kulak ver” demeyin; “Bize bakar mısın!” deyin ve dinleyin. İnkarcılara can yakıcı bir azap vardır.
2/143. Böylece, sizin insanlara örnek olmanız, Elçi’nin de size örnek olması için şizi orta bir ümmet kıldık. Senin yönelegeldiğin yönü, Elçi’ye uyanlarla, topukları üzeri geri dönecekleri ayırdetmek için kıble yapmıştık. Bu, Allah’ın yola koyduğu kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah, inancınızı boşa çıkaracak değildir. Çünkü Allah insanlara karşı şefkatlidir, merhametlidir.
8/26. Hatırlayın, hani siz bir zamanlar orada azınlıktaydınız ve horlanıyor, insanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz da, Allah sizi barındırmış, sizi yardımıyla desteklemiş ve şükredesiniz diye size temiz rızıklar vermişti.
8/63. Ve onların gönüllerini uzlaştırmıştır. Eğer yeryüzünde olan herşeyi sarfetseydin, yine de onların gönüllerini uzlaştıramazdın. Fakat Allah onları uzlaştırdı. O üstündür, bilgedir.
3/100. Ey inananlar! Kitap verilenlerden bir gruba itaat ederseniz, inanmanızdan sonra sizi inkarcılığa döndürürler. 101. Size Allah’ın âyetleri okunurken ve Elçisi de aranızda bulunurken nasıl inkâr edersiniz? Kim Allah’a sımsıkı tutunursa, doğru yola iletilmiş olur. 102. Ey inananlar! Allah’a gereği gibi saygılı olun! Ancak Müslüman olarak can vermeye bakın! 103. Topluca Allah’ın ipine tutunun ve ayrılmayın! Allah’ın size olan nimetini anın! Sizler düşmandınız; O sizin gönüllerinizi uzlaştırdı ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Ateş çukurunun kıyısında idiniz, sizi oradan kurtardı. Doğru yola girersiniz diye Allah âyetlerini size böyle açıklıyor. 104. Sizden, iyiye çağıran, uygun olanı emreden ve kötülüğü yasaklayan bir topluluk olsun. İşte onlar başarıya ulaşanlardır. 105-106. Kendilerine açık belgeler geldikten sonra, ayrılığa düşen ve anlaşamayanlar gibi olmayın. Birtakım yüzlerin ağaracağı ve birtakım yüzlerin kararacağı günde büyük azap işte onlaradır. Yüzleri kararanlara: “İnanmanızdan sonra inkâr mı ettiniz? Öyleyse, inkâr etmiş olmanızdan dolayı azabı tadın” denecektir.
3/110. Siz, uygun olanı emreden, kötülüğü yasaklayan ve Allah’a inanan, insanlar için ortaya çıkarılmış en iyi ümmetsiniz. Eğer Kitap Ehli de inanmış olsaydı, onların iyiliğine olurdu. Onların birkısmı inanmış çoğu da yoldan çıkmıştır.
57/10. Siz neden Allah yolunda sarfetmiyorsunuz ki? Göklerin ve yerin mîrası zâten Allah’ındır, içinizden (Mekke’nin) fethinden önce sarfeden ve savaşan kimseler, daha sonra sarfedip savaşan kimselerle bir değildirler, (öncekiler) daha üstün derecededirler. (Yine de) Allah, hepsine en güzel olanı söz vermiştir. Allah işlediklerinizden haberdardır. 11. Kim Allah’a güzel bir ödünç verirse, (Allah) ona onun karşılığını kat kat artırır; ayrıca ona cömertçe verilecek bir ödül vardır.
65/10-11. Allah onlara çetin bir azap hazırlamıştır. Ey inanmış olan akıl sahipleri! Allah’a saygılı olun! Allah size bir öğüt (Kur’an’ı) indirmiş ve inanıp yararlı işler işleyenleri karanlıklardan aydınlığa çıkarmak üzere, size Allah’ın apaçık â-yetlerini okuyan bir elçi (göndermiştir). Kim Allah’a inanır ve yararlı iş işlerse, (Allah) onu, içinde temelli kalacağı, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. Allah ona gerçekten güzel rızık vermiştir.
58/22. Allah’a ve ahiret gününe inanan bir milletin, -babaları, oğulları, kardeşleri ya da akrabaları olsa bile- Allah’a ve Pey-gamberi’ne karşı gelenlere sevgi beslediklerini görmezsin. İşte Allah, imanı bunların kalblerine yazmış, katından bir nur ile onları desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları cennetlere koyacaktır. Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da Allah’tan hoşnut olmuşlardır, işte bunlar, Allah’tan yana o-(anlardır. İyi bilin ki, saadete erecek olanlar, Allah’tan yana olanlardır.
