Yüce kitabımız Kuranı Kerim’de Peygamberlik ile ilgili ayetleri bu sayfada derledik. İşte Kuranı Kerim’de geçen Peygamberlik ile ilgili ayetler.
7/35. Ey Ademoğulları! Aranızdan âyetlerimizi size okuyan elçiler geldiği zaman, kim sakınır ve (kendini) düzeltirse, onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. 36. Ayetlerimizi yalanlayıp onlara karşı büyüklük taslayanlar, işte onlar cehennemliklerdir, orada temelli kalacaklardır.
36/30. Bu kullara yazıklar olsun! Kendilerine ne zaman bir elçi gelse onu alaya alıyorlardı.
25/20. (Ey Muhammedi) Senden önce gönderdiğimiz bütün elçiler de yemek yerler, sokaklarda yürürlerdi. Sabredecek misiniz diye sizi birbirinizle sınarız. Rabbin (herşeyi) görmektedir.
25/31. (Ey Muhammedi) Her peygamber için, böylece suçlulardan bir düşman ortaya koyarız. Yolgösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeter.
25/51. Dileseydik, her kasabaya bir uyarıcı gönderirdik.
19/51. (Ey Muhammedi) Kitab’da Musa’yı da an! O seçkin kılınmış biri ve (tarafımızdan) gönderilmiş bir peygamberdi. 52. Ona Tur’un sağ yanından seslenmiş ve konuşmak için onu yaklaştırmıştık. 53. Rahmetimizden, kardeşi Harun’u bir peygamber olarak ona bağışlamıştık. 54. Kitab’da İsmail’i de an! O sözünde doğru biri ve (tarafımızdan) gönderilmiş bir peygamberdi. 55. Kendi adamlarına namazı ve zekatı emrederdi. O Rabbinin katında kendisinden hoşnut olunmuş birisiydi. 56. Kitab’da İdris’i de an! O dosdoğru bir insan ve bir peygamberdi. 57. Onu yüce bir yere yükseltmiştik. 58. İşte onlar Âdem’in ve Nuh’un beraberinde taşıdıklarımızın soyundan; İbrahim ve İsrail’in (Yakub’un) soyundan gelen, kendilerini seçip doğru yola eriştirdiğimiz, Allah’ın kendine nimet verdiği peygamberlerdendir. Rahman’ın ayetleri onlara okunduğu zaman, ağlayarak secdeye kapanırlardı. 59. Onların ardından, namazı bırakan, şehvetlerine uyan bir nesil geldi. İşte bunlar azgınlıklarının karşılığını göreceklerdir. 60-61. Ancak tövbe eden, inanıp yararlı iş yapanlar bunun dışındadır. Bunlar, hiç bir haksızlığa uğratılmadan, Rahman’ın kullarına gıyaben vadettiği cennete -O’nun sözü yerini bulur-, Adn cennetlerine gireceklerdir.
17/55. Göklerde ve yerde olanları en iyi Rabbin bilir. Peygamberlerin kimine kiminden fazla iyilikte bulunduk ve Davud’a Zebur’u verdik.
17/94. İnsanlara doğruluk rehberi geldiği zaman, inanmalarına engel olan “Allah elçi olarak bir insan mı gönderdi?” demeleridir. 95. De ki: “Eğer yeryüzünde yerleşip dolaşanlar melek olsalardı, Biz de onlara gökten elçi olarak bir melek gönderirdik”.
10/74. Onun (Nuh’un) ardından, bir çok elçiyi kendi kavmine gönderdik de, onlara açık belgeleri getirdiler. Önceden yalanlamış oldukları şeye inanacak değillerdi. Aşırı gidenlerin gönüllerini böyle mühürleriz.
12/109. Senden önce de yalnızca, kasabalar halkının içinden, kendilerine vahyettiğimiz birtakım adamlar göndermişizdir. Yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğuna bakmazlar mı? Ahiret yurdu, saygılı olanlar için daha iyidir. Düşünmez misiniz?
