Yüce kitabımız Kuranı Kerim’de Kıyamet ile ilgili ayetleri bu sayfada derledik. İşte Kuranı Kerim’de geçen Kıyamet ile ilgili ayetler.
74/8-10. Sur’a üflendiği vakit, işte o gün, inkârcılara kolay olmayan zorlu bir gündür.
81/1. Güneş dürüldûğü zaman; 2. Yıldızlar düşüp söndüğü zaman; 3. Dağlar yürütüldüğü zaman. 4. Doğurması yaklaşmış develer başıboş bırakıldığı zaman; 5. Yabanî hayvanlar bir araya toplandığı zaman; 6. Denizler kaynaştığı zaman.
101/1. Gürültü çıkaracak olan (olay)! 2. Nedir o gürültü çıkaracak olan? 3. O gürültü çıkartacak olanın ne olduğunu sen ne bilirsin? 4. O gün, insanlar (yere) serilmiş pervaneye dönecekler. 5. Dağlar, atılmış renkli yüne dönecekler.
75/1. Hayır; kıyamet gününe yemin ederim. 2. Hayır; nedamet çeken nefse yemin ederim. 3. İnsan, kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor? 4. Evet, Biz onun parmaklarını (yeniden) düzenlemeye kadiriz. 5-6. Ama insanoğlu ileride de suç işlemek, ister de: “Kıyamet günü ne zamanmış!” der. 7-10. Gözün kamaştığı, ayın tutulduğu, güneş ve ayın bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan: “Kaçacak yer neresi?” der. 11. Hayır, hayır; bir sığınak yoktur. 12. O gün varılacak tek yer Rabbinin huzurudur. 13. O gün insanoğluna sunduğu ve geriye bıraktığı ne varsa bildirilir. 14-15. Özürlerini sayıp dökse de, insanoğlu, artık kendi kendinin şahididir.
77/1-7. Birbiri ardından gönderilenlere, estikçe esenlere, yaydıkça yayanlara, ayırdıkça ayıranlara ve bir mazeret veya uyarı olsun diye öğüt bırakanlara andolsun ki, size söz verilen şey muhakkak gerçekleşecektir. 8. Yıldızların ışığı giderildiği zaman. 9. Gök yarıldığı zaman. 10. Dağlar ufalandığı zaman. 11. Elçilere vakit belirlendiği zaman. 12. Hangi güne ertelenmiştir? 13. Hüküm gününe! 14. Hüküm gününün ne olduğunu sen ne bilirsin? 15. O gün, yalanlamış olanların vay hâline! 16. öncekileri yok etmedik mi? 17. Ardından, sonrakileri de onlara katarız. 18. Suçlulara böyle yaparız. 19. O gün, yalanlamış olanların vay hâline!
50/20. Sûra üfürülür; işte bu, söz verilen gündür.
54/1-2. Kıyamet vakti yaklaşır, ay yarılır. Onlar bir delil görünce yüz çevirirler ve: “Süregelen bir büyü” derler.
54/46. Kıyamet saati onlara söz verilmiştir. O ne korkunç, ne acı bir saattir! 47. Suçlular sapıklık ve çılgınlık içindedirler. 48. Ateşe yüzüstü sürüldükleri gün: “Cehennemin tadını çıkarın” (denir).
7/187. (Ey Muhammed!) Sana kıyamet saatinin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi ancak
Rabbimin katındadır. Onu zamanında açığa ancak O çıkarır. Göklerin ve yerin ağırlığını çekemeyeceği o saat size ansızın gelecektir. Sanki sen onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: “O’nun bilgisi Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bunu bilmez”.
25/25. O gün, gök beyaz bulutlar halinde parçalanacak ve melekler bölük bölük indirilecekler.
