Bir kimse yaptığı ibadetin sevabını ister hayatta olsun, ister ölmüş olsun dilediği kişilere bağışlayabilir. Namaz, oruç, sadaka, Kur’an okumak, dua etmek, hac, umre ve tavaf gibi bütün ibadetler buna dâhildir.
Bir kimse kendisine ait olan bir malı veya parayı başkasına hediye edince hediyeyi alan kişi bundan yararlandığı gibi bu ibadetlerin sevabı da kimlere bağışlanırsa o kimseler bundan yararlanır. Kur’an okumak da sevabı çok olan bir ibadet olduğuna göre, okunan Kur’an’ın sevabı ölülere bağışlandığı takdirde elbette ki bunun onlara faydası vardır. Yeter ki bunlar iyi niyetle ve sadece Allah nzası için yapılmış olsun. Bu hususta herhangi bir tereddüde yer yoktur. Çünkü konu ile ilgili rivayetler tevatür derecesine ulaşmıştır.
Verilen sadakaların ölülere faydası vardır.
Hz. Âişe (ra.) diyor ki:
Bir kimse peygambere geldi ve “Annem aniden öldü, öyle zannediyorum ki annem konuşabilseydi sadaka verilmesini vasiyet ederdi. Şimdi ben onun adına sadaka versem annem için bir sevap olur mu?” Peygamber (sas.) Efendimiz,
“Evet, olur.” buyurdu.
Ölülerimizin sevinmesine vesile olan ibadetler:
Enes (ra.) Peygamberimize,
“Ey Allah’ın Resulü! Biz ölülerimiz namına sadaka veriyoruz, onlar namına haccediyor, duada bulunuyoruz. Acaba bu onlara ulaşıyor mu?” diye sordu. Peygamberimiz (sas),
“Evet, onlara ulaşır ve onlar bundan, sizden birinize bir tabak hediye geldiği zaman nasıl sevinirse öyle sevinirler.” buyurdu.
Kur’an okumak ve Kur’an dinlemek sevabı çok olan ibadetlerdendir.
Peygamberimiz (saş.) Efendimiz şöyle buyuruyor:
“Gerçek şu ki bu Kur’an Allah’ın (kopmaz) ipidir, apaçık bir nurdur. Onu okuyunuz. Zira Allah, Kur’an okumanıza karşılık olmak üzere her harfine on sevap verir,”
“Kim Allah’ın kitabı Kur’an’dan bir ayet dinlerse, ona kat kat sevap verilir.”
Elbette ki sevap kazanan kimse, bunu dilediği kişilere bağışlayabilir.
Kur’an okumak ölülerin azabının hafiflemesine vesile olur. Hz. Enes’ten rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (sas.) şöyle buyurmuştur:
“Her kim kabristana gider de Yâsîn suresini okursa, Allah Teâlâ orada yatanların azabını hafifletir.”
Okunan Kur’an’dan sadece ölüler yararlanmaz, okuyanlar da sevap kazanır. Nitekim Hz. Ali’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamberimiz buyuruyor ki:
“Bir kimse kabristana uğrar da on bir defa ihlas suresini okur ve sevabını ölülere bağışlarsa, kendisine ölülerin sayısınca sevap verilir.”
Peygamber Efendimiz diğer bir hadis-i şeriflerinde de, “Ölülerinize Yâsîn okuyunuz.” buyurmuş, kendileri de kabir ziyaretlerinde Kur’an okumuştur.
Ahmed b. Hanbel, “Kabristana girdiğinizde, Fâtiha-i şerife Reddü’l-Muhtar, c. 1, s. 605 – M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, 18, s. 6050 ile İhlâs (Kul huvellâhu ehad), ve muavvizeteyn (Kul eûzü birabbi’l-felak; Kul eûzû birabbi’n-nâs) surelerini okuyunuz ve sevabını ölülere hediye ediniz. O sevap onlara ulaşır” demiştir.
Bu konuda bilinmesi gereken önemli bir husus da şudur:
Sevabı ölülerimizin ruhuna ithaf edilmek üzere verilen sadaka, okunan Kur’an-ı Kerim ve diğer ibadetlerin hiçbir menfaat karşılığı olmadan, sadece Allah rızası için yapılması gerekir.
Eğer bir ibadet herhangi bir ücret karşılığında ve menfaat düşüncesi ile yapılırsa bunun sevabı olmaz. Sevap olmayınca ölüye neyi hediye edeceğiz? Olmayan bir şey hediye edilebilir mi?
Özellikle ölüler için Kur’an okutmanın veya Kur’an okuyana hediye olarak bir miktar para vermenin caiz olup olmayacağı tartışılmış; ücret karşılığı Kur’an okutmanın ve okumanın caiz olmadığı, okunsa bile bunun sevabının olmayacağı, dolayısıyla ölünün de bundan yararlanamayacağı İslam bilginleri tarafından ifade edilmiştir.
Ancak ölünün yakınları tarafından herhangi bir ücret söz konusu edilmemek ve okuyanın da bir menfaat beklentisi içinde olmamak kaydıyla Allah nzası için okuduğu Kur’an’ın akabinde okuyucuya hediye verilmesi ve okuyucunun da bunu alması caiz midir?
Bu soruya cevap olmak üzere, büyük din âlimlerimizden merhum Kâmil Miras’ın ünlü eseri Buhârî şerhindeki Kur’an okuyan ve okutanlara yönelik öğüdü şöyledir:
“Yukarıda tercüme ettiğimiz hadis-i şeriflerin bize bildirdiği hakikate göre, Peygamber Efendimiz, şanı büyük Kur’an’ın bir ticaret malı gibi ücretle okunmasını ve okutulmasını istemiyor, tam aksine Allah kelamının yüksek mevkiinin ve saygınlığının korunmasını istiyor.
Bu sebeple İslam âlimleri Hazreti Kur’an’ın yüce şanına izafetle bu kutsal emaneti taşıyan hafızların ücretle Kur’an okuma yoluyla halka el uzatmaktan uzak durmalarını tavsiye etmişler, ancak bir hediye ve ücret beklentisi olmaksızın, Kur’an okumanın sonunda verilecek hediyenin alınabileceğini caiz görmüşlerdir.