15/10. Senden önce de önceki bazı topluluklara (elçiler) gönderdik. 11. Onlar, gelen her elçiyi mutlaka alaya alırlardı. 12. Biz onu (Kur’an’ı) suçluların kalplerine böyle sokarız. 13. Öncekilerle ilgili uygulamamız ortada iken, yine de ona inanmazlar.
6/112. Böylece, aldatmak için birbirine yaldızlı sözler fısıldayan cinlerin ve insanların şeytanlarını, her peygambere düşman yaptık. Rabbin dilerse, bunu yapamazlar. Öyleyse, onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak.
6/130. “Ey cin ve insan topluluğu! Size ayetlerimi anlatan ve bugünle karşılaşacağınızı bildiren, kendi içinizden elçiler gelmedi mi?” dendiğinde: “Kendi aleyhimize tanığız” derler. Dünya hayatı onları aldattı da, inkârcı olduklarına dair kendi aleyhlerine tanıklık ettiler. 131. Bu, Allah’ın, kasabaların halkını haberleri yokken haksız yere yok etmeyeceğinden dolayıdır.
6/48. Elçileri sadece müjdeci ve uyarıcı olarak gönderiyoruz. Kim inanır ve iyi davranırsa, onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
6/84-86. Ona (İbrahim’e) İshâk’ı ve Yakub’u bağışladık; her birini doğru yola eriştirdik. Daha önce Nuh’u ve onun soyundan olan Dâvud’u, Süleyman’ı, Eyyûb’u, Yûsuf’u, Mûsa’yı ve Hârun’u -Biz iyileri böyle ödüllendiririz-; Zekeriya’yı, Yahyâ’yı, İsa’yı ve ilyâs’ı -hepsi de iyilerdendi-; İsmail’i, Elyesa’ı, Yunus’u ve Lût’u da doğru yola eriştirmiştik. Bunların hepsini bütün insanlardan üstün tuttuk. 87. Onların atalarından, soylarından ve kardeşlerinden bazılarınıda… Onları seçtik ve doğru yola ilettik. 88. Bu, Allah’ın yol göstermesidir; kullarından dilediğine onunla yol gösterir. Eğer ortak koşsalardı, işleri boşa çıkardı. 89. İşte kendilerine Kitap, hüküm ve peygamberlik verdiklerimiz bunlardır. Şimdi şunlar (Ehl-i Kitap) bunu inkâr ederlerse, onun savunuculuğunu, onu inkâr etmeyecek bir topluma veririz. 90. (Ey Muhammed!) İşte bunlar (peygamberler), Allah’ın doğru yola koyduğu kimselerdir. Sen de onların yolundan git. De ki: “Sizden buna karşılık bir ücret istemem. O, sadece alemlere bir hatırlatmadır”.
46/9. (Ey Muhammed!) De ki: “Ben (diğer) elçilerden (farklı) türedi biri değilim; ne benim ne de sizin başınıza gelecekleri bilirim; ben ancak bana vahyolünâna uymaktayım; ben sadece apaçık bir uyarıcıyım”.
51/52. Aynı şekilde onlardan öncekilere de ne zaman bir elçi gelse, (onun için) ‘büyücü’ veya ‘deli’ derlerdi. 53. Bunu birbirlerine mi tavsiye ettiler? Hayır; bunlar azgın bir toplumdur.
18/56. Biz elçileri sadece, müjdeleyici ve uyarıcı olarak göndeririz; inkarcılar ise, onunla hakkı tepelemek için batıl uğruna mücadele verirler. Ayetlerimizi ve uyarıldıkları şeyleri alaya alırlar.
16/2. (Allah) melekleri kullarından dilediğine -O’nun işi olan- vahiyle indirir: “Benden başka tanrı olmadığı uyarısında bulunun ve Benden sakının!”
16/36. Her millete: “Allah’a tapın, azgınlardan kaçının” (diyen) bir elçi göndermişizdir. Allah onların kimini doğru yola eriştirdi, kimi de sapıklığı hak etti. Yeryüzünde gezin ve yalanlayanların sonlarının nasıl olduğuna bakın.