20/105-108. (Ey Muhammed!) Sana dağları sorarlar; de ki: “Rabbim onları ufalayıp savuracak, yerlerini düz, kuru bir toprak hâline getirecek; orada ne çukur, ne tümsek göreceksin. O gün (insanlar) hiç bir tarafa sapmadan bir davetçiye uyarlar. Sesler Rahman’ın huzurunda kısılmıştır; ancak bir fısıltı işitirsin“.
58/1 -3 Kıyamet koptuğu zaman, onun gerçekleştiğini yalanlayacak kimse yoktur. O, alçaltacak ve yükseltecektir. 4-7. Ey insanlar! Yer sarsıldıkça sarsıldığı, dağlar ufalandıkça ufalanıp, toz duman hâline geldiği zaman, siz de üç sınıf olursunuz. 8. (Amel defterleri) sağdan verilenler: kimdir o (defterleri) sağdan verilenler? 9. (Amel defterleri) soldan verilenler-kimdir o (defterleri) soldan verilenler? 10. (İyilik işlemekte) önde olanlar, ileri geçenlerdir.
27/82. (Kendilerine) söylenmiş olan başlarına geldiği zaman, yerden bir hayvan çıkarırız; o onlara, insanların ayetlerimize kesin olarak İnanmadıklarını söyler. 83. O gün her ümmetin ayetlerimizi yalanlayanlarını bir bölük hâlinde toplarız. Onlar (hesap yerine) sevk edilirler. 84. Geldikleri zaman (Allah): “Ayetlerimizi bilgice kavramadığınız hâlde yalanladınız öyle mi? Yoksa, yaptığınız neydi?” der. 85. Haksızlıklarından ötürü, söylenilen söz başlarına gelir. Artık konuşamaz olurlar.
15/85. Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasındakiler! bir gaye için yarattık. Şüphesiz kıyamet saati gelecektir. Onun için gözel ve yumuşak davran.
37/19. O iş tek bir çığlıktır; (o zaman) bakakalırlar.
31/34. Kıyamet saatini bilmek Allah’a mahsustur. Yağmuru O indirir, O rahimlerde bulunanı bilir. Kimse yarın ne kazanacağını bilmez, hiç kimse nerede öleceğini bilmez. Şüphesiz, Allah bilendir, (herşeyden) haberdardır.
34/3. İnkâr edenler: “Kıyamet bize gelmeyecektir” dediler. (Ey Muhammedi) De ki: “Hayır; gaybı bilen Rabbime andolsun ki, kıyamet size muhakkak gelecektir. Göklerde ve yerde zerre kadar olanlar bile O’nun ilminin dışında değildir. Bundan daha küçüğü de, daha büyüğü de, apaçık bir kitaptadır.
39/67. Onlar, Allah’ı gereği gibi değer-lendiremediler. Bütün yeryüzü, kıyamet günü O’nun avucundadır; gökler O’nun kudretiyle dürülmüş olacaktır. Haşa; O, onların ortak koşmalarından yücedir. 68. Sûr’a üflenince, Allah’ın dilediği bir yana, göklerde olanlar ve yerde olanlar bayılırlar. Sonra ona bir daha üflenince hemen ayağa kalkıp bakışır dururlar.
40/18. (Ey Muhammed!) Onları, yüreklerin ağıza geleceği, tasadan yutkunacakları, yaklaşan kıyamet günü ile uyar. (O gün) haksızlık edenlerin ne bir dostu, ne de (sözü) dinlenecek bir aracısı vardır.
40/59. Kıyamet günü mutlaka gelecektir. Bunda şüphe yok; fakat insanların çoğu inanmıyorlar.
42/17. Kitab’ı ve ölçüyü hak ile indiren Allah’tır. Ne bilirsin, belki de kıyamet vakti yakındır. 18. Ona inanmayanlar, onu acele isterler; inananlar ise, ondan (korkularından) titrerler ve onun gerçek olduğunu bilirler. İyi bilin ki, kıyamet hakkında tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler.
43/61. O, kıyameti bildirir; sakın ondan şüphe etmeyin. Bana uyun, bu doğru yoldur.
