Peygamberimizin zamanında olmadığı halde sonradan din adına ortaya çıkan şeylere bid’at denir. Diğer bir ifade ile Bid’at, Bir şeyin aslında olmadığı halde, sonradan ortaya çıkan şeye denir. Oysa dini hükümler Kur’an ve sünnete dayanmaktadır. Kur’an ve sünnetin kaynağı ise ilahı vahiydir. İslam’ın gelmesi ile din tamamlanmış, vahiy Peygamberimizin vefatı ile son bulmuştur.
Veda haccı sırasında Peygamberimize inen ayette bu gerçek şöyle bildirilmiştir: “Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size olan nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı seçtim.” (Maide 3)
Ayetten açıkça anlaşıldığı üzere din kemale ermiş, insanlann ihtiyaçlanna cevap verecek şekilde tamamlanmıştır. Artık bundan sonra onun hükümlerinde herhangi bir değişiklik yapmak, ilave ve eksiltmede bulunmak söz konusu değildir. Evrensel bir din olan İslam, tam ve en mükemmel şekli ile bütün çağlara ışık tutacaktır. Dini hükümlere yeni bir şey ilave etmek veya dini hükümlerden bir şey çıkarma hakkı kimseye verilmemiştir. Bu sebeple din adına ortaya çıkıp yeni şeyler uydurmak veya bazı hükümleri kaldırmak sapıklıktır, dinin gösterdiği ana caddeden çıkmak, sonu uçurum olan tali yollara sapmaktır. Bu gibi şeylerin kabul edilemeyeceğini Peygamber Efendimiz şöyle bildirmiştir: “Kim bizim dinimizde olmayan bir şey ortaya atarsa, o şey reddedilir.”
Dini, Peygamberimizin tebliğ ettiği gibi korumak her Müslümanın görevidir. Bizim için ölçü, Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimizin sünneti ile bu iki ana kaynağa uygun olan dini delillerdir.
Bid’at, din adına dinde olmayanı dine ilave etmek, dinde olanı ise çıkarmaktır.
İman ve ibadetlerle ilgili konularda ortaya çıkarılan ve dinden olmadığı hâlde dinde varmış gibi gösterilen şeyler bid’attir. Bunun en sakıncalı tarafı, bu gibi şeylerin dinde yeri olmadığı hâlde, dinde varmış gibi gösterilmesi ve bazı Müslümanların bunları dinin emir ve tavsiyesi olarak algılayıp peşinden gitmesidir. Dünyevi amaçlarla ortaya çıkan, insanların ihtiyaçları ve yaşam şartları ile ilgili yapılan yenilikler, geliştirilen teknik buluşlar bid’at kapsamına girmez. Yeter ki bu yenilikler, insanlığın hayrına olsun. Yeter ki İslam’ın temel prensiplerine ters düşmesin.
Eğer her yenilik bid’at olsaydı, İslam dünyasında hiçbir ilerleme olmaz, 1400 yıl önceki hayatı yaşamak zorunda kalırdık. Örneğin; otomobil, tren ve uçakla değil de at ve deve ile yolculuk yapmamız, elektrik lambalarını söndürüp ilkel lambalar ve mum ışığı ile aydınlanmamız gerekirdi.
Bunun; insanlığın kurtuluşu, refah ve mutluluğu için gelen İslam’ın temel esaslarına ve evrensel ilkelerine aykırı olduğu açıktır.
Bidat örnekleri
– Kabirleri ziyaret sırasında oralarda mum yakmak.
– Mezar taşı üzerine âyet-i kerime, şiir, methiye v.s. yazmak.
– Aşure günü aşûre pişirmeyi ibadet sanmak.
– Ölü evinden helva vs. dağıtmak. Ölünün 3, 7, 40, 52 veya 53 üncü günlerini yapmak.
– Kabristanda mezarı başında birisinin kırk gece yatması.
– Ölü için, birinci,yedinci, kırkıncı günleri ile yıl dönümlerinde ziyafet vermek.
– Zekeriya sofrası diye adak yapmak.
– Kısa sakala sünnet demek.
– Ücretle Kur’an okumak.