16/43-44. (Ey Muhammed!) Senden önce de kendilerine vahyettiğimiz bir takım adamları kitaplar ve belgelerle göndermiştik -bilmiyorsanız Zikri (Kitab’ı) bilenlere sorun-. İnsanlara kendilerine gönderileni açıklayasın ve düşüneler diye, sana da Zikr’i indirdik.
16/63. (Ey Muhammedi) Allah’a yemin olsun ki, senden önce de milletlere elçiler gönderdik. Şeytan o milletlerin yaptıklarını kendilerine süsledi. Bugün de onların yakın dostudur. Ama onlara acıklı azap vardır.
14/4. Kendilerine açıkça anlatabilmesi için, her peygamberi kendi kavminin dili ile gönderdik. Allah dilediğini şaşırtır, dilediğine yol gösterir. O üstündür, bilgedir.
14/9. Sizden önce geçenlerin, Nüh’un kavmi, Âd ve Semûd ve -Allah’tan başkasının bilmediği- onlardan sonrakilerin haberi size gelmedi mi? Onlara elçileri açık belgelerle geldiklerinde hemen ellerini ağızlarına götürerek: “Biz sizinle gönderilen şeyi inkâr ediyoruz ve biz bizi çağırdığınız şeye karşı kuşku verici bir şüphe içindeyiz” dediler. 10. Peygamberleri: “Gökleri ve yeri yaratan, sizi günahlarınızdan bağışlamaya ve belli bir süreye kadar size süre vermeye çağıran Allah hakkında mı şüphedesiniz?” dediler. Onlar: “Siz de sadece bizim gibi insansınız. Bizi babalarımızın taptığından alıkoymak istiyorsunuz. Bize kesin bir delil getirsenize” dediler. 11. Elçileri onlara: “Evet, biz de ancak sizin gibi insanız, ama Allah kullarından dilediğine iyilikte bulunur. Allah’ın izni olmadan biz size bir delil getiremeyiz. İnananlar Allah’a güvensinler” dediler.
21/25. (Ey Muhammedi) Senden önce gönderdiğimiz her elçiye “Benden başka tanrı yoktur, Bana kulluk edin” diye vahyetmişizdir.
21/41. (Ey Muhammedi) Senden önce bir çok elçi alaya alınmıştı da, onları alaya alanları, alay ettikleri şey çevreleyivermişti.
21/7, (Ey Muhammed!) Senden önce de, ancak kendilerine vahyettiğimiz adamlar gönderdik -bilmiyorsanız, Zikr’i (Kitab’ı) bilenlere sorun-. 8. Biz onları yemek yemez birer ceset kılmadık, onlar ölümsüz de değillerdi. 9. Sonra Biz onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik, kendilerini ve dilediklerimizi kurtardık; aşırı gidenleri ise yok ettik.
23/31. Bunların (Nuh kavminin) ardından başka nesiller varettik. 32. Onlara aralarından» “Allah’a kulluk edin, O’ndan başka tanrınız yoktur, O’na saygılı olmaz mısınız?” diyen bir elçi gönderdik. 33-38. Kavminin inkârcı ve ahirete kavuşmayı yalanlayan ileri gelenleri -ki Biz kendilerine dünya hayatında nimet vermiştik- şöyle dediler: “Bu, yediğinizden yiyen, içtiğinizden içen sizin gibi bir insandan başka bir şey değildir. Kendiniz gibi bir insana itaat ederseniz hüsrana uğrayacağınızda hiç şüphe yoktur. Sizi, öldüğünüz, toprak ve kemik yığını oduğunuz zaman tekrar dirilmenizle mi tehdid ediyor? Tehdid edildiğiniz şey ne kadar, hem de ne kadar uzak!” 37. “Hayat ancak bu dünyadakidir. Ölürüz ve yaşarız; tekrar diriltilecek değiliz. Bu sadece Allah’a karşı yalan uyduranın biridir. Biz ona inanmayız” dediler. 39. (O peygamber:) “Rabbiml Beni yalanlamalarına karşılık bana yardım et” dedi. 40. (Allah:) “Az sonra pişman olacaklar” buyurdu. 41. Gerçekten, onları bir çığlık yakaladı ve onları süprüntü yığını hâline getirdik. Bu zalim kavim kahrolsun! 42. Ardlarından başka nesiller var ettik. 43. Hiç bir ümmet, kendi süresini ne öne alabilir, ne de geciktirebilir. 44. Sonra birbiri peşinden elçilerimizi gönderdik. Her ümmete elçisi geldikçe onu yalanladılar. Onları birbiri peşinden yok edip, hepsini birer efsane yaptık, inanmayan kavim ırak olsun!