45/27. Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. Kıyamet kopacağı gün, işte o gün (Kur’an’ı) batıl sayanlar kayba uğrayacaklardır.
18/47. Dağları yürüteceğimiz ve senin yeryüzünü dümdüz göreceğin gün, hiç birini bırakmaksızın insanların hepsini bir araya getiririz.
18/8. Şüphesiz, Biz yeryüzünde olanları kupkuru bir toprak hâline getireceğiz.
18/99. Biz o gün onları bırakırız, dalgalar hâlinde birbirlerine girerler, sonra sura üflenir ve hepsini bir araya toplarız.
16/61. Eğer Allah insanları haksızlık yapmalarından ötürü hemen yakalayacak olsaydı, yeryüzünde bir canlı bırakmazdı. Fakat onları belli bir süreye kadar erteler. Süreleri geldiği zaman onu ne bir an geciktirebilirler, ne de bir an öne alabilirler.
16/77. Göklerin ve yerin gaybı Allah’a aittir. Kıyametin kopuşu bir göz kırpması kadar veya daha kısa bir zaman işidir. Allah’ın gücü herşeye yeter.
21/1. İnsanların hesabını görme (zamanı yaklaştı, fakat onlar hâla dalgınlık içinde yüz çeviriyorlar.
21/104. Göğü, kitap sayfalarını dürer gibi dürdüğümüz zaman, yaratmaya ilk başladığımız gibi, katımızdan verilmiş bir söz olarak, yaratmayı tekrar edeceğiz. Şüphesiz Biz bunu yapacağız.
21/109-111. Eğer yüz çevirirlerse, de ki: “Size açık seçik ilan ettim205; tehdit o-lunduğunuz şeyin yakın mı, uzak mı olduğunu bilemem. O, açığa vurulan sözü de bilir, gizlediklerinizi de bilir. Bilmem; belki bu gecikme sizi denemek ve bir süreye kadar geçindirmek içindir”.
21/96-97. Ye’cüc ve Me’cüc’ün (sedleri) açıldığı, her tepeden boşaldıkları ve verilen gerçek söz yaklaştığı zaman, inkâr edenlerin gözleri açılı verir: “Vah bize! Bundan önce dalgınlık içindeydik, hayır zâlimdik” (derler). 98. Siz ve Allah’tan başka taptıklarınız cehennemin yakacağısınız, oraya geleceksiniz.
52/1-7. Tür’a, yayılmış ince deri üzerine yazılmış Kilab’a, Ma’mur Ev’e (Kâbe’ye), yükseltilmiş tavana (göğe) ve kaynayan denize andolsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. 8. Onu savacak yoktur. 9-12. Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde oyalanarak (kıyameti) yalanlayanlara yazıklar olsun!
67/25. (İnkârcılar:) “Doğru sözlü iseniz, bu sözverilen (azab) ne zamandır?” derler. 26. De ki: “O’nu bilmek ancak Allah’a mahsustur, Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım”. 27. Azabı yaklaşırken gördükleri zaman, inkar edenlerin yüzleri çirkinleşip kararır; onlara: “Sizin arayıp durduğunuz işte budur” denir.
69/1-2. Gerçekleşecek olan! Nedir o gerçekleşecek olan? 3.Gerçekleşecek olanın ne olduğunu sen ne bilirsin?
69/13-15. Sur’a bir üfürüş üfürüldüğü, yer ve dağların kaldırılıp bir vuruşla birbirine çarpıldığı zaman, işte o gün olacak olur (kıyamet kopar). 16. O gün gök yarılır ve gevşer. 17. Melekler onun çevresindedirler. O gün Rabbinin tahtını onlardan sekizi başları üstünde taşır.
70/1-3. Birisi, (yükselinecek) derecelere sahip olan Allah katından inkârcılara gelecek ve kimsenin savamayacağı azabı soruyor.
