Dünyanın en tembel hayvanlarından biri olarak bilinen Koala, Avustralya’ya özgü, otçul, keseli ve ağaçta yaşayan bir memelidir. Oyuncak bir ayıya benzeyen yapısıyla oldukça sevimli görünen bu hayvanlar, Avustralya’nın batı kıyıları boyunca ve ormanları besleyecek kadar yağışın bulunduğu iç kesimlerde yaşar. Güney Avustralya koalaları, kürkleri yüzünden yirminci yüzyılın başında büyük bir katliama uğramış ve sayıları oldukça azalmıştır.
“Koala” adının nereden geldiği bilinmemekle birlikte, Aborijin dilinde “su içmeyen” anlamına geldiği oldukça sık söylenen bir şeydir. Gerçekten de koalalar çok nadiren su içerler. Suya ihtiyaçları olmadığı için değil; temel besin maddeleri olan okaliptüs yapraklarından ihtiyaçları olan tüm suyu aldıkları için ayrıca su içmeye gerek duymazlar. Sadece yapraklarda yeterli nemin bulunmadığı kuraklık dönemlerinde ve hastalandıklarında suya ihtiyaç duyarlar.
Vücut yapıları bulundukları çevreye oldukça iyi uyum sağlayan koalaların, kol ve pençeleri geniş gövdeli okaliptüslere kolaylıkla tırmanmalarına yardımcı olur. Ön ayaklarındaki ilk iki parmakları diğer üç taneden ayrıktır ve kendi vücudumuzu düşünürsek iki tane başparmakları olduğu anlamına gelir. Pençeleri ağaçların yumuşak ve düzgün gövdelerine çengel gibi saplanabilen bu hayvanlar ağaç dallarını rahatlıkla kavrayabilir ve dallara sarılarak kolaylıkla tırmanabilir. Ancak koalalanın Özellikleri bunlarla sınırlı değildir; oldukça ilginç başka özellikleri de vardır:
Okaliptüs yaprakları yüksek miktarda lif ve çok az da protein içerir. Bu yapraklarda güçlü kokulu yağlar, fenolik bileşimler ve birçokl memeli için zehirli sayılabilecek siyanür niteliğinde maddeler bulunur. Başka hayvanlara oldukça zarar verebilecek yapıya sahip bu maddeler, koalanın vücudunda zehir etkisini kaybeder. Çünkü koalanın çok özel bir sindirim sistemi vardır. Bu özelliği ile “Minyatür Bir Biyokimyasal Fabrika” olduğu söylenebilir.
Diğer memeliler gibi koala da, okaliptüsün ana maddesi olan selülozu sindiremez. Ancak bu işlemi, onun için selülozu sindirebilen ve koalanın körbağırsağında yaşayan mikroorganizma yaparlar. Bu kör bağırsak, kalın bağırsağa açılır ve oldukça büyüktür. Öyle ki körbağırsak toplam bağırsak uzunluğunun beşte birini oluşturur.
Daha önce de belirtildiği gibi, koalanın tek besin kaynağı okaliptüs yapraklarıdır. Bu ise hayvanın karbonhidrat gereksinimini mikroorganizmaların selülozu sindirmesiyle karşılaması anlamına gelir. Bu da mikroorganizmalar olmadan koalaların yaşamalarının mümkün olmadığının apaçık kanıtıdır.
Aynca uykucu olmalarıyla karikatürlere, filmlere ve dizilere sıkça konuk olan koalalar, dünyanın gerçekten, de en tembel hayvanlarındandır. Neredeyse tüm yaşamlarını aynı ağacın üzerinde geçirebilirler. Yedikleri yapraklar bitse bile başka bir ağaca geçmek yerine, aynı ağaçtaki yaprakların yeniden büyümesini beklerler.