2/147. (Ey Muhammed! Bu Kur’an) Rabbin katından gelen gerçektir. Sakın şüphelenenlerden olmayasın.
2/213. İnsanlar tek bir ümmet idi. Allah müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberleri gönderdi. Anlaşmazlığa düştükleri hususlarda insanların arasında hüküm vermek için, onlarla birlikte, gerçeği içeren Kitab’ı indirdi. Ancak, kendilerine belgeler gelmişken aralarındaki çekememezlikten dolayı onda anlaşmazlığa düşenler, yalnızca (Kitap) kendilerine verilenler oldu. İnananları ise, Allah kendi izniyle, onların hakkında anlaşmazlığa düştükleri gerçeğe iletti. Allah dilediğini doğru yola iletir.
2/253. Biz bu elçilerin kimine kiminden fazla iyilikte bulunduk. Allah, içlerinden kimine konuştu, kimini de mertebe bakımından yükseltti. Meryem oğlu İsa’ya açık belgeleri verdik ve onu Kutsal Ruh’la destekledik. Allah dileseydi, onlardan sonrakiler kendilerine açık belgeler geldikten sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat anlaşmazlığa düştüler ve onlardan kimi inandı, kimi de inkâr etti. Allah dileseydi, birbirlerini öldürmezlerdi; ama Allah istediğini yapar.
3/161. Hiç bir peygambere (ganimetten) aşırması yakışmaz. Kim aşırırsa, kıyamet günü aşırdığı ile gelir. Sonra herkese kazandığı ödenir. Onlara haksızlık da yapılmaz.
3/184. (Ey Muhammed!) Eğer seni yalancı sayıyorlarsa, senden önce açık belgeler, sayfalar ve aydınlatıcı Kitab’ı getiren elçiler de yalanlanmışlardı.
3/33-34. Allah Âdem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini -birbirlerinden gelen bir soy olarak- bütün insanların başına seçti. Allah işitir, bilir.
3/73-74. Kitaplılar’dan bir grup: “İnananlara indirilmiş olana günün başında inanın ve günün sonunda inkâr edin! Belki dönerler. Dininize uyandan başkasına inanmayın” demişti. De ki: “Yol göstermek, ancak Allah’a mahsustur. (Sorun) size verilmiş olan şeyin bir benzerinin başkasına da verilmiş olması veya Rabbinizin katında size karşı deliller getirecek olmalarıdır”. De ki: “Lütuf Allah’ın elindedir. Ondan dilediğine verir. Allah herşeyi kuşatan ve bilendir. Rahmetini dilediğine özel kılar. Allah, büyük ve bol kerem sahibidir”.
3/79. Allah’ın kendisine Kitap, hükümranlık ve peygamberlik verdiği kimsenin, insanlara : “Allah’ı bırakıp bana kul olun” demesi yakışmaz. Ancak, Kitab’ı öğrettiğinize ve okumakta olduğunuza göre: “Rabbe kul olun” (demesi yaraşır). 80. O size, melekleri ve peygamberleri rab olarak benimsemenizi de emredemez. Siz Müslüman olduktan sonra size inkâr etmeyi mi emredecek? 81. Allah peygamberlerden “Ben size Kitab’ı ve hikmeti verdikten sonra size, sizde bulunanı doğrulayan bir peygamber geldiğinde, ona inanacaksınız ve ona yardım edeceksiniz” diye ahit aldığında onlara: “Kabul ediyor ve buna dair Bana söz veriyor musunuz?” demiş, (onlar da:) “Kabul ettik” demişlerdi. (Allah:) “O hâlde, Benim de sizinle beraber şahitlerden olduğuma tanıklık edin” dedi. 82. Kim bundan sonra yüz çevirirse, işte onlar yoldan çıkanlardır.