70/5. (Ey Muhammedi) Güzelce sabret. 6. Onlar azabı uzak görüyorlar. 7. Ama Biz onu yakın görmekteyiz. 8. Gök, o gün erimiş mâden gibi olur. 9. Dağlar da (atılmış) yüne döner. 10. Hiç bir dost, dostunu sormaz. 11-14. Onlar birbirlerine gösterilirler. Suçlu kimse, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini barındırmış olan sülâlesini ve yeryüzünde bulunan herkesi feda etse ister.
78/1. Birbirine neyi sorup duruyorlar? 2-3. Özerinde anlaşmazlığa düştükleri büyük haberi mi? 4. Hayır; şüphesiz görüp bileceklerdir. 5. Hayır; elbette görüp bileceklerdir.
78/17. Hüküm günü tesbit edilmiş bir vakittir. 18. Sûr’a üfürüldüğü gün, hepiniz bölük bölük geleceksiniz. 19. Gökler kapı kapı açılacaktır. 20. Dağlar yürütülüp serap olacaktır.
79/1-7. Söküp çıkaranlara, dipdiri kalanlara, süzülerek yüzenlere, öne geçenlere ve işi düzenleyenlere andolsun
ki, o gün sarsıntı sarsacak ve onu bir benzeri İzleyecektir. 8. İşte o gün yürekler titrer. 9. İnsanların gözleri yere dikilir.
79/34. En büyük baskın geldiği zaman; o gün, insan ne uğurda çalıştığını anlar. 35-36. Cehennem her bakanın göreceği şekilde gösterilir.
79/42. (Ey Muhammed!) Senden kıyameti, onun ne zaman gelip çatacağını sorarlar. 43. Sen kim, onu bildirmek kim! 44. Onun bilgisi Rabbine aiddir. 45. Sen sadece ondan (kıyametten) korkanları uyarırsın. 46. Kıyameti gördükleri gün, sanki dünyada ancak bir akşam yahut bir kuşluk vakti kalmış gibidirler.
84/1-2. Göğün yarılıp kendine yakışır biçimde Rabbine kulak verdiği zaman. 3-5. Yerin sündürüldüğü, içindekileri atarak boşaldığı ve kendine yakışır biçimde Rabbine kulak verdiği zaman! 6. Ey insan! Sen, Rabbin’e (varmak için) çalışıp çabaladın, işte O’na kavuşmaktasın.
30/12. Kıyamet koptuğu gün, suçlular umutsuz kalıverirler. 13. Koştukları ortaklardan da kendilerine hiç bir şefaatçi çıkmaz. Onlar ortaklarını inkâr ederler. 14. Kıyamet koptuğu gün, işte o gün (birbirlerinden) ayrılırlar.
33/63. (Ey Muhammed!) İnsanlar sana kıyametin vaktini soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi ancak Allah’ın katındadır”. Kimbilir, belki de kıyamet vakti yaklaşmaktadır.
47/18. Onlar kıyametin kendilerine ansızın gelmesini mi bekliyorlar? İşte onun şartları geldi! Kendilerine gelip çatınca nasıl ibret alacaklar ki?
55/35. (Ey insanlar ve cinler!) Üzerinize dumansız bir alev ve ateşsiz bir duman gönderilir de yardımlaşamazsınız. 36. Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız? 37. Gök yarılıp da, gül gibi kızardığı, yağ gibi eridiği zaman hâliniz nice olur? 38. Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız? 39. O gün ne insana ne de cine suçu sorulur. 40. Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
22/1. Ey insanlar! Rabbiniz’den sakının; zira kıyamet gününün sarsıntısı büyük bir şeydir. 2. Onu gördüğünüz gün, her emzikli emzirmekte olduğunu unutur, her gebe bebeğini düşürür. İnsanları sarhoş bir hâlde görürsün, oysa sarhoş değildirler, fakat Allah’ın azâbı çetindir.
22/7. Kıyamet vakti elbette gelecek bunda bir şüphe yok ve Allah kabirlerde olanları diriltecek.