Hurafeler nelerdir

Hurafe, yalan ve aldatıcı söz demektir. Hurafe, dini delillerden hiçbirine dayanmayan, akla ve mantığa da aykırı olan birtakım batıl inançlar; hiçbir faydası bulunmayan hatta zararı olan boş ve anlamsız fiil ve davranışlardı. Hurafe, Dini bilgiler arasına karışan yanlış ve batıl inançlardır. Diğer bir ifade ile hurafe, uydurulmuş hikâye ve rivayettir.

Diyanet İşleri Başkanlığınca Türkiye genelinde yaygın çok sayıda hurafe ve batıl inanış tespit edilmiş ve bu tespitler yayımlanmıştır. Bu tespitler şunlardır:

Aile ile ilgili hurafeler
Ülkemizde görülen hurafeler içerisinde aile konusu birinci sırada yer almaktadır. En yaygın olanlarını şöyle özetlemek mümkündür;

Aile konusunda en yaygın hurafeler çocuklarla ilgilidir. Sünnet olan çocuğun acısının azalacağına inanılarak sünnet olma anında, annesi ve diğer hanımlar tarafından oklava çevirmek, yeni doğan çocuğun dindar olması için göbeği kesilerek cami avlusuna bırakmak, konuşamayan çocukların konuşabilmesi için cuma namazından sonra müezzin tarafından cami anahtarını çocuğun ağzına sokup çıkarmak, yürüyemeyen çocukların ayaklarına ip bağlayarak cuma namazından ilk çıkan kişiye ipi kestirmek, kırkı çıkmamış bir bebeğin tırnakları kesilirse o çocuğun hırsız olacağına inanmak,

Babanın çocuğuna, çocuğun da babasına selam veremeyeceğine inanmak, küçük çocukların üzerinden atlanıldığında boylarının kısa olacağına inanmak, çocuğu olmayanlara çocukları olması için deve dili veya etini yedirmek, çocuk doğan eve kırk gün süre ile et alınmaması gerektiğine inanmak, yeni doğan çocuğun kırkı çıkmadan evden çıkarılmaması gerektiğine inanmak, boyu ölçülen çocuğun cüce kalacağına inanmak, tek çocuk sünnet edildiğinde horoz kesmek.

Yaygın hurafelerden biri de gelin ile ilgilidir. Yeni gelinin kucağına erkek çocuk verilince çocuğunun erkek olacağına inanmak, lohusa kadının herhangi bir şeyden zarar görmemesi inancıyla, bulunduğu yere süpürge, soğan, sarımsak asmak, yastığının altına iğne, bıçak gibi şeyler koymak, lohusa kadının ve çocuğunun kırkı çıkmadan dışarı çıkarıldığı takdirde, üzerine al ve ağırlık bineceğine inanmak, kırkı çıkana kadar yalnız bırakmamak, lohusa iki kadının çocukları hasta olur inancıyla birbirlerinin evlerine gitmemeleri gereğine inanmak, hamile kadınların saçlarını kesmemeleri gerektiğine inanmak.

Bu konudaki diğer hurafeler şunlardan oluşmaktadır: Gelin evden çıkarken veya kocasının evine girerken ya da gelin arabası arkasından bir cam malzeme kırmak, nikâh kıyılırken bıçak, kemer ve düğmeleri açık tutmak ve elleri kenetlememek, nikâh esnasında gelin ve damadın birbirlerinin ayağına basması halinde, önce basanın sözünün geçeceğine inanmak, gelinin ağzına bal çalınmasının, kapı eşiğine çivi çakılmasının, yağ sürülmesinin, gelinin kaynanasının ayakları arasından geçmesinin kaynana-gelin ilişkilerini düzelteceğine inanmak, gelin gelince, gelin ve damadın üzerine para, üzüm, şeker ve leblebi gibi şeyler atıp, kapıda küp kırmak, evlenemeyen genç kızların kısmetinin açılması için müezzine minareden para attırmak, mendil veya eşarp sallatmak.

Uğur-Uğursuzluk ile ilgili hurafeler
Bazı şeylerin uğur/uğursuzluğuna inanmakla ilgili hurafeler içerisinde; aylar, geceler, hayvanlar, sayılar ve tırnak kesmekle ilgili hurafeler yer almaktadır.