33/38. Allah’ın Peygamber için öngördüğü şeylerde ona bir güçlük yoktur. Bu, Allah’ın öncekilere ilişkin uygulamasıdır -Allah’ın emri şüphesiz gereği gibi yerine gelir-. 39. Onlar Allah’ın göndermiş olduklarını tebliğ ederler, Allah’tan korkarlar ve O’ndan başka kimseden korkmazlar. Allah hesab görücü olarak yeter.
33/7. (Ey Muhammed!) Hani Biz peygamberlerden söz almıştık; senden, Nuh’dan, İbrahim’den, Musa’dan ve Meryem oğlu İsa’dan. Biz bunlardan sağlam bir söz almışızdır. 8. (Allah) doğrulardan doğruluklarını soracaktır, inkarcılara ise can yakıcı bir azap hazırlamıştır.
4/163. (Ey Muhammedi) Biz, Nûh’a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik; İbrahim’e, İsmâil’e, ishâk’a, Yâkub’a, (İsrailî) boylara, îsa’ya, Eyyûb’a, Yunus’a, Hârun’a ve Süleyman’a da vahyettik -Dâvud’a da Zebur’u verdik- 164. Daha önce sana anlattığımız elçilere ve sana anlatmadığımız elçilere de (vahyetmiştik). Allah Musa’yla ise konuşmuştu. 165. (Onları) müjdeleyici ve uyarıcı elçiler olarak (gönderdik) ki, elçilerin gelmesinden sonra insanların Allah’a karşı bahaneleri kalmasın, Allah üstün ve bilgedir.
4/64. Biz her elçiyi ancak Allah’ın izni ile kendisine itaat olunması için gönderdik. Eğer onlar kendilerine yazık ettikleri zaman, sana gelerek Allah’tan bağışlanma dileselerdi ve Peygamber de onlar için bağışlanma dileseydi, Allah’ın tövbeleri kabul ettiğini ve merhametli olduğunu görürlerdi.
57/25. Elçilerimizi açık belgelerle gönderdik; insanların doğru hareket etmeleri için peygamberlerle beraber Kitab’ı ve ölçüyü indirdik; pek sert olan ve insanlara bir çok faydası bulunan demiri de indirdik. Bu, Allah’ın dinine ve elçilerine görmeksizin yardım edenleri bilmesi içindir. Allah güçlüdür, üstündür. 26. Nûh’u ve İbrahim’i Biz gönderdik; ikisinin soyundan gelenlere peygamberliği ve Kitab’ı verdik; onların kimi doğru yoldadır, çoğu da yoldan çıkmıştır. 27. Onların izleri üzerinden elçilerimizi ardarda gönderdik; Meryemoğlu İsa’yı da peşlerinden gönderdik ve ona Incil’i verdik; ona uyanların gönüllerine şefkat ve merhamet duyguları ve kendilerine Bizim yazmadığımız, fakat Allah’ın rızasını kazanmak için kendilerinin icat ettikleri Ruhbanlığı -ona da gereği gibi riayet etmediler- koyduk. İçlerinde inanmış olanlara karşılıklarını verdik; ama onların çoğu yoldan çıkmıştır.
13/38. Senden önce de nice elçiler gönderdik. Onlara da eşler ve çocuklar verdik. Allah’ın izni olmadan hiç bir elçi bir mucize getiremez. Her sürenin bir kaydı vardır. 39. Allah dilediğini siler, dilediğini bırakır. Ana kitap onun katındadır.
61/9. Ortak koşanlar istemeseler de, dînini bütün dinlerden üstün kılmak için, Elçisi’ni doğruluk rehberiyle (Kur’an’la) ve hak dînle gönderen O’dur.