Yüce kitabımız Kuranı Kerim’de Peygamberlerin tebliğ görevi ile ilgili ayetleri bu sayfada derledik. İşte Kuranı Kerim’de geçen Peygamberlerin tebliğ görevi ile ilgili ayetler.
87/9. (Ey Muhammed!) Öğüdün bir yararı varsa öğüt ver. 10. (Allah’tan) korkan öğüt alacaktır. 11. Bedbaht olan ise ondan kaçınacaktır.
7/35. Ey Ademoğulları! Aranızdan âyetlerimizi size okuyan elçiler geldiği zaman kim sakınır ve (kendini) düzeltirse, onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
6/130. “Ey cin ve insan topluluğu! Size ayetlerimi anlatan ve bugünle karşılaşacağınızı bildiren, kendi içinizden elçiler gelmedi mi?” dendiğinde: “Kendi aleyhimize tanığız” derler. Dünya hayatı onları aldattı da, inkârcı olduklarına dair kendi aleyhlerine tanıklık ettiler.
6/48. Elçileri sadece müjdeci ve uyarıcı olarak gönderiyoruz. Kim inanır ve iyi davranırsa, onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
6/69. (Allah’a karşı gelmekten) sakınanlara, onları (kafirleri) hesaba çekmek düşmez; onlara düşen, sakınmaları için (kafirlere) öğüt vermektir.
42/48. (Ey Muhammedi) Eğer yüz çevirirlerse, (bilsinler ki) Biz seni onlara bekçi göndermedik; sana düşen sadece duyurmaktır. Biz insana katımızdan bir rahmet tattırırsak ona sevinir; ama elleriyle yaptıklarından dolayı başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek nankör kesilir.
18/27. (Ey Muhammedi) Rabbinin Kitabından sana vahyolunanı oku! O’nun, sözlerini değiştirecek yoktur. O’ndan başka sığınılacak birini bulamazsın.
18/56. Biz elçileri sadece müjdeleyici ve uyarıcı olarak göndeririz; inkarcılar ise, onunla hakkı tepelemek için batıl uğruna mücadele verirler. Ayetlerimizi ve uyarıldıkları şeyleri alaya alırlar.
16/36. Her millete: “Allah’a tapın; tağuttan kaçının!” (diyen) bir elçi gön dermişizdir. Allah onlardan kimini doğru yola eriştirdi, kimi de sapıklığı hak etti. Yeryüzünde gezin ve yalanlayanların sonlarının nasıl olduğuna bakın.
14/4. Kendilerine açıkça anlatabilmesi için, her peygamberi kendi kavminin dili ile gönderdik. Allah dilediğini şaşırtır ve dilediğine yol gösterir. O Üstün’dür, Bilge’dir.
29/18. Eğer yalanlıyorsanız (bilin ki), sizden önce de bazı ümmetler yalanlamışlardı. Elçi’ye düşen, sadece apaçık duyurmaktır.
2/213. İnsanlar tek bir ümmet idi. Allah müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberleri gönderdi. Anlaşmazlığa düştükleri hususlarda insanların arasında hüküm vermek için, onlarla birlikte, gerçeği içeren Kitab’ı indirdi. Ancak, kendilerine belgeler gelmişken aralarındaki çekememezlikten dolayı onda anlaşmazlığa düşenler, yalnızca (Kitap) kendilerine verilenler oldu. İnananları ise, Allah kendi izniyle, onların hakkında anlaşmazlığa düştükleri gerçeğe iletti. Allah dilediğini doğru yola iletir.
3/20. (Ey Muhammedi) Seninle tartışmaya girişirlerse de ki:.“Ben, bana uyanlarla birlikte kendimi Allah’a teslim ettim”. Kitab verilenlere ve Kitapsızlara: “Siz de (Allah’a) teslim oldunuz mu?’’ de. Eğer kendilerini (Allah’a) teslim ederlerse, doğru yolu bulmuş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen ancak bildirmedir. Allah kulları görmektedir.
33/7. (Ey Muhammedi) Hani Biz peygamberlerden söz almıştık. Senden, Nuh’dan, İbrahim’den, Musa’dan ve Meryem oğlu İsa’dan… Bunlardan sağlam bir söz almışızdır.
13/40. Sana, onlara vaadettiklerimizin bir kısmını göstersek de, seni öldürsek de görevin tebliğ etmektir. Hesap görmek bize düşer.