49/14-15. (Ey Muhammed!) Bedeviler: “İnandık” dediler. De ki: “inanmadınız; ama “Müslüman olduk” deyin; iman henüz gönüllerinize yerleşmedi. Eğer Allah’a ve Elçisi’ne itaat ederseniz, (Allah) işlediklerinizden bir şey eksiltmez. Allah çok bağışlayıcı ve merhametlidir. Gerçek mü’minler ancak Allah’a ve Elçisi’ne inanan, ondan sonra şüpheye düşmeyen; Allah uğrunda mallarıyla, canlarıyla uğraş verenlerdir. İşte onlar, doğru sözlü olanlardır”. 16. De ki: “Dininizi Allah’a siz mi öğreteceksiniz? Allah, göklerde olanları da, yerde olanları da bilir; Allah herşeyi bilmektedir’’. 17. Müslüman olmalarını senin başına kakıyorlar. De ki: “Müslüman olmanızı başıma kakmayın! Aksine, eğer doğru kimseler iseniz, sizi imana eriştirmesini Allah sizin başınıza kakar”. 18. Allah, göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah yaptıklarınızı görmektedir.
48/29. Muhammed Allah’ın Elçisi’dir. O’nun beraberinde bulunanlar, inkarcılara karşı sert, kendi aralarında merhametlidirler. Onları Allah’tan bolluk ve hoşnutluk dileyerek rükua varır, secde ederlerken görürsün. Onlar, yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar. İşte bu, onların Tevrat’ta anlatılan nitelikleridir. İncil’de de şöyle nitelendirilmişlerdi: Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ekincilerin hoşuna giden ekin gibidirler. Böylece, Allah onlarla inkarcıları öfkelendirir. Allah, onlardan inanan ve yararlı işler işleyenlere, bağışlama ve büyük ecir söz vermiştir.
9/71. İnanmış erkekler ve inanmış kadınlar birbirlerinin himayecisidirler. İyiliği emreder, kötülüğü yasaklarlar. Namazı kılar, zekâtı verir, Allah’a ve Elçisi’ne itaat ederler. İşte bunlara Allah rahmet edecektir. Doğrusu Allah üstündür, bilgedir.
9/90. Bedevîler’den, kendilerine izin verilmesi için özür beyan edenler geldi. Allah’a ve Elçisi’ne yalan söyleyenler ise özür bile beyan etmeden oturdular. Onlardan inkâr edenlerin başına can yakıcı bir azap gelecektir. 91. Güçsüzlerin, hastaların ve sarfedecek bir şey bulamayanların, Allah ve Elçisi için öğüt verdikleri takdirde (savaşa katılamadıkları için) sıkıntı duymaları gerekmez. İyi davrananlar aleyhine bir yol izlenemez. Allah çok bağışlayıcı ve merhametlidir. 92. Kendilerini bineğe bindirmen için sana geldikleri zaman: “Sizi bindirecek binek bulamıyorum” dediğinde, sarfedecek bir şey bulamadıkları için üzüntüden gözyaşı dökerek geri dönenlere de sorumluluk yoktur.
9/102. (Tebük savaşına katılmayanların) diğer bir kısmı ise, günahlarını itiraf ettiler, onlar iyi işle kötü şeyi birbirine karıştırdılar. Allah’ın, onların tövbesini kabul etmesi umulur. Çünkü Allah çok bağışlayıcı ve merhametlidir. 103. (Ey Muhammed!) Mallarından, onları temize çıkaracak ve arıtacak olan bir miktar sadaka al! Onlara dua et! Senin duan onlara huzur verir. Allah işitendir, bilendir. 104. Onlar, Allah’ın kullarının tövbesini kabul ettiğini, sadakaları aldığını ve tövbeleri kabul eden ve merhamet sahibinin Allah olduğunu bilmiyorlar mı? 105. De ki: “Çalışın! Allah, Elçisi ve inananlar işlerinizi görecektir. Sizler görüneni ve görünmeyeni bilen Allah’a götürüleceksiniz. O, yapmış olduklarınızı size bildirecektir”.
9/117. Allah, zor bir zamanda, neredeyse birtakımının gönülleri kaymak üzere iken, Peygamber’in ve ona uyan Muhacirler ile Ensar’ın tövbelerini kabul etti. Tövbelerini kabul etti, çünkü onlara karşı çok şefkatli ve çok merhametlidir. 118. Bütün genişliğine rağmen yeryüzü kendilerine dar gelen, canları içlerine sığmayan, Allah’tan yine Allah’a sığınmaktan başka çare olmadığını anlayan, (savaştan) geri kalan üç kişinin tövbelerini de Allah kabul etti. Allah, onların tövbelerini kabul etmiştir, çünkü onlar tövbe etmişlerdir. Allah tövbeleri çok kabul edendir, çok merhametlidir. 119. Ey inananlar! Allah’a saygılı olun ve doğru sözlülerle beraber bulunun.
9/122. İnananlar, toptan yola çıkmamalıdır. Her topluluktan dîni iyi öğrenmeleri ve geri döndüklerinde toplumlarını uyarmaları için (yalnızca) bir grup yola çıksa olmaz mı? Böylece belki (yanlışlıklardan) çekinirler.
110/1-3. (Ey Muhammed!) Allah’ın yardımı ve zafer gelip, insanların Allah’ın dinine akın akın girdiklerini görünce, Rabbini överek yücelt, O’ndan bağışlanma dile! Çünkü O tövbeleri dâima kabul edendir.