Hayvanlar ile ilgili hurafeler
Baykuş ötmesi, kara kedinin insanın önünden geçmesi, horozun vakitsiz ötmesi, insanların ve araçların önünden tavşanın geçmesi uğursuz kabul edilmiş, karganın ötüşü ise o bölgeye gelecek bir belanın işareti olduğuna yorulmuştur. Tavşan uğursuz bir hayvan olarak kabul edilirken, tilki uğurlu kabul edilmiş, ancak tilkinin insanların önünden geçmesi de uğursuzluk sayılmıştır.

Günler ve Geceler İki bayram arasında nikah ve düğün yapmak, duaların kabulü için mübarek gecelerde ziyaretgâhlarda mum yakmak, gece vakti tırnak kesmek, cuma ve arefe günlerinde çamaşır yıkamak, dikiş dikmek ve temizlik yapmak, akşam sakız çiğnemeyi ölü eti çiğnemek gibi kabul etmek, gece aynaya bakmak, salı ve çarşamba günleri yola çıkmak, güneşin batmasına yakın bir zamanda ve akşamdan sonra evden soğan, biber gibi acı ve ekşi şeyleri çıkarmak ya da almak, gece ev süpürmenin fakirlik getireceğine inanmak, salı günü temizlik yapmak, çamaşır yıkamak, dikiş dikmek ve nikâh kıymak, gece dışarıya sıcak su uğursuzluk getirecek şeyler olarak kabul edilmiştir.

Elden ele sabun, makas, bıçak, iğne ve soğan vermenin uğursuzluğuna inanmak, kişinin üzerinde dikiş veya düğme dikilmesi hâlinde, ağza çöp alınması gerektiğine, aksi takdirde aklının da dikileceğine inanmak, sol gözün seğirmesini kötüye yormak, kapı eşiğinde oturan kimsenin iftiraya uğrayacağına, borcu artacağına ve fakir olacağına inanmak, kadının erkeğin önünden geçmesi hâlinde erkeğin nasibinin kesileceğine inanmak, sağ elinin içi kaşındığında para geleceğine, sol elinin içi kaşındığında da para çıkacağına, ayak altı kaşındığında da yola çıkılacağına inanmak.

Sağ gözün seğirmesini hayra yormak, ezan okunurken köpeklerin ulumasını kötüye yormak, ceviz diken kimsenin ömrünün kısa olacağına inanmak, cam ve porselen gibi eşyanın aniden düşüp kırılmasını, bir belanın defedileceğine işaret saymak, merdiven altından geçmeyi uğursuz saymak, şiddetli dolu ve yağmur yağdığı zaman, yağmur ve dolunun durması için dışarıya bir demir parçası atmak, cuma günü ekmek pişirilmesi hâlinde meleklerin kanatlarının yanacağına inanmak şeklinde özedenebilir.

Cenaze ile ilgili hurafeler
Bu hurafelerin en yaygın olanlan şunlardır: Defin esnasında kürek yere konulmadan alınırsa, alanın öleceğine inanmak, cenaze olduğunda dolu olan su kapları boşaltılarak, cenaze kaldırıldıktan sonra onları tekrar doldurmak, ölen kişinin ruhu gelir diye cenaze evini sürekli ışıklandırmak, cenaze için üçüncü gününde helva ve yemek yapıp dağıtmak, cenaze ve mezara çelenk koymak, kefen arasına dua, ayet, vasiyetname, iman kâğıdı yazıp koymak, cenaze sahiplerinin bir hafta ya da bir ay süreyle saç, sakal tıraşı olmamaları gerektiğine inanmak.

ölen kimse için arefe günü kurban kesmek, iskat ve devir yapılmadan cenazeyi kaldırmamak, ölen kimsenin içmesi için mezarın üstüne su testisi koymak, baykuş ötmesi hâlinde orada cenaze olacağına inanmak, mezarlıkta helva, para, şeker dağıtmak, cenaze evinde birinci gün yemek pişirip yedirmek, cenaze mezara konulduktan sonra veya mezar kazılırken kemik çıkması hâlinde içine bozuk para koymak, kabir üzerine türbe yapmak ve resim koymak, cenaze evinde pişen yemeklere “Azrail kılıcını batırmış” olduğu inancıyla orada yemek pişirmemek ve pişirilen yemeklerin dökülmesi gerektiğine inanmak, gökten yıldız kaydığında bir kişinin öleceğine inanmak, mezarı veya mezarlığı el işareti ile göstermenin kötü sonuç getireceği, eğer gösterilmiş ise o parmağın ısırılması gerektiğine inanmak.

