Namazı bozmak bazı durumlarda caiz olduğu gibi bazı durumlarda vaciptir, yani bozulması gereklidir. Buna göre:
1. Herhangi bir tehlikeye maruz kalan bir kimsenin feryat ederek yardım istemesi hâlinde, namazda olan kişinin yardım etmeye gücü yetiyorsa namazını bozup yardıma koşması vaciptir. Bu namaz ister farz, isterse vacip veya sünnet olsun, bozulur. Görevini yaptıktan sonra bıraktığı namazını yeni baştan kılar.
Namazı bozmayı gerekli kılan durumlar kısaca şunlardır:
Bir mütecavizin tecavüz için saldırması, bir kimsenin suya düşmesi veya bir hayvanın saldırması, sürüye kurt veya başka bir canavar gelmesi, âmâ, yani gözleri görmeyen ya da tehlikeden haberi olmayan bir kişinin kuyuya veya benzeri bir tehlikeye düşmesi hâlinde namaz kesilerek yardıma koşmak gerekli olur.
2. Yine bir ebe, doğması iyice yaklaşan bir çocuğa veya anasına herhangi bir zarar gelmesinden endişe ederse, namazda ise hemen namazı bırakır ve müdahale eder, böyle acil bir durumda henüz namaza başlamamış ise namazı tehir eder ve üzerine düşen görevi yapar.
Bebeğin sağlığı ve ihtiyacı ile ilgili acil durumlarda da hem ebe, hem de bebeğin annesi namazı sonraya bırakabilir.
İster kırda, ister köy ve şehirde olsun hırsızın, herhangi bir şeyini çalma korkusu veya yangın ve sel tehlikesinden korkulması durumlarında da namaz, vaktinden sonraya tehir edilebilir.
Nafile bir namaz kılmakta olan bir kimseye, onun namazda olduğunu bildiği hâlde annesi veya babası çağırsa namazı bozmayabilir. Ancak namazı bozup anne-babasına cevap vermesi daha iyidir.
Eğer anne-baba çocuklarının namazda olduğunu bilmedikleri hâlde çağırırlarsa, bu namaz nafile ise namazı kesip çağrıya karşılık vermesi vacip olur.
Eğer evlat farz namazını kılmakta ise anne ve babasından biri normal bir şekilde kendisini çağırırsa namazı bozması caiz olmaz. Ancak herhangi bir tehlike ile karşılaşıp yardım istemek maksadıyla feryat ederek çağırlarsa derhâl namazı bozar anne-babanın imdadına koşar.
Anne-babadan başka kişilere de, tehlikeli ve acil durumlarda aynı şekilde davranılması gerekir.
Namazda iken bir dirhem (3,207 gr.) gümüş hatta daha az değerde olan para veya malın çalınma korkusu meydana gelirse, malın çalınmasını önlemek için farz namazı bile olsa, namazın bozulması caizdir.
Böyle bir mal başkasına ait olsa bile onu hırsızdan korumak için namaz bozulabilir.
Kadın namazda iken ateş üzerindeki tencerenin kaynayıp taşmasından korkarsa, namazı bozabileceği gibi çocuğunun ağlaması sebebiyle acı çekmesinden endişe ederse yine namazı bozması caiz olur.