Şifa ile ilgili hurafeler
Şifa konusunda yaygın olan hurafeler şunlardır: Hastanın başı üzerinde tuz gezdirmek, köz söndürmek, kurşun döktürmek ve kurşunun aldığı şekle göre hüküm vermek, türbelerden getirilen topraktan hastalara yedirmek veya suya karıştırılarak içirmek, başı ağrıyan kimsenin evinden getirdiği süpürgeyle camiyi süpürmesi hâlinde baş ağrısının geçeceğine inanmak.

Türbe-Yatır ile ilgili hurafeler
Dileğin kabulü için ağaçlara bez, çaput bağlamak, türbelere adakta bulunmak, türbe ziyaretlerinden şifa beklemek, dilek taşlarına taş yapıştırmak ve taşların yapışması hâlinde dileklerin yerine geleceğine, yapışmaması hâlinde dileklerin yerine gelmeyeceğine inanmak, türbelerde kurban veya horoz adayıp kesmek, türbe çevresinde bulunan mermerlere, madeni para yapıştırmaya çalışmak, yapıştığı takdirde dileğinin yerine geleceğine inanmak, bereket için türbelere para atmak, çocuğu olmayanları şeyhe ve türbeye götürmek ve muska yazdırmak bu konunun en yaygın olan hurafeleridir.

Hıdrellez ile ilgili hurafeler
Hıdrellez günü sahile gidilerek kuma veya toprağa ev, araba veya kadın resimleri çizilerek çizilen bu resimler sayesinde ileride onlara sahip olunacağına inanmak, hıdrellez günü kadınların iş yapmasını kötüye yorumlamak, hıdrellez günü yeşil ot koparmanın uğursuzluk getireceğine, bundan dolayı tarlada çalışmanın uygun olmayacağına inanmak. Hıdrellez gecesi, eve uğradığı takdirde Hızır’ın parmağını batırarak onu mayalaması için bir kapta süt bulundurmak.

Baht Açılması ile ilgili hurafeler
Cuma namazından ilk çıkan kimsenin, asma kilidi anahtarla açması hâlinde, kız ve erkeklerin kısmetlerinin açılmasına vesile olacağına inanmak, cuma salası okunurken bekâr kızların bahtları açılması için kilit açtırmak, bahtın açılması için ezan okuyana mendil veya eşarp sallatmak.

Namaz ile ilgili hurafeler
Camiye girerken cami duvarını öpmek, açık kalan seccadenin üzerinde şeytanın namaz kılacağına inanmak.

Nazar ile ilgili hurafeler
Nazar değmemesi için hayvan başı-boynuzu, kaplumbağa kabuğu, kara çalı dikeni, at nalı, çocuk ayakkabısı, sarımsak, üzerlik ve nazar boncuğu takmak, kurşun döktürmek, bağ ve bahçelere kuru hayvan kafası takmanın ziraatı nazardan koruyacağına inanmak. İğde ağacının nazara karşı koruyucu olduğuna inanmak, ağaçları ve seraları nazardan korumak için görünür bir tarafına zakkum dalı veya hayvan kemiği takmak, gök renginde gözü olanlarla göz göze gelindiğinde nazar değeceğine inanmak.

Adak-Kurban ile ilgili hurafeler
Tekke ve türbelerde kurban kesmek, tekke ve türbelerden şifa beklemek, medet ummak, orada yatmak, mum yakmak, helva dağıtmak, el-yüz sürmek, bez bağlamak, dilekte bulunmak ve etrafında dönmek, araba alındığında, çocuk doğduğunda kesilen kurbanın kanını arabanın bir yerine veya çocuğun alnına sürmek, kurban bayramı arefesinde ölüler için kurban kesmek gibi hurafeler, adak ve kurban ile ilgili hurafeler olarak dikkati çekmektedir.

Misafir ile ilgili hurafeler
Misafirin, askere gidenin veya yola çıkanın arkasından su dökmek de hurafeler arasında yer almaktadır.

Sihir, Büyü, Fal-Muska ile ilgili hurafeler
Sevgi, nefret, hastalık ve bazı ihtiyaçlar için falcılara, büyücülere gitmek ve yıldıznameye baktırmak, kahve falına bakmak, çalınan veya kaybolan malın bulunması için hocalara veya kâhinlerin kehanetlerine başvurmak, kaybolan bir hayvan için kurt ağzı bağlatmak gibi hurafeler bu konuya örnektir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz